Dış politika alanında yaşadığımız sorunlar diğer alanlarda karşılaştığımız güçlüklerden daha az önemli değildir. Bölgemizde ve dünyada Türkiye'yi yalnızlaştırmak, köşeye sıkıştırmak, baskı altına almak isteyen ülkeler az değildir. Devletlerin çıkar çatışmalarının en yoğun olarak yaşandığı bir bölgede yaşıyoruz. Stratejik menfaatleri Türkiye'nin çıkarlarıyla örtüşmeyen ülkelerin yardımına, desteğine ve tavsiyelerine uyarak sorunlarımızı çözemeyiz.
Onur Öymen - ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNE NASIL ULAŞIRIZ?
Aç parantez, cehaletin bu kadar moda olacağı hiç aklıma gelmezdi. Pek televizyon izlemiyo- rum. Bir arkadaşım telefon etti:
- Açsana televizyonu.
Nagehan Alçı televizyonda bana verip ve- riştiriyor. Nazlı Ilıcak çanak tutuyor. Darbecilikle suçlanıyorum! Altan Öymen bir şeyler söylemek istiyor, Nagehan onu susturuyor. Enver Aysever yanıt vermek isterken Nagehan onun sesini bastıracak bir biçimde sürekli konuşarak Enver'in dediğinin anlaşılmamasını sağlıyor.
Mizahı algılıyamıyorlar. Ben darbeci oluyorum. İzleyicilerimden, okurlarımdan taciz var, niye vermiyorsunuz ağızlarının payını? Nagehan Alçı ve Nazlı Ilıcak'ı 25 yıldır oynadığım ve izlemedik- lerinden emin olduğum Ferhangi şeyler'i izlemeye davet ediyorum. Buyursunlar, halkın içinde vereyim ağızlarının hak edişini!
Kitaplarımı okumadıklarından da eminim. Belki kitaplarım olduğunu da bilmiyorlardır. Tiyatromuza onur verirlerse onlara külliyatımı imzalamak istiyorum, kapa parantez.
22 Temmuz 2007'de yapılan seçimlerin ardından seçim sonuçlarıyla ilgili olarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in yaptığı "Vatandaşlarımızın geniş kesimlerinin bu kadar sıkıntı çektiği bir dönemde bu iktidar partisi oylarını artırabiliyorsa bunda rasyonel olmayan bazı sebepler aramak gerekir" (Radikal, 23 Temmuz 2007) açıklaması bile Kemalist söyleme içkin olan seçkinci algının sürekliliğine dair bize önemli ipuçları vermektedir.
Babanzade Fatma Neslihan Hanım; Mustafa Zihni Paşa'nın torunu, Sare Hanım'ın ve Abbas Recai'nin kızı ve Necip Fazıl Kısakürek'in eşidir. Altan Öymen, Cihat Baban'ın sahibi olduğu Tercüman ve Yeni Gün gazetelerinde en tepedeki isim olduğu zaman 25 yaşındaymış. Hıfzırahman Raşit Öymen (Altan ve Örsan Öymen'in babası) ve Münir Raşit Öymen (eski büyükelçi, şu anda CHP Milletvekili Onur Öymen'in babası), iki öğretmen kardeş. Ancak sıradan öğretmenler değiller elbette ... Hıfzırahman Raşit Bey, Milli Eğitim'de çok önemli görevler üstlenmiş, Halkevleri Dergisi'ni çıkarmış ve 1950'ye kadar süren bir milletvekilliği de var. Trabzonspor'un kurucuları arasında da en başta gelen isimlerden birisi olan Öymen Ailesi, Yanyalıdır. Bazıları bu kadar yetenekli oluyorlar işte. 25 yaşında iki gazetenin birden başına geçebiliyorlar. Ancak bu başarının ne kadarının yetenekten, ne kadarının da oligarşi mensupluğundan olduğunu da göstereceğiz.
Ancak, Türkiye'nin İsrail'e ilişkin olumlu tutumunu doğrudan etkileyen Filistin ve Ürdün rotalarının aksine, Suriye ile gerçekleştirilen barış sürecinin olumsuz bir yansıması olur. Ankara, Suriye ve İsrail arasında bir anlaşma yapılmasının Şam karşısındaki stratejik kartlarını yitirmesine neden olacağından korkar. Tuhaf bir biçimde, bu durum İsrail'i Türkiye'nin gözünde daha çekici kılar, çünkü Ankara, Suriye ve İsrail arasında yapılacak anlaşmayı kendi yapacağı bir anlaşmayla dengeleme niyetindedir. Türkiye'nin İsrail-Suriye görüşmelerinden dolayı kapıldığı telaş, 1996 Ocak'ında Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Oymen'in İsrail'e yaptığı ziyareti sırasında kendini açığa vurur. Oymen'in şöyle söylediği aktarılır: "Bu … neden görüşüyorsunuz? Suriye ile resmi görüşmelere bir son vermenizi rica ediyoruz."
Başbakan'ın ABD gezisi sırasında gerek Osmanlı hanedanın taht varisi Osman Ertuğrul ile gerekse Nakşibendi Şeyhi Hişam Kabbani ile görüşmesi yerli basında büyük başlıklarla yer alınca eleştirilere konu olmuş, Onur Öymen'in Meclis'te verdiği soru önergesi “bu görüşmeleri Amerika önerdi” denilerek yanıtlanmıştır: