Newton başına düşen elmayı,elma olmak haysiyetiyle mütlaa etseydi belki çürümüş diye atabilirdi. Fakat o böyle yapmadı. Bu elmadan nasıl istifade edebilirim diye kendine sordu.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde Hayri İrdal’ın hikayesini okuyoruz. Yabancılaşan toplumda kendi konumunu sorgulayan İrdal,ailesi dahil herkesin farklılaşan davranışlarının ve başkalaşan arzularının arasında kalmıştır. Kafası karışan İrdal toplumun geçirdiği keskin dönüşüme ayak uydurmakta zorlanmaktadır. O ne kadar zorlansa da tüm çevresi bu trene binmiştir bir kere. O da daha fazla kendini bu ivmelerden sakınamaz ve istemsizce akıntıya kapılır. Hayri İrdal’ın başından geçenleri okurken kendimi yer yer ‘Bu kadar da olmaz’ derken buldum ama bu hissiyatım kalıcı olmadı çünkü Tanpınar’ın usta işi hicivleri ile farklı bir havaya bürünen hikaye beni içine çekti. Geçtiği dönemi en ince ayrıntısına kadar anlatıldığı eser film izliyormuş gibi hissettirdi.
Tanpınar’ın ağdalı Türkçesi kimi okuyucular için çekici gelmeyebilir,bazı okuyucuların kitabın içine girmesini zorlaştırabilir. Buna rağmen Saatleri Ayarlama Enstitüsü her kitapseverin okuması gereken bir eser olduğunu
düşünüyorum.