Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yapabilmek başkadır. Eleştirmek başkadır.
& Tedâvi ancak ilmî ve fennî bir surette olursa şifa verir. Bir milletin, felâket içinde kalması, İzmihlâl (çökme) tehlikesine maruz kalınması, mutlaka ve içtimai, ahlâki bir maraza (hastalığa) müptela olması neticesidir. Milletin hakiki hâlâsına (kurtuluşuna) muvaffakiyeti temin için, mutlaka milletin içtimâi (sosyal) noksanlarını idrâk etmek ve marâz (hastalık) esasından ilmî ve fennî bir suret de tedâvi çarelerine tevasül (yönelme) eylemek lâzımdır. Karşı sayfada: Bir milletin mâruz-u felâket (felakete uğramış) olması, bir devletin izmihlâl tehlikesi, içtimâi, ahlâki maraz neticesidir. Milletin hakiki hâlâsı içtimâi noksanlarını idrâk ederek, bundan mütehassil marâzı, esasından tedâvi lâzımdır." (Ulusun gerçek kurtuluşu sosyal eksikliklerini anlayarak bundan kaynaklanan hastalığı kesinlikle toptan tedavi gerekir.) Vatanın âtisini, (geleceğini) milletin haysiyet ve namusunu muhafaza etmek umde-i esâsiye (temel düşünce) olmalıdır. Fazilet ve hamiyyet, hüsnüniyyet. Tedâvide milletin fikrî ve içtimaî bütün kuvvetlerinden istifâde etmek zarurîdir. Halbuki fikirler safsatalarla mâlî, hayat-ı içtimâiyye aklın mantığın kabul edemeyeceği birtakım sakîm âdât (kötü adetler) ile meflûç bir halde bulunursa, aradığımız, muhtaç olduğumuz kuvvetlerin menbaları yok demektir. - Binaenaleyh bu menbaların tathirinden (temizlenmesinden) işe başlamak lâzımdır. - Milleti kurtarmak isteyen her vatanperver için başlıca evsaftandır."
Reklam
sosyal noksanlarını idrâk etmek...
Milletin hakiki hâlâsına (kurtuluşuna) muvaffakiyeti temin için, mutlaka milletin içtimâi (sosyal) noksanlarını idrâk etmek ve marâz (hastalık) esasından ilmî ve fennî bir suret de tedâvi çarelerine tevasül (yönelme) eylemek lâzımdır."
Gündoğan YayınlarıKitabı okudu
1908 devriminden sonra Harekât Ordusu ile geldiği İstanbul'daki orijinal durumları kaydettiği 10 numaralı deftere özel ve Fransızca yazdığı düşünceleri, O'nun, o en karışık, Osmanlı Devleti'nin çatırdadığı bir dönemde, yöneticiler, demokrasi ve halkın yönetiminin gerçekleşmesi için, içinde beslediği ve millî bir sır olarak sakladığı cumhuriyet rejimine duyduğu özlem ve inancı göstermektedir. O'nun umut ve beklentilerinin şekillendirdiği yönetim biçimi olan demokrasi ve cumhuriyete verdiği önem, bu kısa cümlelerden sonra gerçek değerini 29 Ekim 1923'te kazanmıştır. İdeal bir düşünceye sahip oluş ve bunu gerçekleştirme plân ve programcılığının en canlı örneği budur. O günkü şartlarda Fransızca bilenlerin azlığı, bu Fransızca notun kimse tarafından okunmamasının gerektiğinin de akla getirmektedir. Yani bu notlar o gün için bir bakıma Atatürk'ün sırrıdır.
Ben onlar gibi değil, onlar benim gibi olsunlar!
"Benim elime büyük selâhiyet ve kudret geçerse, ben hayatı içtimaiyemizde arzu edilen inkılâbı bir anda yapacağım, ben bazıları gibi, efkâr-ı ulemânın (âlimlerin fikirlerinin) yavaş yavaş benim tasavvrâtım (düşündüğüm işler) derecesinde, tasavvur ve tefekkür etmeye (tasarlamak ve düşünmek) alıştırmak suretiyle bu işin yapılabileceğini kabul etmiyorum. Böyle bir harekete karşı ruhum isyan ediyor. Neden bu kadar senelik tahsil-i âli gördükten (yüksek tahsil yaptıktan) sonra, hayât-ı medeniyye ve içtimaiyyeyi tetkik ettikten ve hürriyeti tezevvükten (hayatımı ve vakitlerimi harcadıktan) sonra avâm mertebesine ineyim? Onları kendi mertebeme çıkarırım. Ben onlar gibi değil, onlar benim gibi olsunlar.
Sayfa 139Kitabı okudu
Bu özellikleriyle "Atatürk'ün Not Defterleri" , Atatürk'ü daha iyi tanımak ve yorumlamak için çok önemli kaynak niteliğini taşımaktadır. Kişilikleri yansıtması, olayı yansıtması, tarihe ışık tutarak, gelecek kuşakların bunlardan yararlanmasının sağlanlaması açısından önemli bulunduğu gibi, bu defterler, olaylar ve olayların aktarımında doğrulara ulaşmayı da beraberinde getirmektedir.
686 öğeden 451 ile 460 arasındakiler gösteriliyor.