Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.35
#Sicim#
PARA!PARA!!PARA!!!
"O sadece paraya değil, yaşama da yüz çeviriyordu."
Bu cümle benim gözümde kitabın özeti niteliğindedir. Kitaptaki her konuda kapı her zaman parasızlığa çıkar ve insanların seni hor görmesine neden olur.
20. Yüzyıl İngiltere'sinin en büyük sorunlarindan birisi olan yoksulluğu eleştirel ve espiritüel bir dille ele alan yapıtta kahramanımız başarısız bir ailenin başarısız çocuğu olarak hayata tutunmaya çalışır. Paraya, para kazanmaya karşı savaş açan kahramanımızın hayatının her anında önünde en büyük engel olarak parasızlığın çıkması kitapta Orwelin ilmek ilmek dokuyarak mantık çerçevesine oturttuğu bir tezatliktır.
Kitap hem konu bakımından hemde olay örgüsü bakımından Nobel sahibi yazar Knut Hamsun'un Açlık kitabını hatırlattı bana ve çok sevdiğim bir kitap olduğu için daha severek okudum.
Hayvan çiftliği ve 1984 gibi kitapların çok üst düzey kitaplar olması Orwelin birçok kitabı gibi Aspidistrasının da gölgede kalmasına neden olmuştur ama okunmaya değer ve okununca tatmin olunacağına emin olabileceğiniz bir kitap. Kesinlikle tavsiye ederim.
Orwell'ı Tanımak
Eserimizi anlamak için öncelikle Orwell'ın siyasi görüşünü ve toplumsal tespitlerini anlamakta fayda var.
O halde gelin önce eserin konusunu daha sonra yazarımızın bakış açısını irdeleyelim.
Wigan İskelesi Yolu eseri iki bölümden oluşmaktadır.
1-Kapitalizm sisteminde ezilen proletarya sınıfı
2-Sosyalizm üzerine eleştiri ve çözüm
296 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
1930 lu yıllarda İngiltere’deki ekonomik buhranda “para” üzerinde devamlı düşünen, para hakkında konuşmaktan kaçınan ama yine dönüp dolaşıp konuyu paraya getiren, okurken kitabın içine girip tokatlamak isteyeceğiniz karakterimiz Gordon’ ın çevresinde ilerliyor tüm kitap. Övgüyle başlamak istiyorum..Yazarımız karakter konusunda o kadar başarılıydı ki, gerçek bir karakterdi adeta Gordon. Okurken Gordon’ın beyninin içinde, odasında geziyordunuz. Hatta onun gözlerinden bakıyordunuz diğer her şeye. Mükemmel bir karakter yaratmıştı. Kurgusal bir karakter olduğuna hala güçlükle inanıyorum.
Ayrıca kitabın “can yayınlarından “ olan basımını okudum ve inanılmaz akıcı, oldukça keyifli bir okuma oldu. Çevirisi cidden iyiydi.
Spoiler vermemek için Gordon hakkındaki yorumlarımı kendime saklayacağım ama “Para üzerine “ başlıklı alıntılarımdan anlaşılabileceği gibi paraya savaş açıp yıllar hariç başka hiçbir şeyle mücadeleye girmeyen karakterimiz para kelimesini beyninize işleyip size sürekli parayı düşündürecek.
Olumsuz olarak; Kitabın sonu heyecanımı düşürdü diyebilirim. Daha farklı bir son dilerdim doğrusu.
Okunmasını tavsiye edeceğim bir kitap.
Kitap genel olarak akıcı bir dille yazılmış sıkılmadan kolaylıkla bitirebilirsiniz. Ana karakterimiz Gordon Comstock İngiltere’deki kapital düzene başkaldırıp paraya karşı büyük ve zorlu bir savaş açıyor kendi çapında. Ama bu savaşı çok iyi yönetebildiği pek söylenemez. Gittikçe kendini daha dibe sürükleyen Gordon bunun artık geri dönülemez bir yol olduğunu düşünsede en sonunda kendi de kapitalizmin kollarına tekrardan geri dönmek zorunda kalıyor. Paranın sürekli insanları sömürdüğünü söyleyip ilk fırsatta paranın kölesi olması biraz düşündürücü doğrusu. Kitabı genel olarak sevsem Gordon karakterini hiç sevmedim diyebilirim. Kendi fikirleri ve tembelliği uğruna sürekli çevresindeki insanlara zarar veren bencil bir karakter olmuş. George Orwell okumayı seviyorsanız bu kitabıda seveceğinizi düşünüyorum. Keyifli okumalar.
George Orwell, ya da asıl adıyla Eric Arthur Blair, 20. yüzyıl ingiliz edebiyatının önde gelen kalemleri arasındadır.
Hayvan çiftliğinden sonra okuduğum 2. Kitabıdır...
Kitabın baş kahramanı Gordon kendisini para ile dönen dünyadan koparmaya çalışan bir karakterdir. gündüzleri cüzi miktarda bir parayla kitapçıda çalışır, geceleri ise Londra Sefaları adlı kitabını bitirmeye çalışır. kitap gordon'un para düzeniyle yani kapitalist sistemle olan savaşını anlatmaktadır ki kazanan anlayacağınız üzere en baştan bellidir. gordon beş parasız ve gururlu bir insan olduğu için sefil hayatı yaşar, sizi de bu hayata tanık ettirir. bir süre sonra beyniniz gordon'un beyniyle, düşünceleriyle eşleşir. gordon'un paradan kaçarken ağzından para lafını hiç düşüremediğini görürsünüz. bunu söylemesi zorunludur, çünkü beş parasız olanların konuşabileceği tek konu paradır. para istenmez, ama parasız olmaz.
Okunması gerekenler listeniz varsa, kesinlikle eklenmesi gereken bir yapıt.
Şimdiden keyifli okumalar diliyorum...
1001.Kitabım #1001Kitap~~~
1001.kitabim George Orwell in """Aspidistra""" kitabı olup yazarı epeyce özlediğim yoğun dönemimde beni okurken gülümsetip yer yer düşündürürken hayatın gerçeğinden kaçamayacağımızın kitabıdır...
~~~Sen kazandın, ey aspidistra~~~
Aspidistra : Zambakgillerden, Güney Çin ve Hindistan’da çok yetişen, yaprakları doğrudan
Kitabın adından başlayalım. Kitapta belirttiği gibi Aspidistra adlı romanında, sınıf atlama özentisindeki dar gelirlilerin bir statü göstergesi olarak evlerinden eksik etmedikleri, çiçeksiz bir zambak türü olan aspidistrayı simgesel bir araç olarak kullanmış, 1930'lar İngiltere'sinde yaşanan sınıf atlama çabalarını benzersiz bir kara mizahla eleştirmiştir...
Kahramanımız Gordon paraya savaş açmıştır. İnsanları sınıflandıran şeyin para olduğunu düşünen bir adam. Sevdiği kadın ile para yüzünden problemler yaşayan. Her şeyin sonu eninde sonunda paraya çıkar, sonunda savaşı kaybedip para çarkının içine girmek zorunda kalır... Okumaya değer iyi okumalar...
Uzun uzun anlatılmayı hak eden bir kitap değildi kesinlikle. Hatta tek kelimeyle "para her şeydir" deyip bitirsem yeridir. Kitap başından sonuna kadar para, para, para deyip durdu. Okudukça kasıldım, midem bulandı, kusacak gibi oldum. Hayatımda ilk defa bir kitabı bu çile artık bitsin diye ara vermeden bitirmek istedim.
Daha önceden de
Orta Sınıf Bir Zambak
George Orwell’u çoğu insan, 1984 veya Hayvan Çiftliği eserinden tanımaktadır. Fakat Orwell sadece bu iki eserinden ibaret bir yazar değildir. Orwell tüm toplumların tüm kademesini gezmiş ve incelemiş bunu da eserlerine ustalık ile işlemiş bir yazardır. Orwell birçok eserinde kendi hayatından birebir yaşadığı olayları aktarmıştır. Bu sebeple tüm
Para, para, para
Varlığı bir dert yokluğu yara
Paraya savaş açan adamın hikayesi. Zaman zaman sinirlendirse de sonunda bir tık nihayet be adam dedirtti sevgili Gordon. Yaşamak için zorunlu olan paraya karşı yenileceğini bile bile savaş açmak ne derece doğrudur tartışılır tabi. Aslında başarılı olabilecek ana karakterimizin Oblomov’luğu beni benden aldı. Aslında bu Oblomovluk üşengeçlik değil ana karakterimizde. Sadece SAVAŞ. Benliğine aykırı olan her şeye karşı SAVAŞ. Savaşın getirdiği yaşama istemsizliği.. Okunmaya değer bir eser olmuş.
Gordon’ı izlerken, onda gözünüze çarpan bir şey olur, bir şeyi fark edersiniz, bu, paraya açtığı savaşın da temelini oluşturur. Gordon’ın içten içe kendini değersiz hissediyor oluşudur bu, ve bunun parasızlıktan kaynaklandığını düşünmesinin sebebi de ailesinin de aslında ona bunu empoze etmiş olmasıdır. Ona hep baskı yaparlar; başarı ve çok para.. Onda bu ışığı gördükleri için ona farklı davranırlar. Fakat Gordon o iyi işinden ayrılınca küserler ve delirdiğini düşündüler. Bunun adı ‘koşullu sevgidir.’ Sevgini vermek için o kişiye şartlar sunmak.. Gordon’a sunulan şartlar gibi; paran varsa değerlisindir, yoksa ise bir hiç. Bir lanettir bu, ömür boyu yakanıza yapışır taa ki fark edene kadar. Adımlarınızı biçimlendirir ve ilişkilerinize maydonoz olur, dünyayla olan ilişkinize, diğerleriyle olan ilişkinize. Gordon’ın kendini değersiz hissediyor oluşunun temelinde yatan sebeplerden biri de bu olabilir.
Kitabın sonunda en çok ilgimi çeken kısım ise şuydu;
- “İşte aspidistrayı buraya koyacağız.” dedi Gordon.
- “Neyi?”
- “Aspidistrayı”
Artık aspidistra ile olan savaşının sonuna geldi, savaştı ve yenildi. Evlendi, çocuğu ve eşi için ‘düzgün’ bir işe girdi, aspidistrayı almak zorunda. Kimine göre mutlu bir sonken, kimine göre bir yılgınlık, kaybedilmiş bir savaş bu son. Ve bu sonun adı da ‘Kapitalizm’.
Bu kitap okunması gereken çok nadide bir eser. Orwell'ın en az "1984" ve "Hayvan Çiftliği" kadar bilinmesi gereken bir eser bence.
Paraya karşı bir baş kaldırının, dibe çöküşün anlatıldığı bir eser.
Tabi paraya karşı olan bu baş kaldırı çevremizdeki insanları ve sorumluluklarımızı düşünmemiz gerektiği için kısa bir süre sonra son buluyor.
Kitap inanılmaz akıcı bir şekilde ilerlerken bazen bize kahramana karşı neyin peşinde olduğunu düşündürüyor. Bazen kahramana kızdıryor bazen sempati duyduruyor.
Aspidistra ismini ise İngiltere de yetiştirilen bir sümbül cinsinden alıyor.
Yine George Orwell ve yine muhteşem bir eser . 1984 ‘te olduğu gibi yine bu eserde burjuvazinin toplumu ele geçirişleri , tekrar ve tekrar kapitalizmin dışarısında kalmamız gerektiğini ısrarla irdeleyen , sosyalizmi öne süren fakat toplumumuzca pek de başaramadığımız , paranın egemenliği altında olduğumuzu daha iyi anlatan başka bir eser daha yok ! Spoiler vermek istemem . Sadece okuyun, okutturun !