Delilimin koca bir şey takıldı...Baktım ki;
Genişçe bir küfe yatmakta , hem epey eski.
Bu bir hamal küfesiymiş...Acaba kimin? Derken.
On üç yaşında kadar bir çocuk gelip öteden,
Gerildi, tekmeyi indirdi öyle bir küfeye;
Teker meker küfe, bitkin düştü tâ öteye.
Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ
Kurumla yat sokağın ortasında böyle daha!
Babanzâde Naim Bey'le de sık konuşurduk. Bu kıymetli ilim adamı, biz Mısır'da iken ölmüştü. Babamın bu kadar içten ağladığını hiç hatırlamam... "Bir gün anavatanıma dönebilirsem, beni onun yanına gömünüz." dedi.
Mehmet Akif, Kocakarı ile Ömer şiirinde tebaanın Halife'ye emanet oluşunu çok güzel anlatır:
Hz. Ömer, bir gece mahalleyi dolaşmaya çıkar, dinlenmek için bir evin önünde oturur, içeriden çocukların, "Açız, açız." diyerek ağladıklarına şahit olur. İçeri girer, çocukların neden ağladığını sorar. Kadın da çocukların aç olduğunu, kazanda çocuklar sussun diye taş kaynattığını söyler. Hz. Ömer, "İslam Halifesine içinde bulunduğun durumunu neden anlatmadın?" diye sorar, kadın da der ki:
Ya ben yetim avuturken, Emir uyur mu gerek?
Raiyyetiz, ona bizler vediatullâhız;
Gelip de bir aramak yok mu?
Şiirin devamı şöyledir:
Şu nevhalar ki çıkar tâ bulutların içine;
Ömer! Savâik-ı tel'în olur, iner tepene!
Yetimin âhını yağmur duası zannetme!
O sayha ra'd-ı kazâdır ki gönderir ademe!
"Açız! Açız! Bize bir lokma olsun ekmek ver..."
"Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!"
Gidip de söyleyeyim hâ? Dilencilik yapamam!
Ömer de kim! Benim ondan kerîm adamdı babam.
Biz böyle bir gelenekten geliyoruz.
Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,
Gelir de adl-i ilâhî sorar Ömer'den onu!
İşte bu anlayış aşağıya doğru geliyor ve bugün de devam ediyor, bitmiyor.
"Toprağın Derin Çağrısı" Kitabında Bozkır Esintisi
"Toprağın Derin Çağrısı" Şair Murat Soyak’ın Ocak 2021’ de Çıra Edebiyat etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu üçüncü şiir kitabıdır. Altmış dört sayfa hacmindeki kitapta otuz dokuz şiir yer almaktadır. Gerek kitap sayfası gerekse de yer alan şiir sayısından görüleceği üzere
"Babam bizi yetiştirirken "daima mazlum halkların sesi olun" derdi. "Mazlum", anlamını belki idrak etmediğim ama sıklıkla duyduğum bir kelimeydi. Büyüdükçe fark etmeye başladım "coğrafyamızın kaderini", zalimler ve mazlumlar meselesini."
Sultan-ı rusül, Şâh-ı mümeccedsin efendim
Bîçârelere devlet-i sermedsin efendim!
Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin efendim
Hak'tan bize Sultân-ı müeyyedsin efendim!