1. Bu kitabı kendiniz için okuyunuz
2. Bu kitabı sevdikleriniz için okuyunuz ve okutunuz.
Melez olmanın verdiği avantajla dünyanın her tarafına gidebilen, çabucak kaynaşabilen ve bilgi toplayan bir gazeteci yazar düşünün! Sürekli bir koşuşturmanın içindesiniz. Gün içinde çoklu görev ve işleriniz vardır. Derin düşünmeniz gereken meseleleriniz
Yazar; 40 sayfada, hem aşk acısını hem de bu acıyı hissettirirken, gülümsetmeyi başarmış. Yer yer Murat Başol'un çizimleri de eklenince özgün bir çalışma olmuş.
Yazıklar olsun, seni sevmesini bilmeyenlere; ey, gamlı ülke! Seni sevip, senin sessiz dramın içinde gömülüp gitmekten korku çekenlere!.. Taşın, toprağın ne bitmez bir sabır ve mukavemet hazinesidir!
Kitapta Milli Mücadele dönemi yılları Anadolu'nun ücra köylerinde yaşananlar dillendirilmiş. Kimi zaman köylülerin gelen tehlikeye karşı kayıtsız oluşları beni çok sinirlendirse de okuyucuya en güzel cevabı vermiş yazar; 'onlara öfkelenmeyin çünkü kabahat; senin, benim diyor. Çünkü onları bir kenara atar gibi cehaletin duvarları, zifiri karanlığın içinde bırakan biziz'. Belki de bu tutumumuzun yol açacağı sonuçları anlatmak istiyor yazar. Tıpkı halkla arası açılan Türk aydınını eleştirdiği gibi.
Benim Yaban'dan çıkardığım ders; bu kitap kurgu değil, geçmişte yaşanmış bitmiş şey hiç değil. Bu kitap MİLLİ BİLİNCİN ne denli gerekli olduğunu aşılıyor bizlere.
Mehmet Akif, milli şair olmanın çok daha ötesinde müthiş bir sağlam karaktere sahip şahsiyettir. En önemlisi yaşadığı dönemde , devletin, milletin içine düştüğü ateşte asla kaçmayı yeğlememiş aksine milletin derdiyle dertlenmiş, vatanın kurtuluşu için çözüm önerileri sunmuştur. Safahat'ta bir bakıma toplum tahlil ediliyor, yeri geliyor Müslümanlar eleştiriliyor, Doğu ve Batı toplumları analiz ediliyor. Şiirlerinde vatanın elden gitmesinin verdiği sıkıntı , karamsarlık içinize kadar işliyor. Fakat bu zorlu günlerde Mehmet Akif'in en çok ümit aşılayanlardan biri olduğunu da vurgulamak gereklidir.