Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ayaklarım beni yine ölüye doğru götürüyordu. Ölünün başı büsbütün kalabalıklaşmıştı. Polisler de halkın arasına karışmış, geziniyorlardı. Bir lahza, ölünün de yanımızda olduğunu düşündüm. Hepimiz, sırtımızda ve elbisemizin altında, gözlerimizin içinde bir müstakbel ölü gezdirmiyor muyduk? Bir zaman için kendi ölüsünü görebilecek, seyredebilecek bir yaradılışta olsaydı da bu ölü kalkıp ölüsüne baksaydı, herkes gibi biraz sararacak ve etrafındakilere: - Bugün yemek yiyemeyeceğim, diyecekti.
Trifon için ne yaşayan insanlar, ne çiçekler, ne akarsular ve mavi gözlü arkadaşlar bir mana ifade ederdi. Yalnız bu önüne, gözlerinin içine serilen ve üzerine arkaüstü yattığı zaman büyük güverteleri, boş yelkenlileri, güneşin içinde madenleri ve boyaları uçan vapurları düşünebildiği deniz ona, ciğerlerine çektiği havanın kıymetini, açıkçası yaşamanın zevkini ve lezzetini verirdi. Ondan ötesi boş, ıssız, manasızdı.
Reklam
Kimi yolculuklar başladığı yerde biter, semaver demlenirken...
138 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Davet.
Benzetmelerinin güzelliğinden öykü içinde bulunan ana konuları kaçırabiliyorum. O kadar temiz bir dil tekrar başa almaktan hiç gocunmuyorum. Türkiye'de durum öyküsü denildiğinde akla ilk gelen isimlerden yazar. Olay anlatmak yerine gündelik hayatta bizim için çok sıradan olan bir olayı yahut bir kareyi guzellemeleriyle dolduran yazar, benzetmeleri ile süsleyerek öykülerine heykeltıraş edasında şekil veriyor. Kitabın ismini de aldığı semaver öyküsü ben de en çok yer edinen bölüm oldu ; " odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu. semaver ne güzel kaynardı." Seninle bir şehrin ücra kasabasında, sonbaharın başdöndürücü renkleriyle, kapitalist dayatmalara karşı bir kaç insanın daha inatla direndiği ,elleri nasırlı tütünün acı kokusu üzerine sinen, kasketli şapkasının simetrik duruşuna dahi aldırmayan, gözlerinde çocukluğunun kayboluşundan soluk gözleri ile ellerinin nasırlı duruşuna inat çaydan kara kaderiyle hazırlanan, kahvehanede karşılıklı üzeri karanlanmış en az sahibi kadar yaralı bir masada sohbet edip dünyayı sessize alamaz mıyız?
Semaver
SemaverSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 201311,8bin okunma
+1
Anlaşıldı, ben bayrakları değil, insanları seviyorum.
Ölüm bildiğimiz kadar korkunç bir şey değildi. Yalnız biraz soğuktu o kadar...
Reklam
3473. Yıldızlı gökyüzü insanı haysiyeti konusunda uyarmaktadır. Bu büyük sırrın altında insan nasıl alçaklıklar yapabilir? Nasıl akıl etmez? Altında insanlık tarihinin, trajedi veya komedilerin aktığı bu muhteşem semaver uyarıcı değil midir? Şair onu şöyle görür: Ey insanoğlu, dikkat et Küçük yürüme Yıldızların altında. (Antun Branko Simic)
Ali semaveri, içinde ne ıstırap, ne grev, ne de patron olan bir fabrikaya benzetirdi. Onda yalnız koku, buhar ve sabahın saadeti istihsal edilirdi.
Reklam
Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı.
dostoyevski iyidir, üstat gogol zırdeli anton çehov reçete balalayka semaver
Hepimiz, sırtımızda ve elbisemizin altında, gözlerimizin içinde bir müstakbel ölü gezdirmiyor muyduk?
Yatağım, semaver vesaire odamda. Oh, ne âlâ! Bir akşam da yalnız kalıp kendimi dinleyeyim. Fakat hatıralar insanı yalnız bırakır mı?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.