İrfan bey bir süre sessizce beni izledi. Yetişkinlerin çoğunun benimle tanıştıktan hemen sonra içine düştüğü tefekkür haline bürünmüştü. Anlamaya çalışıyordu. Çok gelişmiş bir çocuk mu, az gelişmiş bir cüce mi yoksa sadece bir kabus muydum? İç dünyasına yaptığı bu yolculuktan bir netice alamayacağını farkedince, "Nereden tanıyorsun Ümit'i?" şeklinde banal bir soruda karar kıldı.