Güvenlik vanası, buharlı makine için neyse, basın özgürlüğü de devlet için odur.
Bu, kendi içinde tuhaf bir istekti: Olgun demokrasilerde gazete genel yayın yönetmenleri gazetecilikle ilgili kararlarını milletvekillerine açıklamak zorunda kalmazdı genellikle; sonuçta basın özgürlüğü bu demekti.
Sayfa 289 - Pegasus yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Beylikdüzü'ne, Türk katili Makarios'un heykelini diken İmamoğlu "AFAD toplantısına çağrılmadım" diyerek gitmedi. Yılmaz Güney'in mezarına gitti ama! Ekrem efendi yandaş gazetecilerine "zavallılar" diye hakaret etmişti. Onlardan tepki gösteren olmadı! Aynı sözleri bir AK Partili etseydi "basın özgürlüğü" diye ortalığı yıkarlardı. KK yalan üzerinden siyaseti seviyor! FETÖ'cü dedenin torunu Tarkan da, olmayan hizmetlerin goygoyculuğunu yapar, yara almaz. Reis'in davetine giden sanatçılar ise en ağır hakaretlerle linç edilirler. Zihniyet budur! Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar her hafta şehri devasa afişlerle donatır... Kimse adama hesap sormaz! İstanbul Belediye Başkanı da Cumhuriyet Gazetesini paraya boğar. Kimsenin sesi çıkmaz! Bu kafa Tarkan'a 9 milyon lira verdi, bunu sorun eden oldu mu?! CHP'nin kısaca tarifi budur
Mehmet Emin (Yalman) "Haftalık Tarihçe" isimli makalesinde basın özgürlüğü konusuna değinir ve hükümetin basın üzerindeki baskısından şikayetçi olur. Ahmet Emin, İtalya basınından örnek verir. Bu ülkedeki basının, Mussolini hakkında yazdıkları yazıların ve çizdikleri karikatürlerin benzerlerinin Türkiye'deki hükümet için yapılacak olsa hemen İstiklal Mahkemesi'ne sevk edilecekleri biriktirerek başka bir son verilmesi isteğinde bulunur. * *Vatan, 17 Teşrin-i Sâni 1924
Sayfa 87 - Pınar Yayınları
165 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
"Sanatını Propaganda İçin Kullanmak"
Genellikle 'Hayvan Çiftliği' ve '1984' eserleriyle tanınan George Orwell'in 33 adet makalesinin birleşmesiyle oluşmuş bu kitap. Kitabın adı 'Edebiyat Üzerine' olsa da siyasi, kültürel, sosyolojik meseleler üzerine de derinlemesine kafa patlatılmış. Kitapların pahalı olmasından tutun, radyo ve şiir, Stalin, solcuların iki yüzlülüğü gibi dönemin
Edebiyat Üzerine
Edebiyat ÜzerineGeorge Orwell · Sel Yayıncılık · 2018309 okunma
İfade özgürlüğü ve "Voltaire" benzetmesi
"Paris'te," diye anlatır Beauvoir, "ilk işimiz kendi hakkımızda suç duyurusunda bulunmak oldu." Tutuklanmış bir Sartre, düş gibi bir şey olurdu. De Gaulle diktasının zalim rejiminin pençesinde bir direnişçi, bir kurban. Zincire vurulmuş bir ülkede tek özgür adam vb. Umutları boşa çıkar. Babacan bir komiser çiftin ifadesini almaya eve gelir. Içleri rahat etsin diye, "Artık rahat edebilirsiniz, suç duyurunuz elinizde," der. Ama hayır, hiç de öyle olmaz. Yargıçtan bir çağrı yazısı gelir. Söylenen tarihte çağrı ertelenir. Yargıç bey hastadır. İkinci çağri da, sudan bir bahaneyle, tarih verilmeksizin ertelenir. Çift hiçbir zaman kovuşturmaya uğramaz. İktidarın mantığı sadedir; De Gaulle bir bakanlar kurulundan çıkarken bunu tanimlamıştı: Devlet memurlarına karşı yaptırım uygulanmakta, aydınlara dokunulmamaktadır. Başkan birkaç örnek verir - fisıltı gazetesi de, "Voltaire tutuklanmaz," diye sonradan ünlü olacak bir tümce uydurur. 1 Aralık günü Beauvoir'in küçük dairesinde Sartre kısa bir basın toplantısı yapar: Başkaları hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur da kendisi hakkında niçin boyle bir şey olmamıştır? Bu son konuşmasına pek yankı gelmez. Süt kabardığıyla kalmıştır.
Sayfa 469Kitabı okudu
Reklam
978 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.