Postmodernist epistemoloji sosyal bilimlerdeki alan hakimiyetini yapısalcı yöntem aracılığıyla kurmuştur. Sosyal bilimlere ait alt dalların 20. yüzyıl düşünce ve bilim dünyasında kendi özgün konumlarına erişmesi, her birinin kendine özgü birikiminin yanı sıra, bir yöntem olarak yapısalcılığın benimsenmesiyle doğru orantılıdır. Ne var ki, "özenli kodlamaları, evrensel şemaları ve çıkarcı indirgemeciliğiyle" yapısalcılık, Eagleton'a göre, gerçeklikte zaten belirgin olan "şeyleşme"yi kültür ve ideoloji alanında yeniden üretiyordu ; "bireyleri yalnızca gayrikişisel kodların boş mevzileri olarak ele alırken, modern toplumun gerçekte bireylere çektiği muameleyi (ama öyle yapmadığını iddia ettiği bir muameleyi) taklit ediyor ve böylelikle modern toplumun ideallerinin maskesini düşürürken mantığını onaylıyor"du. Yapısalcılık, bu anlamda, "eşanlı olarak radikal ve muhafazakar"dı, "modern kapitalizmin stratejileriyle suç ortaklığı" yapıyordu.