''Çocuğum dün gece öldü -üç gün ve üç gece boyunca o küçücük, pamuk ipliğine bağlı hayat uğruna ölümle savaştım, kırk saat süreyle, grip onun zavallı, sıcak vücudunu ateş nöbetleriyle sarsarken, yatağının yanında oturdum. Yanan alnına serinletici bir şeyler koydum, onun o tedirgin, küçücük ellerini gece gündüz tuttum. Üçüncü akşam çöktüm. Gözlerim artık tükenmişti, ben farkına varmadan kapandı. Üç veya dört saat boyunca sert sandalyede uyuyakaldım ve bu arada ölüm onu benden aldı. O tatlı, zavallı oğlum orada, daracık çocuk yatağında, öldüğünde nasıl idiyse yine tamamen öyle yatıyor; sadece gözlerini, o akıllı bakan koyu renk gözlerini kapatmışlar, ellerini de beyaz geceliğinin üstünde kavuşturmuşlar ve yatağın dört köşesinde dört uzun mum yanıyor. Oraya bakmaya cesaret edemiyorum, kımıldamaya cesaret edemiyorum, çünkü mumlar titrediğinde oğlumun yüzünün ve kapalı ağzının üzerinden hızla gölgeler geçip gidiyor, yüz hatları sanki kıpırdıyor ve o zaman onun ölmediğini düşünebilirim, yeniden uyanacağını, aydınlık sesiyle bana tatlı ve çocukça şeyler söyleyebileceğini sanabilirim. Ama biliyorum, o öldü, artık dönüp ona bakmak istemiyorum, bir defa daha umuda kapılmamak için, bir defa daha hayal kırıklığına uğramamak için. Biliyorum, biliyorum, çocuğum dün öldü -şimdi artık benim için yalnız sen varsın dünyada, yalnızca sen, benimle ilgili hiçbir şey bilemeyen sen, bu arada hiçbir şeyden haberi olmayanı oynayan veya her şeyi ve herkesi alaya alan sen. Evet, yalnızca sen, beni asla tanımamış olan ve hep sevdiğim sen.''
Sayfa 2
Bana, beni asla tanımamış olan bana.
Her şeyden önce, bir tek kendini sev; çünkü yeryüzünde her şeyin temeli şahsi çıkara dayanır.
Sayfa 188 - Can Yayınları, 5. basım, Çeviri : Sabri GürsesKitabı okudu
Reklam
68 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Doğru zamanı bekliyordum, bu kitap için kuracağım cümleler benim için çok önemliydi çünkü. Hala da önemli... "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu" Bu kitabı okuduğum günü hala unutamıyorum. Kantinde oturuyordum, elimde arkadaşımın verdiği kitabı okurken, O geldi ve bana elimdeki kitabın pek bir değeri olmadığını söyledi. Gerçekten de
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022227,2bin okunma
O tatlı, zavallı oğlum şimdi orada, daracık çocuk yatağında, öldüğünde nasıl idiyse yine tamamen öyle yatıyor; sadece gözlerini, o akıllı bakan, koyu renk gözlerini kapatmışlar, ellerini de beyaz geceliğinin üstünde kavuşturmuşlar ve yatağın dört köşesinde dört uzun mum yanıyor. Oraya bakmaya cesaret edemiyorum, kımıldamaya cesaret edemiyorum, çünkü mumlar titrediğinde oğlumun yüzünün ve kapalı ağzının üzerinden hızla gölgeler geçip gidiyor, yüz hatları sanki kıpırdıyor ve o zaman onun ölmediğini düşünebilirim, yeniden uyanacağını, aydınlık sesiyle bana tatlı ve çocukça bir şeyler söyleyebileceğini sanabilirim. Ama biliyorum, o öldü, artık dönüp ona bakmak istemiyorum, bir defa daha umuda kapılmamak için, bir defa daha hayal kırıklığına uğramamak için. Biliyorum, biliyorum, çocuğum dün öldü –şimdi artık benim için yalnız sen varsın dünyada, yalnızca sen, benimle ilgili hiçbir şey bilmeyen sen, bu arada hiçbir şeyden haberi olmayanı oynayan veya her şeyi ve herkesi alaya alan sen. Evet, yalnızca sen, beni asla tanımamış olan ve hep sevdiğim sen.
68 syf.
10/10 puan verdi
Stefan Zweig - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Sayfa sayısı:68 Tür:Roman, Öykü ▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫▫ "Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022227,2bin okunma
68 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Elinize bir alışta okunuverecek derecede akıcı, merak uyandırıcı uzun bir mektup.Yazan "bilinmeyen kadın" on bek dakikalık diyor ama o kadar da değil.Çocukluğundan başlayıp, genç kızlığına süren oradan da ölünceye kadar tek bir adamı seven bir kadının mektubu.Ama kendisine mektup yazılan adamımız ne bilinemeyen kadının ne kendisine hayran çocukluğunu, ne beraber olduğu genç kızı ne de bir gün bardan fahişe sanıp evine getirdiği genç kadını hiç tanıyamaz, hatırlayamaz. Bilinmeyen kadınımızın içini en çok acıtan da bu olur.Bu sebepten kitabı anlatabilecek cümleyi şöyle kurar: "Sana, beni asla tanımamış olan sana."Mektubunda tüm yaşadığı hisleri o kadar güzel anlatır ki.Çocuğu ve çocuğunun ölümü (ikisinin çocuğu) gölgede kalır. Freud'u seven Stefan Zweig ruhsal incelemeleri, içsel konuşmaları mükemmel yapar.Tekrar söylemiş olayım Stefan Zweig bu güzel yanıyla bana bizdeki Peyami Safa'yı anımsatıyor.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022227,2bin okunma
Reklam
Geri114
149 öğeden 141 ile 149 arasındakiler gösteriliyor.