Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İran’da kronolojik Türk hakimiyeti:
İran’da Türk hakimiyeti ilk olarak Gazneliler’le başladı. 1040’taki Dandanakan Muharebesi’nden sonra Büyük Selçuklular kısa sürede İran’ın büyük bir bölümünü ele geçirdiler. Büyük Selçuklular’dan sonra İran’da Türk kökenli atabeylikler ve Harezmşahlar hüküm sürdüler. Daha sonra XIII. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Moğol hakimiyeti başladı ve İlhanlı Devleti XIV. yüzyılın ortalarında sona erdi. İlhanlılar’ın ardından 100 yıl kadar devam eden Celayirli Devleti’nin yerini Muş bölgesinde yaşarlarken İran’a hakim olan Karakoyunlular aldı. Büyük bir imparatorluk kuran Timur, XIV. yüzyılın sonlarında İran’ı da ele geçirdi. Timurlu hakimiyeti XV. yüzyılın ortalarında Karakoyunlular tarafından sona erdirildi. Karakoyunluların İran’daki hakimiyetlerine de 1467’de Diyarbakır bölgesinde yaşayan Akkoyunlu Türkmenleri son verdi. Akkoyunlu Devleti de yine Anadolu’dan giden Türkmen aşiretleri tarafından sona erdirildi. 1501’de İran’da Safevi Devleti kuruldu. Safevi Devleti, 1736’da sona erdi ve İran’da başka bir Türk boyunun, Avşarlar’ın hakimiyeti başladı. Nadir Şah’ın ölümünden sonra Avşarların yerini, Lur asıllı Zend Hanedanı aldı. XVIII. yüzyılın sonlarında İran’a yine bir Türk boyu olan Kaçarlar hakim oldu. 1921’de İran’da bir darbe ile yönetimi ele geçiren Rıza Şah Pehlevi’nin kendisini 1925’te şah ilân etmesiyle İran’da Türk hakimiyeti sona erdi.
Avşarlar güler yüzlü, iyimser, ve hayatiyet dolu ve İran’daki soydaşları gibi sakin ve terbiyeli adamlardır. Sorulduğunda, gülümseyerek “Avşar’ın al-vur devrine” ait kovgunlardan ve vuruşmalardan bahsederler. Kadınlarının da çalışkanlığı karşısında derin bir takdir hissi duymamak mümkün değildir. Ünlü Avşar kilimlerini de bu dinlenme nedir bilmeyen Avşar kadınları dokurlar.
Reklam
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.
En güzel türküsüne gelir sıra, "Kalktı göç eyledi Av­şar elleri" diye başlar Dadaloğlu. Uzun Yayla'ya gitmesi yasaklanmıştır Avşarların. Padişah fermanı çıkmıştır. Ama Avşarlar'ı ve Dadaloğlu'nu padişah fermanı engelleyebilir mi: "Hakkımızda devlet etmiş fermanı Ferman padişahın dağlar bizimdir. " der Dadaloğlu. Yol dağlaradır ve dağları Osmanlı askerleri beklemektedir. Kavga yine kaçınılmazdır ve kavgaya doğ­ru giderken Dadaloğlu son şiirlerinden biri olan bu ünlü şiirinin son dörtlüğünü söyler: "Dadaloğlu'm birgün kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice koç yiğitler yere serilir Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.”
139 syf.
6/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
. İnsanları okumaya düşünmeye sevk etmeye çalışırken önyargılarla poz vermek neyin nesi oluyor? Keşke yazarımız herkese akıl dağıtacağına biraz da Seyyid Ahmet Arvasi, Galip Erdem, Alparslan Türkeş, Nihal Atsız gibi yazarlarımızı okumaya zaman ayırsa. Belki o zaman önyargılarından kurtulma şansı bulur. Arkadaşlarım “Bu serzeniş de ne?”
Okuyorum O Halde Varım
Okuyorum O Halde VarımSait Çamlıca · Okuyorum Yayınları · 2019517 okunma
57 syf.
10/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
A'dan Z'ye Yaşar Kemal
Yaşar Kemalli hiç okumadıysanız kitaplarından önce bunu okuyup hayatı hakkında olsun bir çok bilgiye sahip olabilirsiniz. Kitap
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
'in Eseri
Ağıtlar
Ağıtlar
hakkında şunu diyor; Ağıtlar, Yaşar Kemal' in ilk göz ağrısı... İlk kitabı da ağıtlar üzerine (Ağıtlar, Adana Halkevi
A'dan Z'ye Yaşar Kemal
A'dan Z'ye Yaşar KemalAlpay Kabacalı · Yapı Kredi Yayınları · 200453 okunma
Türklüğün, İslamlığın bütün gelenek ve göreneklerini Anadolu’da devam ettiren Avşarlar çetin günler, çetin yıllar, çetin yüzyıllar geçirmişlerdir. Kayı Türklerinden Osman Bey’in kurduğu Osmanlı İmparatorluğu Avşar Boylarından önemli bölümüne “Uç beyliklerini vermiş, sınırların korunması görevini Avşar oymakları başarı ile yapmışlardır.” Ne Avşarlar uğradıkları haksızlıkları Cumhuriyetten önceki hükümetlere anlatabilmişler, ne de hükümetler onların meselelerini anlayabilmişlerdir. Bu yüzden Avşarlar’ın mağdur durumları bu güne kadar sürüp gelmiştir. 🇹🇷🇹🇷🇹🇷 ~Hilmi Dulkadir
Reklam
Avşarlar Türk Boyudur.
Kürt denilen bu insanların şahıs adları da Türkçe’dir. Sözgelimi, Milli aşiretine mensup kişiler arasında adı Avşar olanlar vardır. Bugün hala Kürtler arasında Avşar adlı obalara rastlanması önemlidir.
Sayfa 134
KÜRTLEŞEN TÜRKLER (Yaşar Kemal'in Ağzından) Diyarbakır ovasını dolaşırken tuhaf bir olayla karşılaştım : Diyarbakır'ın Köprü köyünde bir öğretmenle tanıştım. Öğretmen 1920'lerde Balkanlardan göç etmiş, Köprü köyünü kurmuş, köyünün öğretmeniydi. Çok güzel Kürtçe konuşuyordu. "Kürt müsün?" diye sordum. "Yok, göçmenim" dedi.
Kin, acı, ölüm, savaş, sefalet… Sözün bittiği yer.
Aşiret beyleri zaman zaman birbirleriyle kavga ettikleri gibi, bazen birleşerek hükümete karşı isyan ettikleri olurdu.Hükümete asker ve vergi vermezlerdi. Buralarda hüküm süren Kozanoğullarının, İngilizlerin de teşvikiyle bir gün istiklal peşinde koşup kendi başlarına bir hükümet kurmasından bile korkuluyordu. Bu yüzden, kozan ve çevresinin uslandırılmasıyla göçebeliği bırakmalarına karar verilmiş; “Fıkra-i Islahiye” adıyla bir ordu kurulmuştu. Yukarıda adı geçen Cevdet Paşa da bu fırkanın komiserliğine tayin edilmişti. Fıkra-i Islahiye Kumandanı Derviş Paşanın iyi iradesiyle fazla kan dökülmeden aşiretlerin isyanı bastırılmış, bir kısımı başka yere gönderilerek yerleştirilmiştir. (1868) Bu son olaydan sonra, derebeylerin nüfuzu kalmadı. Bu arada Dadaloğlu’nun aşireti Avşarlar da Sivas’ın Aziziye İlçesinin Sindel Köyüne yerleştirildi. Bu son dövüşün acılarını Dadaloğlu, içli sazını tellerinde dile getirmiştir. Türkülerinde onun hayalini görür gibi oluruz. Bir elinde sazı, bir elinde tüfeği, tepeden koşarak aşiret ellerini savaşa teşvik ederken Osmanlıya hıncını haykırır: Kaypak Osmanlılar size aman mı Biraz sonra: Şahtan ferman, Türkmen göçünce Daha da Osmanlıya aman mı!
Avşarlar, Türk karakterini sonuna kadar muhafaza etmiş bu uğurda karşılaşılan en ciddi olayda verilen mücadeleyi kendi şairi Dadaloğlu marifetiyle gelecek nesillere aktarmak istemiştir. Zira, onun şairi Dadaloğlu nefsi için kavgada değildir. Ben dememiş “biz” demiştir. Türk’ün karakterinin hürriyet olduğunu haykırmıştır. O günün şartlarında verilebilecek mücadele elbette protesto yürüyüşü olmayacak kava kuvvet, kavga olacaktı. Tepkinin şeklinden çok o şartlarda gösterilen tavır önemlidir. Vezir Tonyukuktan alınan bir öğüt asırlarca bir boyun yaşama felsefesi oluyor ve bunun uğruna kavga veriliyorsa bu asil davranışı selamlayalım. Dadaloğlu’nun dilindeki bir milletin benliği ise o şaire milli unvanı verelim ve kavganın esasını “milli kültürün korunması” olarak yorumlayalım. ~Hilmi Dulkadir
80 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.