Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

N.B.

352 syf.
·
Puan vermedi
Geçmişe değil geleceğe bakalım sözünü kısmen doğru bulmadığım zamanlarda okudum ve henüz bitti. Konu olarak geniş bir tanımlamaya ihtiyaç duyduğum bu kitapta kısaca geçmiş tamamen değiştiriliyor, geçmiş tamamen yok sayılıyor ve oluşturulan bu dünyada bir gelecek görünmüyor. Bir bireyden öte bir toplum, herhangi bir yaşam formu; geçmişini tanımadan geleceğe ilerleyemez. Geçmişin yalnızca yok sayılmadığı aynı zamanda değiştirildiği, bugünün tamamen yalandan ibaret olduğunu kesin bildiği bir hayatta ana karakterin sıkışıp kalma hissini ve bunun için bir çıkar yol aramasını izliyoruz. Bu durumdan bir nebze olsun sıyrılmak için ihtiyaç duyduğu ve yasak olan bir bağlılık ile hikaye evrilmeye başlıyor. Kitapta 3 ana cümle açıklanıyor ve bahsedilmeyen üçüncü bölüm cehalet güçtür, burası da dikkat çekici. Çünkü parti güçtür, diyor kitap. Burayı özümsemek gerekir. “Tarih durdu” diyor kitabın bir sayfasında ve yaşadığımız ülkedekine benzer bir yakınlık hissediyoruz okurken, bunu eminim her okur hissetmiştir. -Spoiler- En son o kurşunun beynine girme anı, bunu kendisinin istemesi ve kitabın tam da bu anda bitmesi beni oldukça etkiledi. Çünkü tüm kurşunlar fiziksel değildir bu hayatta ve insan olarak, insan olmamızın bir getirisi olarak acıya ve burada acının sebebini olan sevdiğimiz birine, en çok da kendimize yaptığımız ihanete ne kadar dayanabiliriz?
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019166bin okunma
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Kitaptan önce diziye başlamıştım ve yeni sezonun çekilmeyeceğini öğrendiğimde kitabı okumaya karar verdim; hikaye bana çok ilgi çekici ve orijinal geldi. Kitabı okumaya başladıktan sonra dizi ile pek alakası olmadığını gördüğümde ilk başta biraz hüsrana uğradım. Çünkü dizide aksiyon ve entrika kitaba göre oldukça yoğun. Kitap çok daha yalın bir dille anlatıyor olayları ve abuklamayı dizideki gibi çok da dramatize etmiyor. Hatta kitapta abukların konuşmaları bir bakıma kendi içinde mantıklı sayılacak şekildeydi bile diyebilirim, başka bir üst akıldan konuşuyorlarmış gibi bir his uyandırdı bende. Bu hissin yanında abuklamayı; benzetmeleri ve kelimelerin anlamlarını fazlaca genişleterek kullanan postmodern blogger cümlelerine çok benzettim. -Spoiler- Murat ve Şule abukladıktan sonra bir özgürlük hissine kapılıyorlar ve mutlu son gibi oluyor ama aslında insanlığımızın doğasındaki bu bizi biz yapan bilincin kaybolup Haluk’un dediği gibi kafamıza eseni yapmak hissi beni biraz rahatsız etti. Diğer türlü nasıl olurdu? Hiç bilemiyorum. -Spoiler-
Sıcak Kafa
Sıcak KafaAfşin Kum · April Yayıncılık · 20161,409 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
205 günde okudu
Bukowski’nin dediği kadar var; “Fante was my God.” İşte ben de o kadar seviyorum Fante’yi, anlatışını, öykücülük tarzını, karakterlerinin her zaman o kendini beğenmişliği ve herkesin içinde olan o gerçek egoyu aktarma şeklini. Uzun yıllardır Fante okumamıştım ve bu kitapla seriye yenisini ekledim. Daha önce Fante’den okumadığım bir tarzda küçük öykülerden oluşuyor kitap. Bazıları için efsane diyemesem de aralarında gerçekten Fante dilini aldığım ve çok sevdiğim öyküler oldu. Kitaba adını veren öyküdeki çocuğun düzene isyanının anlatılışına bayıldım. “Suçlu” öyküsündeki aile içindeki huzursuzluk çok tanıdık, “Lanetli yazarın vakası” uzun uzadıya bir kitap olabilirmiş hissi verdi. Ve bana göre öyküler kesinlikle en güzele doğru sıralanmış kitapta en sondakilerden daha fazla tat alıyorsunuz okurken. Ah bir de tabi “Toza Sor’a Önsöz” var kitapta, ki bu kitabı okuyanlar bu tanışlığın verdiği hissin ne demek olduğunu anlayacaklardır. Fante’nin dünyasında bir duvarcı ustanın oğlu olma hissinin yanında bir yazarın yüksek bakışından insanları ve olayları görmeyi özlemiştim.
Büyük Açlık
Büyük AçlıkJohn Fante · Parantez Yayınları · 2015278 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
129 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Bu mektuplarda hep iyi bir nedenle anıyoruz Osman’ı. Çünkü iyi olan hatıraları anımsamak hala o ilişkiden kopmamış (belki hala seven) biri için kaçınılmaz gerçek o nedenle bu hikaye Osman’dan uzun. Bu aşk hikayesinin aslında bir süredir bittiğini bildiği halde kendine bunu ispatlamak için ben ayrılmak istiyorum diye başlıyor yazar. Sonrasında da içindeki o bocalamayı, o acabaları, o eski anıların güzelliğini, yarasının hep izinin kalacağını, yaşanana saygıyı ve aslında bazen hissettiği değersizliği aşmaya çalışmasının anlatımları ile devam ediyor. Bu anlatım Osman’a hiç vermeyeceği (çünkü artık geri dönülemez şekilde bittiğini biliyor ama acısı henüz derin) ama söylemek istediklerini de yazmanın onu rahatlattığı mektuplar şeklinde ilerliyor. Eminim bunları zamanında Osman’a da öyle çok anlattı ki ama bazen Osman doğru Osman olmuyor :) Osman’la ve hayatta ilişkisi ile ilgili şahane tespitleri ve anlatımındaki mektup dilinin samimiyeti kitabın akışını güzelleştiyor. Yalnızlığın tadını da çok güzel aktarıyor yazar ve bazı sözleri, bazı verdiği bilgiler bazen aç aç oku, hatırla tarzında. Gerçek bir ayrılıktan kısa zaman sonra okunsa farklı, uzun zaman sonra okunsa farklı bir tat verecek size bu kitap. Benim için uzun bir zaman sonra olduğundan bazı yerlerdeki acıların üstünü örtme şeklini iyi tanıyorum ama yaşam hikayelerimizde durum bazen böyle olmaz zaten? Kitapta en sevdiğim cümlelerden biri ile bitiyorum; “Dalga geçemediğimiz her şey bizi tüketir, gülelim gitsin Osman.”
Bu Hikaye Senden Uzun Osman
Bu Hikaye Senden Uzun OsmanAylin Balboa · İletişim Yayıncılık · 20224,140 okunma
78 syf.
·
Puan vermedi
·
24 günde okudu
Eski Türkçe kelimelerin anlamları için arkaya bir sözlük eklenmiş, ki benim ara ara açıp anlamına baktığım başka kelimeler de oldu. Hikâyeler aslında bu şekilde daha etkili olmuş çünkü bazen bir kelimenin modern anlamı o kelimenin içinde yaşattığı hissiyatı tam olarak aktaramayabiliyor. Toplamda 5 hikâyeden oluşuyor kitap. Sabahattin Ali’yi uzun yıllar önce Kürk Mantolu Madonna ile tanımıştım, dili ve üslubu aklımda muazzam olarak kalmıştı. Şimdi yıllar sonra bu kitabı okuyunca nedenini daha iyi anlıyorum. İyi bir nedenle içinden çıkmak istediğiniz ya da bazen kendinizi reddettiğiniz yerde veya bir çıkar yolu bulamadığınızda yaşadığınız hisler; bazen de bu durumlardaki birine karşı içinizde büyüttüğünüz acı, acıma hissi yaşanan durumla, bir bakışın anlatımıyla o kadar güzel canlanmış ki kitapta. Böyle filmleri de severim, sadece bir kamera konulmuş ve izliyorsunuz tüm olanı biteni. 1940’da da yaşamın kendisinden gelen güçlükler vardı ve bu bazen gerçek bir trajedi oluyor, şu an da var. İnsan olmak bunu anlayabilmekte mi yatıyor? Bonus olarak çok bilindik bir türkünün Sabahattin Ali’ye ait olduğunu öğreniyorsunuz ve bu kitapla beraber daha fazla Sabahattin Ali okumaya karar verdim.
Ses
SesSabahattin Ali · Ren Kitap · 20195,9bin okunma
Reklam
198 syf.
·
Puan vermedi
Edebi tarafı düşük ama fikirleri çok keskin aktarıyor. Uzun zaman ara verdikten sonra okuduğum bir kitap olduğu için bu nasıl dil diyerek kaç kere elimden bıraktım ama her bırakmadan önce de kaç kere bu nasıl doğru tespit dedim. Kaç kere sesli güldüm. Kitabı götüren, akmasını sağlayan hala bile geçerli olan tespitlerin güzelliği ki bunu yapan o zamanlar 12 yaşında olan bir velet. Yeraltı edebiyatı diline hakim olmak kitabı okumanızı kolaylaştırıyor. Aşırı abartılmış bir eser mi? 12 yaşındaki Holden’ın kitap biterken “Nihayetinde o günler böyle düşünmüştüm ama devam etmek için değişmek/ değişmiş gibi görünmek zorundayım”a varan düşüncesinin hala geçerli olması bir kefeye oldukça ağırlık verirken; toplamda 2-3 günü anlatan traji komik hikayesinden onun iç dünyasını görmüş olmaya kesinlikle değer. Bu arada kitabın ismi ile konusu arasında bağ kurmak için Holden’ın en büyük hayalini anlamak gerekiyor. Ki orada bile doğru bilmiyor şiiri. Sadece düşüncesinin güzelliğini yaşamak istiyor, çoğu kimsenin bunu anlayamayacağını bilse de. Kitabın ismi gibi.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,3bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
marquez'i ilk olarak kırmızı pazartesi ile tanıdım ve bu kitaptan beklentim de bundan dolayı büyüktü. --- spoiler --- hikayenin sonuna gelene kadar çok tat alarak okuduğum söylenemez ama bir insanın hayatının şekillenmesinde yer alan psikolojik geçmişi bilmeyi her zaman (filmlerde de kitaplarda da) seven biri olarak öğrendiğim şey beni etkiledi açıkçası. bunun son birkaç sayfaya sıkıştırılması çok hoşuma gitmedi ama belki de hatırlanmak istenmeyen bir itirafı kısa geçiştirmek gibi olabilir bu durum. çocuk yaştaki bu travma sonrasında hayatının merkezine genelevleri yerleştiren bir adamın, aslında ömrünü geçirdiği bu hayattan hiç haberi olmayan kendi çocukluğuna duyduğu özlemi 90 yaşında fark edip; küçük kızı en çok bildiği yerde güzellemeye çalışması daha başından yanlış olduğunu bildiğimiz halde belki tüm hayatımıza mal olacak olan sözde gerçeklerimiz içindeki boşa çabalama için bizi uyarıyor aslında. gerçekten istediğimiz hayat bu mu? --- spoiler --- kısacası okuma keyfi düşük olsa da anlatılmak isteneni sevdim diyebilirim.
Benim Hüzünlü Orospularım
Benim Hüzünlü OrospularımGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 201920,9bin okunma