"Mutedil bir tabiatta en efdal olan, midenin ağırlığını hissetmeyecek ve açlığın elemini duymayacak kadar yemektir. Hatta kişi midesini unutmalı ve açlık kendisine asla tesir etmemelidir. Çünkü yemekten gaye hayatta kalmak ve ibadet için güç kazanmaktır. Midenin ağırlığı ibadetten meneder. Açlık acısı da kalbi meşgul eder ve onu ibadetten men eder. Öyleyse gaye kişinin, meleklere benzemek için kendisinde yiyeceğin tesiri kalmayacak şekilde yemesidir. Çünkü melekler yemeğin ağırlığından ve açlığın eleminden mukaddestirler. İnsanın gayesi meleklere uymaktır. İnsan için açlık ve tokluktan kurtuluş söz konusu olmadığında, bunların ikisinden en uzak durum orta yoldur. Bu da itidaldir."
Hüccetü'l-İslâm İmam Gazzâlî Hazretlerinin İhyâ adlı eserinin Mühlikat başlığının üçüncü kısmı olan bu kitap oburluğun ve cinsi şehvetin afetlerinden bahsederek Müslümanlara sırat-ı müstakim ve itidali göstermekte...
Bütün hayırlı işler Cenab-ı Hakk'ın ismi anılarak ve rızasına kavuşmak ümidiyle olursa hedefe varmak, başarmak daha kolay olacaktır. Necip Fazıl Kısakürek ne güzel demiş:" Anladım işi sanat Allah'ı aramakmış
Marifet bu gerisi yalnız çelik çomakmış"
Kıskançlık iman ve salih amelle tedavi edilmesi gereken manevi bir hastalıktır.
Kişiler haklarına razı olmazlarsa Peygaber çocuğu dahi olsa birbirlerine ölümcül zararlar verebilirler.
Habil ve Kabil olayı ile Yusuf (a.s) kıssası Kur'an'da bu konuya dikkat çekmek için anlatılmıştır.
Peygamberimiz Hz. Aişe Validemize olan bağlılığını:"Kördüğüm"olarak ifade etmiştir.
Günümüzde ailede birlik beraberlik ve sevgiyi ayakta tutmaya dair güzel bir örnektir.
Bu kitap girilebilecek en büyük kapıdır; bütün kapılar kapansa bu kapı asla kapanmaz.
O, düşünceleri sağa sola meylettirmeyen dosdoğru yoldur, arzuları saptırmayan Zikr-i Hakîmdir; âlimlerin kendisine bir türlü doyamadığı semâvi bir kitaptır. Onun mucizeleri asla son bulmaz. Bu kitabın bulutları gitmez, ayetleri bitmez, bilgileri gelişmez. Onun