Genelle Müslüman filozofların bilim anlayışı da Aristocudur. Bilim, tikellerden tümele varmak, teoriden pratiğe gitmek ve genel kurallar aramaktır. Aristo, bilimin konusu ancak değişmeyen varlıklar demiştir. Arisyo bu anlayış içinde de bir ilimler sınıflaması yapmıştır. Buna değişken gördüğü tarihi, sosyal veya sosyolojik ilimleri sokmamıştır. Kindi, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd genel de bu anlayısa baglı kalmışlar ve Aristocu ilim tasnifini benimsemişlerdir. Fakat bu Aristocu anlayışı benimsemeyerek tam tersi bu bilim anlayışını savunan Müslüman düşünürler de vardır. Mesela Biruni ve Ibn Haldun. Biruni, pratikten teoriye gitmeyi savunmuşken, İbn Haldun , tarih, ekonomi ve sosyolojinin birer ilim olduğunu kabul etmiştir.
Albert Camus
O, her şey bir yana, hem amaçların araçları meşrulaştırdığı düşüncesini ve hem de, tarihin sonunu peşin olarak bildiği iddiasıyla ortaya çıkan tarih felsefelerinin küstahlığını reddeder.
Sayfa 279
Reklam
İbn Haldun ise, tarih, ekonomik ve sosyal olayların da, bir ölçüde tabii vakalar olduğunu, onların da belirli ölçüde genel kanun ve kurallarla ifade edilebilecek yönleri olduğunu ileri sürerek, onlara da ilim demektedir. Çünkü tabii varlık olan insan meydana getirdiği olaylara tabii olaylar olarak bakmak gerektiğini vurgular. Böylece de o, ilk defa tarihi ve sosyolojiyi -ki bunlar "kültür ilmi" olarak adlandınlır- ilim kabul ederek ilimler sınıflamasına alır.
Tarih doğru olduğuna inandıkları şey için hayatlarını veren fanatik dindar örnekleriyle doludur.
Sayfa 345 - Küre YayınlarıKitabı okudu
Lev Troçki (1879-1940)
"Avrupa'da büyüyen devrimci sosyalist pasifizm, yüzyılın başından beri bu degişime tanıklık eder. Birçok kaynaktan beslenir: Marx'ın bazı tezleri, 19. yüzyılın çeşitli sosyalizmeri, anarko-sendikalizm ve belli bir insancıl ya da romantik barışçılık. Tam ifadesini Birinci Dünya Savaşı'nın ortasında bulur. Lev Troçki (1879-1940) bir manifestoda barış için seferberlik çağrısı yapar: "Bu savaş bizim savaşımız değildir," der. Daha sonra, "Avrupa'nın proleterlerine" hitap eden bir ikinci manifestoda, savaşın sorumlusunun kapitalizm, patron örgütleri, kapitalist basın ve Kilise olduğunu öne sürer. Eşzamanlı olarak, barış seferberligini proleter halkın iktidarı ele geçirmesine dönüştürür."
Sayfa 123 - İletişim Yayıncılık
Tarih doğru olduğuna inandıkları şey için hayatlarını veren fanatik dindar örnekleriyle doludur.
Reklam
67 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.