Ayşe Ünüvar, gönül gözüyle görüp kâinata aşkla bakanlardan; varlığı bu aşkla müşahede edip varlığın hafızalı oluşunu aklından hiç çıkarmayan ve görüp hissettiklerini aşkla anlatanlardan.
Yazar hikâyelerine başlarken şöyle bir kapıdan geçiriyor;
“Yaralı bir ağaçtır insan!
Saklar yarasını insandan…”
Ne güzel bir bakış açısıdır bu. Alelade bir bakışla göremezsiniz, gördüklerinizi; görseniz de anlayamazsınız. Bir ağaç sadece bir ağaç değildir, bir çiçek de öyle. Hele insan, sadece etten kemikten bir varlık olamaz. Bu nedenle okuyucu; her gün yanından geçip gittiği bir ağacın, bir sokağın, bir evin, yolun veya çeşmenin hülasa varlığın dünden bugüne özünde taşıyıp getirdiklerine, hafızasına, hikâyesine ne bileyim her şeyine daha yakından bakmaya davet edilir adeta hikâyeler boyunca.
‘Yaralı Badem Ağacı’nda okuyucunun yüreğine dokunan; hala acımayı, merhameti, sevgiyi unutmamış taraflarımıza dokunan ve birçok yönüyle bizi sarıp sarmalayan her biri birbirinden güzel ve zengin izlenimlerle dolu yirmi bir hikâye var. Okuyun, doyasıya okuyun