sonra bir an olur, herhangi bir an. bir kuş havalanır, belki iki damla yağmur düşer gökten, mahzun bir çocuk geçer yoldan, dalgın güzel bir kadın yahut... ya da bir cümle olur okuduğum kitapta. ne bileyim, emanetini düşünürüm bir an, bir an olur işte herhangi bir an... çözer ipimi o bir "an"...
karanlık bir köşe bulur, kvrılırım. ana karnında bebek nasıl kıvrılırsa öyle... hıçkırmadan, bağırmadan, sızlanmadan ağalrım. yaşlar süzülür gözlerimden. matkap sesi duyulmaz olur yavaş yavaş. uğultu diner, acı azalır. uykuya dalarım. uyandığımda bir daha canım hiç yanmayacak, o rüzgar beni bir daha asla bulamayacak sanırım. bazen birkaç gün geçer bazen birkaç ay. yılı bulmaz hiçbir zaman, gelir yine, yeniden...
naif bir kederle gelir.
kara bir katrana döner, başlarım debelenmeye.
yine yanarım, yine kanarım.
yine de tercih ederim ama böylesini. aşk için ne varsa kabulüm. tadı yoksa acısı var, ya hiçbir şeyi olmasaydı? öyle boş, öyle terk edilmiş bir virane gibi, kurumuş bir ağaç gibi kalsaydı kalbim. ziyaretçisi olmayan bir mezar gibi...
şükür derim şükür, şarj edin matkabı, fişe takın olmadı. ayrılık aşka dahildir ve aşka dair her ne varsa kabulüm... uzaktan da severim ipek saçlarını, uzaktan da yatarım dizinde. Özdemir Asaf yetişir imdadıma.