insanın geçmişi peşinden uysal bir köpek gibi gelse, tamam! ama biz insanların zamanla tedirgin bir kediye dönüşme olasılığı da var. sırtı kabarık, durmadan arkasına bakan bir kedi...
bir kitap yazmak istediğimi söylemiştim. içinde öyle bir cümle olsun istiyorum ki, kitabı okuyan biri o cümleye geldiğinde kitabı birden kapatıp sımsıkı göğsüne bastırsın.
güzel bir kitap okumak ve ömrümün geri kalanını o kitabı okuduğum yerde geçirmek istiyorum, demişti o. sonra da bana dönüp sormuştu, insan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?
şehrin yüksek binalarından birine çıkıp aşağıya bakıyorum. her şehirde rastlanabilecek bir manzarayla karşılaşıyorum: yüzlerce insan, bazen birbirlerinin yolunu keserek oradan oraya gidip geliyor... ölümsüz gibi görünüyorlar. 'nedir bu?' diye soruyorum kendi kendime, anlamlandırmak gerekiyor, 'kabus mu, şenlik mi?' arka arkaya bir sürü karşıt anlamlı sözcük geçiyor aklımdan. eksilerle artıların birbirini götürmesi gibi kalabalığın da bir matematiği var. sıradanlık bu olmalı: bütün karşıtlar birbirini götürüyor.
Barış Bıçakçı ile çok yakın bir arkadaşım, hatta arkadaştan öte dostum sayesinde tanıştım. Bir seri kitabını doğum günü hediyem olarak almıştı bana. Ve Allah Allah ben nasıl bu yazarı görmedim ya da duymadım diye tepki verdim. Tanışmamız efsane oldu. Baharda Yine Geliriz kitabını okudum ilk önce. Yazarın tarzı, yazdıkları o kadar farklı ki. Yeni bir pencere, farklı bir bakış açısı. İnceden ama çokça da derinden… Tarzına kitaplarını okudukça daha da çok alışıyorsunuz ve bağımlılık kazanıyorsunuz. Bu kitabı da öyle. Öykü tadında bölümlerin birleşiminden bir kitap. Başak . Başak’ın intiharı ve onu yakından uzaktan tanıyan insanların duyguları, düşünceleri ve psikolojik etkilenişleri. Analizler mükemmel. Farklı bir yazar, farklı bir tat arıyorsanız kesinlikle tanışmalısınız.
İnsanın geçmişi peşinden uysal bir köpek gibi gelse, tamam! Ama biz insanların zamanla tedirgin bir kediye dönüşme olasılığı da var. Sırtı kabarık, durmadan arkasına bakan bir kedi…