Tabiatta olan biten hadiseleri l'lerle ve 0'larla kodlayamazsınız. Zira tabiatta hep ara değerler; sıfır ve bir arasında sonsuz, kesirli değerler söz konusudur. Siyah ve beyaz arasındaki geçişte bulunan grinin tonları nihayetsizdir. İnsanlar "kötü-iyi" arasında sonsuz küçüklükte derecelere bölünmüş bir yelpazede dağılırlar. Kimse doğuştan melek yahut şeytan değildir. Kaldı ki bu yelpazedeki yerleri de her bir karar, davranış, düşünce ve sözleriyle, iyi veya kötü yönde, sürekli değişir. Tabiatta kesinlik değil, istatistik oranlar ve ihtimaller hâkimdir ve bunların tamamı da sonsuz ara değerler içeren kesirli (fraktal) bir gerçekliğin yansımalarıdır.
Bu dünyada her şey siyah-beyaz değildir Jess. Bazen iyi insanlar da hata yapar. Bazen masum insanlar yapmadıkları şeyler yüzünden içeri tıkılırlar. Bazen de gerçekten kötü olanlar yaptıkları şeylerin bedelini asla ödemek zorunda kalmazlar.
Satranç taşları yere almıştı. Caine siyah bir atı aldı. Attın ağız kısmı çatlamıştı. Caine bir şey kaybetmiş gibi mutsuz hissetti kendini birden. Bu satranç takımı Caine bin en değerli eşyasıdi. Babası 6 yaş gününde hediye etmişti ona bunu. Babası bu garip taşıyan siyah beyaz zemine yerleştir Caine satrançın değişime kapanmıştı.
Satranç hayat gibidir David demişti babası. Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları güçlü.Bazıları oyunun başında işe yarar, bazılarıysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirsin oyunu. Satrancın güzelliği budur işte. İşler her an tersine dönebilir. Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındakinin ne yapacağını kestirebilmek.
MONNA ROSA
III- Pişmanlık ve Çileler
(…)
Artık ben gideceğim, ata eğer vuruyorlar.
Hatıralarımı birer birer yakacağım.
Entarimi parça parça edip
Zehirli kirpilere bırakacağım.
Beyaz bir kayanın üstüne çıkıp
Göğsüme siyah bir gül takacağım.
Batan güne doğru kurşunlar sıkıp
Kendimi boşluğa bırakacağam.
(…)