Konu namus meselesi... Marquez işlenen bir cinayetten öte, bir toplumun cinayete karşı bakış açısını ve tutumunu yansıtıyor. Eleştirilen iki temel toplumsal konu var. Birincisi Vicario kardeşlerin, namuslarını kirlettiği düşüncesiyle Santiago Nasar'ı öldürürken gurur içinde olmaları, göğüslerini gererek gerekeni yaptıklarını düşünmeleri ve toplumun bunu doğru, gerekli kabul etmesi, cinayete müdahale etmemesi. Cinayeti işleyen ikiz kardeşlerin ve içinde yaşadıkları toplumun konuya yaklaşımını şu alıntıda görebilirsiniz.
《"Onu bilinçli olarak öldürdük," demişti Pedro Vicario, "ama biz masumuz."
"Belki Tanrı katında öylesinizdir," demişti Peder Amador.
"Tanrı katında da, insanların gözünde de," demişti Pablo Vicario da. "Bu bir namus sorunuydu."》
Bu durum bizim toplumumuzdaki bakış açısına da fazlasıyla benziyor.
Eleştirilen ikinci önemli husus ise, toplum içerisinde, adı kötüye çıkmış, kötü anılan bir insana karşı oluşturulan "önyargı" durumu. Toplum böyle insanlara her kötülüğü yakıştırır, o insanda farklı kötülükler yapacak bir potansiyel görür. Neticede o yapmasa bile, toplum yaptı der. Bana göre kitabın en çarpıcı cümlesi de yine bu önyargıyla ilgilidir.
《Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.》
Marquez bu olayı anlatırken toplumdaki etnik ayrışma üzerinde de kısmen duruyor. Şahsen Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık eserini daha çok beğendiğimi belirtiyor, iyi okumalar diliyorum.