“Kadınlar, çocuklar o gece Deli Dilo’nun evinde toplandılar. Herkes suskun. Ağızlara korku mührü vurulmuş. Konuşan, gülen yok. Günün olayları bedenlerinde, ruhlarında balyoz ağırlığında. Büyümüş gözlerin arkasında beyinler açarsız, kitli. Elleri yüreklerinde anaların. Yollar uzun, yollar derin. Mahpushanenin demir kapıları soğuk. İçten havası ürkütücü. Beklenilen günler, aylar anaların yüreklerinde kurşun ağırlığında.
Köyün kadınları, erkekleri iki kişiye sarıldı. Cesaret ve güç tanrıçaları. Biri üçüzlerin anaları Pakize, diğeri de okumuş tek kadın Deli Dilo. Başka tutunacak dalları yoktu.
Denbéj Gulé iki adım öne çıktı Pakize ile Deli Dilo’ya dönerek. “Bir delilik yapıp bizden ayrılmayın. Kolumuz kanadımız oldunuz. Yürümeyi öğrettiniz. Uçmayı da sizden öğreneceğiz. Bedenimize baş, başımıza da akıl olun. Bizleri olgunlaştırmadan, yarım yamalak ortalıklarda bırakmayın. Bırakmayın bizi ağaların, maçoların karanlık gölgelerinde.”