FAUST
Zavallı şeytan, bana ne verebileceksin ki?
Bir insanın yüksek hedeflere doğru çırpınan ruhunu
Senin gibilerin anladığına rastlanmış mıdır?
Fakat yine de doyurmayan yemeğin,
Elinde cıva gibi kayan kırmızı altının,
Asla kazanılmayacak bir oyunun var mı?
Göster bana koparılmadan çürüyen meyveyi
Ve her gün yeniden yeşillenen
kıskanmak duygusunu bu kadar güzel inceleyen, irdeleyen ve insandaki tahribatını gösteren kaç kitap vardır acaba? ebeveynlerinin yanlış ve ayrımcılıklı yetiştirdiği iki kardeşin öyküsü. ‘kıskanmak’ deyince sevgili/kadın-erkek konusundan ayrılıp bunu iki kardeş arasından incelemek bile yazarın bakış açısını takdir etmemizi sağlıyor. ailesinin tüm imkanlarını ağabeyi için kullanılmasına boyun eğen seniha’nın hikâyesi. öyle ki oğullarına daha iyi eğitim verilmesi için, kızına çeyiz yapma masrafından kaçan, dolayısıyla kızlarının mürüvvetini engelleyen bir aile ve o ailenin eksik ışığında gölgelenmeye çalışan seniha. neden bu kadar kıskanç, yaptıklarının kendince izahatı olan, sonuçlarını çeken ve ne yazık ki bu duygunun hapsinde yaşamak mecburiyetinde kalan bir seniha.
Nahid Sırrı Örik ‘i bu kitap sayesinde tanıdım ve eserlerini okumaya devam edeceğim.
Dünya’ya yaşamak için değil ölmek için gelmiştik evet, ama ben ölürken bile öldüğümü hissedemiyordum artık. Zaten bir insan kaç kez ölür, kaç kez bu gerçekle yüzleşir ki?
𝑲𝒊𝒓𝒎𝒊𝒛𝒊 𝑷𝒆𝒍𝒆𝒓𝒊𝒏;
Okurken, çoğu zaman hüzünlendiğim,
demek ki bazı şeyleri sadece ben
yaşamamışım dediğim bu güzel kitap.
Ayşa, nasıl da benziyor hayatımızın
bazı anları bazı anıları…
Keşke gerçek hayatta her birimizin Ayşa
gibi cesareti olsa, yaşadığı her şeyi,
altını çizerek söylüyorum ‘her şeyi’ birine anlatmaya…
Çünkü bizi hüznün ve yorgun
Osmanlı Devleti, 623 senelik şanlı tarihi boyunca 67 kadar ülkeyi egemenliği altına alıp, aşağıda gösterilen sürelerde adâletle idare etmiştir.
01- Bulgaristan- 545
02- İsrail- 402
03- Fas- 50
04- Yunanistan- 400
05- Ürdün - 402
06- Moritanya- 50
İnsanoğlu için herşeyi taklit etmek, hiçbir şey icat etmemekten daha kolaydır. Kaç kişi vardır ki yalan yüzünden bütün ömürleri boyunca olduklarından başka türlü görünerek yaşamayı kabul etmişlerdir; kendi özel duygularını samimi olarak söylemektense, her şeye rağmen ve göreneğin yalanı içine gömülerek daha büyük rahatlık içinde yaşamak ve daha az çaba yapmak imkanını bulmuşlardır.