Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Bu bir şair ayaklanmasıdır!
Sunuş yazısı şu cümlelerle başlıyor:
“Bu bir şair ayaklanmasıdır. Şairler ayaklanmış ihtiyaç halinde sığınacağımız şiirler bırakmıştır. Evet, ihtiyaç halinde. Ne zaman göğsümüzü sıkıştıran bir efkâr bassa şiir imdada yetişmiştir.”
Türk sosyalist hareketinin önemli tarihlerini ve olaylarını sermesi bakımından kitabın farklı bir tarih çalışması
Terör Sempatizanı Kimliğinin Muğlaklığı
Bu kitapla hangi vesile ile tanıştığımı açıkçası hatırlamıyorum. Zaten bu aralar öyle kitap seçmek için de uzun bir zaman ayıramıyorum.
Bu kitap dışında İlhan Sami Çomak hakkında bir bilgim de yok açıkçası; sadece kitabı okurken sesini merak ettim.
Kürtçe'den kaynaklı farklı gırtlak seslerini duymak istedim ve kitabın başındaki yazıyı yazan
Hadi gelin sizi meyhaneye götüreyim. Şaka şaka :)) Bu ekonomik koşullar düşünüldüğünde değil meyhaneye gitmek eski usul bakkalın önünde gazoz içmek bile artık zora girdi yaa, neysee... Biz işimize bakalım :))
Mevzuya konu olan meyhane 1944-1960 yılları arasında Ankara'da MEB'in hemen yanıbaşında müdavimleri arasında "Kürdün Meyhanesi" olarak nam salmış nam-ı diğer Yeni Hayat Lokantası efendim. Sahibi Kürt Mehmet olunca meyhane de Kürdün Meyhanesi olmuş tabii.
Bu meyhane yemeklerinden ziyade oraya gelen müdavimleri ile meşhur olmuş, ün salmış. Nasıl olmasın ki... Müdavim dediklerimizin arasında kimler kimler yok ki. Orhan Veli'den, Cahit Sıtkı'ya, Suat Derviş'ten Nurullah Ataç'a, İlhan Berk'ten Fikret Otyam'a, Cüneyt Arcayürek'ten Azra Erhat'a daha pek çok isim gelmiş geçmiş bu meyhaneden. Tabii bunların arasında bu kitabın oluşumunda emeği olan Fahir Aksoy'da.
Fahir Aksoy'un, müdavimlerinden olduğu bu meyhanedeki tanıklıklarını kaleme aldığı öykü tadındaki eğlenceli anılarıyla da bu kitap oluşmuş. Okurken hem pek çok tanıdığınız ve sevdiğiniz sanatçının yaşantılarından kesitler bulacaksınız kitapta , onların dostluklarına, çekişmelerine, yeri geldiğinde kavgalarına, yaşadıkları zorluklara, aşklarına, parasızlıktan kıvranmalarına (canım Orhan Veli'nin de hiç parası olmamış :)), gündelik hayattaki hallerine tanıklık edeceksiniz hem de o dönem şöyle bir film şeridi gibi geçecek gözünüzün önünden. Sözün kısası okurken keyifli saatler geçireceksiniz.
Okuyun pişman olmazsınız, benden söylemesi ;))
Andre Malraux'nun İnsanlık Durumu adlı kitabı listemdeyken öncesinde Umut adlı kitabını okumak nasip oldu.Kurgunun karmaşıklığından olsa gerek pek odaklanamadığım bir kitap oldu Umut,yine de sabırla sayfaları tükettim.Ufak ufak notlar çıkardım okurken bölümlere ait bilgiler yazdım ama burada onları yazmak ta bilgi kirliliği yaratacağı için arka kapakta yazan bilgilerden faydalanarak size kitabı tanıtmak istiyorum.
İspanya İç Savaşı'nın patlak vermesi üzerine 1936'da İspanya'ya giderek Cumhuriyetçilere katılan yazar Malraux,bir süre cephede bulunmuş, uluslararası hava filosunda görev almış.İspanyadaki bu deneyimlerini anlattığı Umut 1937 'de büyük yankı uyandırmış ve ertesi yıl sinemaya aktarılmış.
Manuel ve Magnin karakterleri üzerinden bu iç savaşın ayrıntılarını okuyoruz.Okurken anlıyoruz ki İspanya bir yaralılar ülkesi!Bombaları ellerinde patlayan ,vucutları paramparça olmuş insanlar ve yanlarında ailelerin, yaralıları o şekilde gördüğü anki acı feryatları zihinlere kazınıyor.İster milis ol ister anarşist,kominist,faşist savaşın her hali herkes için çok kötü.İspanya ordusu adını yenilgiler de yada yolsuzluklarla duyurmakta.10 yaşını geçmiş uçaklarla sömürge savaşı yapılamayacağını bilselerde savaşmaya devam eden,şehri bombalayan ve kurşuna dizilmelerle,şehrin her yerini ölümü götüren zamanları okuması hakkaten zorlayıcıydı benim için.Okuduğum bu kitaptan sonra İnsanlık Durumu için gözümün korktuğunu da söylemek istiyorum Aranızda okuyanlar varsa fikirlerinizi almak isterim.Kitapla ve sevgiyle kalınız.
Suat Derviş, kitaplarıyla geç tanıştığım bir yazar. Farklı takma adlarla yayınlanan 40tan fazla eseri bulunsa da Derviş'i sadece kitaplarıyla sınırlamak büyük haksızlık olur.
Kendisi Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde gazeteciliğe başlamış; muhabirlik, köşe yazarlığı ve editörlük yapmış.
Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet, Ahmet Hamdi
Yakın tarih okumalarında bir köşe taşını daha geçtim. Ki yapmış olduğum okumalar içerisinde en çok önem verdiğim "Sivas Katliamı" oldu. Ozan Çavdar'ın çalışması aslında olayı anlatmak, aydınlatmak ya da gerçek yüzünü ortaya çıkarmak değil. Bellekleri tazelemek ve olayın kurbanlarının yakınlarıyla yapılan söyleşilerden oluşan bir
Türk İstiklal Harbi'nin; askeri safhasının yanı sıra ekonomik, sosyal ve kültürel safhalarını da açıklamaya çalışan yazar Kurtuluş Savaşı'nın biricikliğine dikkat çekiyor. Kongrelerden, yaşanan savaşlara; savaşlardan imzalanan antlaşmalara kadar Kurtuluş Savaşı'mızın evrelerinin, sade ve hoş bir dille anlatıldığı bu eser, ülkemizin kuruluş aşamasını ve fikirlerini daha iyi anlamanızı sağlayacak.
Önemli, merak ettiğim ve bu dönemi kısmen yaşamış; duyumları yakın tarihli birisinin ağzından az da olsa öğrenebilmek, kendimize bir şeyler katabilmek gerekliydi. Bunun için de Mizah konusuna adeta bilimsel diyebileceğimiz bir yaklaşımla uzun bir anlatımlar silsilesini geride bıraktık önce. Gerçekten de mizahi yönümüz çok kuvvetli ve dünya
Büyük aydın Attila İlhan, "Aynanın İçindekiler" serisinin ilk kitabı olan bu romanında 1960 ihtilaline giden süreci Halim ve Suat partnerleri merkezli olarak diğer karakterler üzerinden aktarmış.
Romanın genel çehresine baktığımızda İstibdat uygulanan aydınları, artık bir köşeye çekilmiş içki sofralarında memleket bahisleri konuşan sanatçı eşrafını, halka rağmen halkın sesi olmak için çırpınan gençliği ve yakın geçmişte büyük olaylara şahit olup an'ı yorumlayan karakterleri görüyoruz.
Ocak'tan başlayarak Mayıs'a kadarki sürede aylar biçiminde gazete haberleri üzerinden bölümlere ayrılan romanda yalnızca bu gazete haberlerinden dahi günümüz ile benzerliklerini yakalamak pek mümkün.
İçimizi yiyip bitiren memleketin bu melaline karşılık romanda kendi iç dünyamızdan, sanki bizlere söylenmişçesine esintiler bulmak da aşikar...
Ayrıca Suat üzerinden, toplum tabuları sebebiyle oluşan, normalde 'doğal' olan ancak tabular sebebiyle 'yapay' devam ettirilen yaşamdaki bastırılmış duyguların aktarılması romanın cesur bir cabası olmuş.
Şiirini, denemelerini ve fikir dünyasını romanlarında harmanlayan Kaptan Attila İlhan'ın okunmasını tavsiye ettiğim bir romanıdır.
