Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Anksiyeteli arkadaşlarıma selamlarr siz dünyanın incilerisiniz dostlarım bunu bilmenizi isterim öncelikle tabi stres topu da olabilirsiniz bilmiyorum çevrenizdeki insanlar ekstra bu özeliğinizi bilip sizi yorabilir onlardan önce siz tabi bunu yapan, herneyse :D
Korkularınızı 40 farklı yolla çözebilir misiniz tabi çoğu işe yaramazmış size en uygun olanı bulana kadar hepsini deniycekmişsiniz falan ,EVET KORKULARINIZI YENMESENIZ DAHA IYI OLURMUS GIBI GELIYOR KULAĞA DEGIL MI :D
Kitapta 3 ana teknik grubu var bunların ilki olan bilişel model size iyi hissetmek kitabının özeti gibi gelebilir ayrıca terapi yöntemleri açısından en meşakatli olanı da bilişel model tekniği olabilir ,davranışları öncesi sonrası olarak değerlendirmek, çarpıtmaları bularak üzerine gitmek vesarie bir çok etkinlik yapmanız gerekiyor,ikincisi olan maruz bırakma (davranışçı model) daha sonuca odaklı bilişel veya davranışçı maruz bırakmalarla daha pratik bir teknik, kendime daha yakın bulduğum bir teknik oldu, üçüncü teknik gizli kalmış duygular modeli bu kısımı kesinlikle okumanızı isterim anksiyeteli insanların rahatsız oldu şeyleri fark edemiycek kadar gözardı ettikleri için bunu anksiyete ile dışa vurmalarını anlatıyor.
Okursanız terapi yaklaşımları konusunda geniş çaplı bir bilgi edinmiş olursunuz, bu tarzda kitap önerileri alabilirim
252 syf.
·
Puan vermedi
“Tamamen manevi "yeniden doğuş",
Zamanın yıkıcı etkisinden bağışık bir var olma tarzına erişimi hazırlamak.”
İnsanın belli bir tehlikeli durumu bilmeyi, saklı olana ulaşmayı, en olağanüstü sınavlarla yine kendisinin karşılaşıp bu sınavları başarıyla geçmeyi ve en nihayetinde “öte dünyaya” gidip gelme arzusunun tezahürü; modern dönemde
Tolstoy'un Vaxtı
Tolstoy oxumaq istəyirəm deyəndə atam həmişə "hələ tezdi, Tolstoy oxumağın öz vaxtı var" deyərdi. Bir neçə ay əvvəl bir sərgiyə getmişdim və sərgidə kitab vitrininin də olduğunu gördüm və yaxınlaşdım. Gözüm bu kitaba sataşdı və Ekşisözlük'ə girib kitab haqqındakı rəylərə baxdım. Rəylər müsbət yönümlü idi. Kitabı aldım amma kitabı alan zaman Səfilləri hələ bitirməmişdim. Səfillər bitdi və bu kitaba keçdim. Tək problem var kitabı oxuyuram amma heçnə anlamıram. Tolstoy kitabı o qədər möhtəşəm detallandırıb ki, birşey anlamaq çox çətindir. O zaman anladım atamın dediyin. Tolstoy'un Vaxtına hələ çox var.
Toplanın etrafıma da size bir hikaye anlatayım ya da kamp ateşini yaktınız mı anlatacağım hikaye için?
Kırmızı Perde kitabının anlatıcısı, anlatacağı hikaye için böyle bir uslup takınıyor. Yani bir kitapta alışılan anlatım tarzının dışında bir tarzı var. Örneğin merakla beklenen anlatılacak öykü için uzun bir betimleme ve tanıtma girşimi var
88 syf.
·
Puan vermedi
Her sayfasını alıntılamak istediğim bir kitaptan herkese merhaba.
Uzun zamandır yoktum bu aralar biraz Selma’ya zaman ayırmaya karar verdiğim için bi iki inceleme yazısı yazmak istedim. Tabii ne kadar inceleme denebilirse :)
İncelemeyi okurken Bir yerde “Ehhhh!!! Yeter be yeter!” dedirtirsem şimdiden kusura bakmayın. Teşekkürler!
Bir ay sonra
64 syf.
7/10 puan verdi
Yazarın Şeytani Öyküler eserine ait altı öyküden biri olan Kırmızı Perde, Parisli bir beyefendi ile Brassard vikontunun kısa bir yolculuk esnasında yaptıkları sohbeti konu alıyor. Yolculuk esnasında posta arabası bir hanın önünde arızalanınca hanın penceresindeki kırmızı perde vikonta anılarını anımsatır böylelikle öykünün asıl konusunu öğrenmeye başlarız.
Yazarın okuduğum ilk öyküsü. Aslında anlatım tarzını çok beğendim sadece kitabın ilk sayfalarında geçen bir çok yabancı kelime kitabın akıcılığını bozuyor. Kısa olmasına rağmen ilginç bir olay örgüsü var. Pek tatmin edici bir sonu olmasa da okunmaya değer bir kitap. Keyifli okumalar dilerim
440 syf.
7/10 puan verdi
Kitabın ilk yarısı şahane giderken, güzel işler yapılıyor derken kalan diğer yarısı okuyucuyu yoran bir sürü ayrıntı ile doluydu. Bir an önce bitmesini bekledim. Yazarı ilk defa okudum bir daha okuyacağımi sanmıyorum. Özetle ben şimdi bu kitabı okudum bana ne kattı derseniz, üzülerek söylüyorum hiç bir şey. Dinlerken gerildiğimi hissettim. Bir de takıldığım nokta gelecekte ultra teknolojik bir çağda yaşarken yemek yerine tozla beslenmek mi gelmiş akıla :d tanınmış bir yazardan daha yaratıcı şeyler bekliyor insan. Yine aynı noktada spoiler olucak ama kitabın ana karakterine annesi taze sebze yemeği bırakıyor, o gün dışarıda yemek yediği için o sebzeleri doğruca çöpe atıyor. O gelecekte buzdolabı yokmuymuş diye sorarlar :p , kimse sormuyorsa ben sorayım . Şuan yorum yaptıkça fark ediyorum, kitabın sonlarına doğru gereksiz ayrıntılı anlatılan bir saçma tencere ile sokakları izleme sahneleri vardı o tencereleri buzdolabına koyuyordu ama :D
Arkeoloji meraklısı, Antalya'lı ve amatör bilgi sahibi Danieloğlu ve yanında Avrupa'lı ( İsimlerini gizli tutmuş ) misafir ve uşakları ile 170 yıl öncesinin epey konfor içeren kısa bir Pamphylia seyahati bekliyor okuru. Bence kitap keyifliydi ve okuru farklı kaynaklar ile tanıştırması açısından da faydalıydı. Ancak bu farklı kaynakların dilimize çevrilmemiş olması üzücü. Belki Akmed yada Anamed ilerleyen dönemlerde bu seyyahların/ arkeologların da seyahatnamelerini dilimize kazandırır umarım.
1850 Yılında Yapılan Bir Pamphylia SeyahatiD. E. Danieloğlu · Suna ve İnan Kıraç Vakfı · 20113 okunma