18 MART ÇANAKKALE DESTANI
18 MART ÇANAKKALE DESTANI Şair Mesut Kılıçoğlu Çanakkale’yi yazıyorum size, Selâm olsun tüm şehidlerimize. Anlatacağım yiğit Mehmetleri,
Küfe!
Delilimin koca bir şey takıldı...Baktım ki; Genişçe bir küfe yatmakta , hem epey eski. Bu bir hamal küfesiymiş...Acaba kimin? Derken. On üç yaşında kadar bir çocuk gelip öteden, Gerildi, tekmeyi indirdi öyle bir küfeye; Teker meker küfe, bitkin düştü tâ öteye. Benim babam senin altında öldü, sen hâlâ Kurumla yat sokağın ortasında böyle daha!
Reklam
Tarihimiz aslında her dönemde "büyük"lerle doludur. Bazıları vardır ki, insan her an onlarla, hatıralarıyla, eserleriyle baş başadır.
Sayfa 115 - Kurtuba Kitap
Babanzâde Naim Bey'le de sık konuşurduk. Bu kıymetli ilim adamı, biz Mısır'da iken ölmüştü. Babamın bu kadar içten ağladığını hiç hatırlamam... "Bir gün anavatanıma dönebilirsem, beni onun yanına gömünüz." dedi.
Sayfa 102 - Kurtuba Kitap
Üşüdüm, yatmamak olmaz, acaba; Uzanırsam çabuk açmaz mı şafak?
Sayfa 113 - Kurtuba Kitap
Mehmed Âkif'in;
Bence ilmî ve edebî kıymetinden çok, karakterinin kıymeti daha fazla idi.
Sayfa 108 - Kurtuba Kitap
Reklam
Hele erkeğin tuvalet ve süse kıymet vermesini hiç kabul etmiyordu. Gençlerin cinsiyetine yakışır bir tarzda giyinmelerine muarız değildi.
Sayfa 59 - Kuruba Kitap
Safahat şairinin en büyük kusurlarından biri de hislerini gizleyememesidir...
Sayfa 49 - Kuruba Kitap
Önsöz
Emin Âkif Ersoy'a ve bu vesileyle Mehmet Âkif'e tekrar tekrar rahmet diliyor, baba-oğlun bu hatırası karşısında hürmetlerimi sunuyorum.
Sayfa 9 - Kuruba Kitap
Mehmet Akif, Kocakarı ile Ömer şiirinde tebaanın Halife'ye emanet oluşunu çok güzel anlatır: Hz. Ömer, bir gece mahalleyi dolaşmaya çıkar, dinlenmek için bir evin önünde oturur, içeriden çocukların, "Açız, açız." diyerek ağladıklarına şahit olur. İçeri girer, çocukların neden ağladığını sorar. Kadın da çocukların aç olduğunu, kazanda çocuklar sussun diye taş kaynattığını söyler. Hz. Ömer, "İslam Halifesine içinde bulunduğun durumunu neden anlatmadın?" diye sorar, kadın da der ki: Ya ben yetim avuturken, Emir uyur mu gerek? Raiyyetiz, ona bizler vediatullâhız; Gelip de bir aramak yok mu? Şiirin devamı şöyledir: Şu nevhalar ki çıkar tâ bulutların içine; Ömer! Savâik-ı tel'în olur, iner tepene! Yetimin âhını yağmur duası zannetme! O sayha ra'd-ı kazâdır ki gönderir ademe! "Açız! Açız! Bize bir lokma olsun ekmek ver..." "Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!" Gidip de söyleyeyim hâ? Dilencilik yapamam! Ömer de kim! Benim ondan kerîm adamdı babam. Biz böyle bir gelenekten geliyoruz. Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i ilâhî sorar Ömer'den onu! İşte bu anlayış aşağıya doğru geliyor ve bugün de devam ediyor, bitmiyor.
Reklam
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Toprağın Derin Çağrısı" Kitabında Bozkır Esintisi "Toprağın Derin Çağrısı" Şair Murat Soyak’ın Ocak 2021’ de Çıra Edebiyat etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu üçüncü şiir kitabıdır. Altmış dört sayfa hacmindeki kitapta otuz dokuz şiir yer almaktadır. Gerek kitap sayfası gerekse de yer alan şiir sayısından görüleceği üzere
Toprağın Derin Çağrısı
Toprağın Derin ÇağrısıMurat Soyak · Çıra Yayınları · 20211 okunma
"Babam bizi yetiştirirken "daima mazlum halkların sesi olun" derdi. "Mazlum", anlamını belki idrak etmediğim ama sıklıkla duyduğum bir kelimeydi. Büyüdükçe fark etmeye başladım "coğrafyamızın kaderini", zalimler ve mazlumlar meselesini."
Kocakarı ile Ömer
Üstad-ı necibim Ali Ekrem Bey'e Yok ya Abbas'ı bilmeyen, kimdi?.. O sahabiyi dinleyin, şimdi: "Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
Sultan-ı rusül, Şâh-ı mümeccedsin efendim Bîçârelere devlet-i sermedsin efendim! Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin efendim Hak'tan bize Sultân-ı müeyyedsin efendim!
Sayfa 105 - Kurtuba KitapKitabı okudu
565 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.