Merhaba, üç adet şiir kitabı var kendisinin: "Dans Etmesek De Olur", "Bu Benim.Zip" ve "Değil". Yakın Zamanda Edebi Şeyler, Bu Benim.Zip ve Dans Etmesek De Olur'u "Anarya" ismiyle tek kitapta birleştirdi. Başlangıç için "Değil" kitabını ve özellikle Birhan Keskin ile birlikte anitsayac için yazdıkları şiiri öneririm. Beğenirseniz Anarya ile devam edebilirsiniz.
Çıktım yücesine seyran eyledim
Kayak merkezleri olmuş yüceler;
Karlar üstünde kırmızı gagalı bir kara kuş,
Dalgın ve bihuş
Bakıştık bir süre ben kuşca
O, insanca
Kerem'ler gurbette işçiydiler
Aslı'ları doğrusu aramadım
Şah Senem'i düşündüm sessizce
"Dost elinden dolu içmiş deliyim"
Makine yağı köpüklü sokak seliyim
Ben sanayi oğluyum, sanayi sefiliyim
Endüstriyi seversen değme yarama Anne.
Pir Sultan Abdal'ın,
"Çıktım yücesine seyran eyledim" ve
"Dost elinden dolu içmiş deliyim
Üstü kan köpüklü meşe seliyim
Ben bir yol oğluyum yol sefiliyim" şeklindeki
deyişlerine nazireler
Kentlerin birçoğunda uzun kavak kalmadı
ki gıcırdasın
Ama benim sol yanımda sancı bâki...
Anne ne olur ki,
Sıram gelmiş olsun varsın;
Ben ölürsem benden genci var tabii,
Ama Âşık Garip değil hiçbiri.
(...) kimi on sekizinci yüzyıl elyazmaları Osmanlı güncelerine kesin birer örnektir. Bunlardan, (şaşırtıcı biçimde) Başbakanlık Arşivinde bulunan bir tanesi 130 varakta 1711'den 1735'e kadar yirmi dört yılı kapsar. Telhisi Mustafa Efendi adlı bürokrat tarafından tutulan bu güncenin, Seyyid Hasan'ın birbiriyle sıkı fıkı görüşen, görece sınırlı bir çevreyi anlatan güncesinden çok daha geniş bir perspektifi vardır. (...)
1725'te, Lale Devri diye bilinen dönemin ortasında, “frengî başlı 'avretlerin yemenilerin[i] ve çoban yakası ta'bîr eyledikleri yakaların[ı]” sokak ortasında makasla kesme uygulaması başladığında, Mustafa Efendi buna can ü gönülden katılır: “İsâbet. amma ne isâbet! Allah devâm ve sebât vire!”Bu güncenin bir diğer ilginç yönü de on dokuzuncu yüzyıl başlarında, birisinin derkenar notları ekleyerek Mustafa Efendi'nin gözlemlerine neredeyse bir yüzyıl sonrasının perspektifinden yorumlarda bulunmasıdır. Sözgelimi, Mustafa Efendi'nin marangoz gündeliklerinin yetmiş akçe arttığını söyleyerek şikâyet ettiği yerde, 1819'da yorum yapan kimse şöyle yazar: “acâyib acâyib şimdiye kadar sağ olsan patlardın neccâr yevmiyesi altıyüz akçeyedir molla!"