Selam sana Bardamu!
"Kanla ve özdeyişlerle yazan okunmak değil ezberlenmek ister." Nietzsche
Yukarıdaki sözü hak eden çok nadir kitap vardır. Bu kitap kesinlikle onlardan biri. Diğerleri ise; Proust'un Kayıp Zamanın İzinde serisi, Pessoa'nın Huzursuzluğun Kitabı, Musil'in Niteliksiz Adam'ı, Gonçarov'un Oblomov'u, Bernhard'ın Eski Ustalar'ı. Belki birkaç tane daha. Ama o kadar, daha fazlası değil.
“Her alanda asıl yenilgi, unutmaktır, özellikle de sizi neyin gebertmiş olduğunu unutmak, insanların ne derece hırt olduklarını asla anlayamadan gebermektir. Bizler, mezarın önüne geldiğimizde, boşuna şaklabanlık yapmaya kalkışmamalıyız, öte yandan, unutmamalıyız da, tek sözcüğünü bile değiştirmeden her şeyi anlatmalıyız, insanlarda gördüğümüz ne kadar kokuşmuşluk varsa, hepsini, sonra da yerimizi sıradakine bırakıp, uslu uslu inmeliyiz deliğin içine. Tüm bir yaşamı doldurmaya yetecek bir uğraştır bu.”
Ne yazsam eksik kalacak, çünkü, 574 sayfalık bu kitap aslında 574 sayfa değil, çok daha fazlası, okumadan ölmemeli. "Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın" adlı söyleşi kitabında Umberto Eco’nun Proust için söylediği sözü biraz değiştirmek istiyorum, “Son saatlerinin gelip çattığını anladıklarında, Gecenin Sonuna Yolculuk'u hala okumadıklarını fark eden o ölüm döşeğindeki insanların sızlanması korkunçtur.”