Yarım kalan bir hayalin ardından sevgiliye yazılan satırlar. Her bir satırı ile okuru duyguya ortak eden, kâh gülümseten, kâh hüzünlendiren, kâh düşündüren cümleler...
Çocuklukları birbirlerinden habersiz yakın mahallelerde geçen Burak ve Sümeyra'nın seneler sonra kesişen yolları...
Almanya'da eğitim için bulunan Burak ile Sümeyra'nın bir Türk kafesinde tanışmalarının ardından paylaştıkları günler, gezip gördükleri yerler, akılda, gönülde kalan anılar...
Ve Sümeyra'nın kaybından sonra ; gezip gördükleri yerlere, anılarına yolculuk edip, sohbetlerine konuk oluyoruz Burak'ın kaleminden.
Hayat, kader, ölüm, kayıplar, acılar...
Hayal ile gerçeğin iç içe geçtiği satırlar.
"Adı Ölüm; o gölge bir başrolde. Ölüm, doğruyla yanlışı ayırt edebilme yeteneğini derinden sarsarak oyunculara rollerini bile unutturabiliyordu. Ölüm; Diğer tüm oyunculardan daha sahici, daha ikna edici bir role sahip. Ama ölüm hayat olmadan bir hiçti..."
"Onun hatıralarını uyandırmak istedim bir an, birini uyandırır gibi... Bıraktığı yerde duran anıları “ Kalk kalk” diyerek sarmaya başladım. Kalkmayınca su bile serptim hayalen onlara. Sonra bir ses duyar gibi oldum. Cümle büyüklüğünde bir kelime miydi duyduğum yoksa kelime küçüklüğünde bir cümle miydi çıkaramadım. "