Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir Süper Kahraman Öğretmenin Hikayesi
İçlendim... İlkokula başladım, minicik gövdeme boyum kadar çantayı taktılar, mavi önlüğüm, al yanaklarım ve başımın tepesinde iki yana açılmış iki şemsiye misali saçlarımla okul yolunu tuttuk annemle. Sınıftan içeri girdik, kalbim Kamran yakın mesafede duran Feride misal Ramazan davulu gibi atıyor. Belki de abartıyorum, o yaşta atsa atsa
Evet... İrade ve Unutan İnsan...
Bu yazıyı okuyup 30 sene sonrada bu yazıda yazılanlarla karşılaşacak olan bizler için bu bir manifesto olmalı. Ey İnsan, sen bir canlısın, yaratılmışsın ve öleceksin. Bu konuda hepimiz netiz değil mi ? Yani bu mesajı okuyan ister 1 ister 10 bin insan olsun ; hepimiz öleceğiz. Peki, saatli bir bomba gibi kurulu bir yaşamın ne zaman patlayacağını
Reklam
"Kalbim bir şeyi bekliyor gibi." Yasujirô Ozu, Tokyo Twilight (1957)
#00.33#
İlk defa böyle şeyler hissetmiyorum aslında. Daha öncede yaşadım bu hisleri. Her defasında farklı olduğuna inandım, kimbilir, belki de ben öyle olmasını istedim. Sonra yaşadım, her şeyi, bir bir; ve herkesin maskesi olduğunu anladım. O maskeler düşünce de her şeyin şizofrenik bir hayal ürünü olduğunu gördüm. Şimdi de o hisleri yaşıyorum. Her şeyin farklı olduğuna inanıyorum. Ve böyle çok mutluyum. Kalbim kaburgalarımdan dışarı fırlamak istiyor. Ellerim onu saracak bir el bekliyor. Nefesim büyük bir adrenalinle alışverişini yapıyor. Bütün bunlar olurken ben, sağ yanımın tamamlanmasını istiyorum artık. Bir evin içinde iki kişi olalım istiyorum. Ne gece ne gündüz bu yatakta tek uyumayayım tek uyanmayayım istiyorum. Mutluluk çift kişilik olsun istiyorum. Bir ömür istiyorum bir ömür. Hayalini kurduğum o gelinliği giymek istiyorum mesela. Soyadımın değiştiği o anı evetle süslemek istiyorum. Çok güzel bir şarkıyla dans edelim istiyorum. Sonra iki kişilik hayat yolculuğumuz başlasın istiyorum. Senin yârin, senin eşin, senin karın, senin kadının olmak istiyorum. Sana dünyaları vermek istiyorum. Kaburgama parmaklarımı sokup kalbimi yerinden söküp önüne koymak istiyorum. "Al lan al bu 🫀 senin olsun bir ömür boyu" demek istiyorum... Daha neler var neler içimde demek istediğim. Olmasını istediğim ve sabırla "olacak inşallah" deyip "oldu işte çok şükür" diye sevinmek istediğim. Neler var işte. Senin bilmediğin, benim diyemediğim, öyle masum bir o kadar da adrenalin dolu, tutku dolu, sırılsıklam bir aşk bir sevda dolu... A.U
Yanlızım
Gecelerce yanlızım Üzerimi örtmez hiç bir Sevgi Kırgın yerlerde vurgun yemişim Kalbim sancılı şafakta seni bekliyor Belkide sensiz olmak Yokluğunda yaşamak Karanlıklarda kaybolmak Tadmak sensizligi yudum yudum Ben yanlız bir savaşçıyım Kılıcım kalbim sözlerim ok Bir kıvılcım kadar hızlı bıçak kadar keskinim Kalem'de seni bekliyorum
Yola çıkmak, haklı çıkmaktır" diyordu şair, ben de diyorum; Yola çıktıysan, yoluna girmeye başlamış demektir bir şeyler. Yolunu bulmuş demektir kalbin "Yola ne hacet?" der kimi, zaten doğduğundan beri bir yolda değilmiş, yolcu değilmiş gibi, hayatin bir yol hikayesi olduğunu bilmiyormuş gibi; Kalbin aramaya ve bulmaya meyyal olduğunu unutmuş gibi. Oysa bir yol lazımdı insana, bir de yara. "...sırat için, insan olmak için bir yara." Yoldaydım hep yoldayım da lâkin yeniden başlıyorum sanki her defasında. Yeni yürümeye başlamış bir çocuğun heyecanıyla. Yürümeyi bulan kaşifin hayretiyle. Sahi ilk kim buldu bu yürümeyi? Yolu, yolcu olmayı. Kim söyledi ilk gitmenin türküsünü, gitmenin ağrısını, kal- manın sancısını, ilk kim yaşadı sahi bunları? Yoldayken durup kalbiyle halleşmeli insan, zira kalbinden başka daim yol arkadaşı yoktur insana. Yolda bazı zamanlar kelimeleri yitirdiğim, yürümeye gücüm kalmadığı vakit dönüyorum kalbime; Bir teselli ver dercesine bakıyorum ona usulca. Bana huzurlu bir şeyler söyle kalbim diyorum. Ne bekliyor beni yolun sonunda? Yolumda ne var? Beni solumdan eden acılardan kurtaracak bir şeyler söyle kalbim, de ki; Yolun sonu vuslat, yürürsen bulacak seni çektiğin sıkıntıla- rın rahmeti, beni yanına alırsan her netice güzel. Sonuçta, çok şükür biliyorum ki; Allah var ve Kerim.
Reklam
Karalama
Karanlık ve dahası bu Kurşun geçirmez karanlık. Başucumda bekliyor çakallar, Masallarıyla zehirliyorlar kanımı. Ay ışığı tükürüyor suratıma ve dahası. Tekliyor kalbim zehir kusarken İnce bir sela susturuyor çakalları, Kurşunumla delemiyorum karanlığı.
Kötülük Çiçekleri
Yakında dalacağız soğuk karanlıklara; Hoşça kal, gür ışığı kısa yazlarımızın! Duyarım düşüşünü ölümcül vuruşlarla Avluların taşında çatırdayan dalların. Bütün kış benliğime dolacak elbet: öfke, Hınç, ürperti, dehşet, katı ve güçlü emek, Ve, güneş gibi, senin kutup cehenneminde, Kalbim kızarıp donmuş bir taşa dönüşecek. Titrer, kulak veririm
Dar kapıdan girmeye çabalayın. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı büyük ve yol geniştir. Bu kapıdan girenler çoktur. Yaşama götüren kapı ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır. ( Matta Luk.13:24) Beled Suresine dair okurken aklıma Andre Gide'nin şimdilik iki kez okuduğum Dar Kapı isimli kitabı geldi. Daha önce kitaba dair aldığım
Görür görmez yeşerdi tüm umutlarım Henüz hazır değilse kalbin anlarım Yetim bi yalnızlık içinde kor gibi Geçer zaman senin olmadığın her an Rüyalarımda özlemin hayellerimde nefesin Bekliyor kalbim inan.
534 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.