Sivas'ı unutmak; ülkemizin Ortaçağ karanlıklarına sürüklenmesini, şeriat denilen bağnazlığın ve barbarlığın yaşama biçimi haline getirilmesinin gün yüzüne çıkmasını görmemek demektir.
Sivas'ı unutmak; bunların bilinmemesi, çağcıl, laik ve ulusal değerlerin korunmaması, yaşamın ve geleceğin savunulması zorunluluğunun insanım diyen herkese bilincini, duyarlılığını, sorumluluğunu anımsatmaması demektir.
Sayfa 83 - Berfin Yayınları
UNUTMAYIN, UNUTTURMAYIN!!..
Sivas sözcüğü neyi anımsatıyor bize?...
Yiğidoların, türkü çağıranların, türkü yakanların memleketi Sivas mı?
Çanların bizim için çaldığı, bilim için, sanat
için, aydınlık için, insan için çaldığı Sivas mı?
1993'ün 2 Temmuzunun Sivas'ı mı?
35 canın Madımak Otelinde yakıldığı Sivas mı?
Onu da mı unuttuk?
İşte o Sivas mı?
Unuttuk mu?
Sivas'ı da mı unuttuk?
Sivas'ı unutmak nedir?
Sayfa 82 - BERFİN YAYINLARI
İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethedildiği yıl, başkent Diyarbakır’ı ele geçirip iktidar kavgalarına son veren Uzun Hasan Bey, birkaç sene içinde tüm rakiplerini bertaraf ederek; Akkoyunlu Devleti’ni, sınırları doğuda Horasan’dan batıda Fırat Irmağı’na, kuzeyde Kafkaslardan güneyde Umman Denizi’ne kadar uzanan bir imparatorluğa dönüştürmüştü.
Mihribana şiirler ve Karakoç ile röportaj
Yâr, deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban
Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile