488 syf.
10/10 puan verdi
Osmanliya dair bilmedigimiz es gecilmis konulara isaret ederek Osmanlinin yikilis sebeplerini biraz daha derinden anlamamiza isik tutan yazarin kurtulus yillarinda kendi yasadiklarini anlattigi bir kitap. Cok begendigim bir kitap; herkesin cok iyi anlayarak okumasi ve sonra bazi sorularin cevabini dusunmesi gerekiyor.
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,512 okunma
Bir insan umutlarını ve hayallerini kaybettiği gün ölmüştür. Umutlarını ve hayallerini kimsenin çalmasına müsaade etme. Hayat bazen ummadığın, bazen bitti dediğin yerde başlar. Hüzünler mutluluk, her yıkılış yeniden doğrulmak için fırsattır. :) Ölünceye Kadar Ölümsüzsün Fırat Çakır
Reklam
Ey! Denizlerin ipeği ve kutupların buzdan çiçekleri üzerinde kanlı bir etin yarattığı bayrak!
Parmaklığın önünde durdu, ayakta, ateş etmeye koyuldu. Bu, dev bir öç almaydı artık; her patlama bir eski, uzak utancın intikamıydı. Parasına el süremediğim Lola’ya ateş! Yüzüstü bıraktığım Marcelle’e ateş! Bir el ateş, öpmek istemediğim, öpemediğim Odette’e! Bu yazamadığım, yazmaya cesaret edemediğim bütün kitaplar için; bu, kendime yasak ettiğim, gidemediğim tüm yolculuklar için, bu nefret etmek arzusuyla kıvrandığım, ama anlamaya çabaladığım bütün insanlar için, hepsi, herkes için! Ateş ediyordu ve yasalar havada uçuyordu, insanları sevdiğin gibi seveceksin, geber orospu çocuğu! Asla öldürmeyeceksin, geber bok soyu bok! İnsanoğluna, Erdeme, Dünyaya ateş: Özgürlük korkutmaktır; belediye alev alev yanıyordu, beyni alev alev yanıyordu: Kurşunlar vızıldıyordu, hava kadar özgür, dünya havaya uçacak, benimle birlikte. Ateş etti, saate baktı: On dört dakika otuz saniye, dünyadan, otuz saniyelik bir kısacık süreden öte bir isteği yoktu artık, otuz saniye, şu kiliseye doğru koşan güzel, mağrur subaya ateş etmesine yetecek otuz saniye; güzel, mağrur subaya ateş etti, yeryüzündeki bütün güzelliklere, sokağa, çiçeklere, bahçelere, sevdiği, sevmiş olduğu her şeye. Güzellik, hayasız bir sıçramayla uçtu. Ateş etti: Tertemizdi şimdi, tertemizdi, Tanrı kadar güçlüydü, özgürdü. On beş dakika.
Korkuyla karışık çok acı bir hayal kırıklığı duyuyordum. Böylesine uzun bir süredir gıda ve hoş dinlenme molaları yerine geçmiş olan düşlerim şimdi benim için bir cehennem olmuştu ve bu değişim öylesine hızlı, yıkılış öylesine eksiksizdi ki!
367 syf.
·
Puan vermedi
Sevinç Çokum'un okuduğum 5-6 kitabından sonuncusu oldu. Hikayelerinden çok tat alamıyordum ( kısa hikayelerden pek hoşlanmıyor olmamın da etkisi olabilir bu durumda- ancak Kırım'ı anlattığı Hilal Görününce adlı romanı çok farklı bir yerdeydi benim için. Lacivert Taşı da bir roman ve güzel bir roman. Takriben 1905-1925 yılları arasını aynı aileye mensup üç farklı karakterin ağzından anlatıyor. Çerçilik yapan Siirtli Arap bir ailenin Osmanlı'nın yıkılış dönemlerine denk gelen hayatlarından kesitler sunarken o dönemin ruhunu, geleneklerini, hayat tarzını, sosyal ilişkilerini aktarmaya çalışıyor. Lacivert Taşı ise aileye uğur getirdiği inanılan bir taş.
Lacivert Taşı
Lacivert TaşıSevinç Çokum · Kapı Yayınları · 2019173 okunma
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.