Birbirimize fısıldamamız gereken bir şey var. Belki de bir vedadır bu.
Sayfa 125Kitabı okudu
Veda
Bazı Vedalar acıtır. Öfkeyle nefret arasında kaldığınız ve bunu inkâr edemediğiniz belki de tam olarak veda olmadığı için acıtır. Yani tam anlamıyla vedalaşmadığınız için acıtır. veda nedir ? Bir parçamı bir daha geri dönmek üzere bırakıyorum. sizce tam tersi olma şansı var mıdır? Demek istediğim ruhunuza denk olmayan -vedaları bile tam anlamıyla bir vuku bulmayan- insan vedalardan kaçar . Arkasına bakmak istemez aslında. İstisnaslar olsa da zannımca bu pek mümkün görülmemekle beraber aslında tüm kalıpların dışında sadece bir veda bile olabilir. Derin anlam çıkarmaya gerek yoktur belki de . İşte bunun gibi basmakalıp fikirlere sığdırdığımız ve bir tür bahane hırkası giydirdiğimiz veda , asıl vedadır. Sözün özü Gülden hanım' ın da söylediği gibi "Sen artık gitmelisin Vakit çok geç olmadan."
Reklam
Gelinlik, beyazlığı, masumiyeti, bekareti temsil etseydi bu belki katla­nılabilir bir durum olabilirdi. Ancak gelinliğin temsil ettiği şey beyazlık değil, son beyazlıktır. Nitekim herkesin bir araya gelip kutladığı şey de beyazlığın gidişine son vedadır.
Sayfa 35 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
sonun sonu
Söylemek istediğim şeyler önemli ki duygulanıyorum buradan sevdiklerimi selam gönderiyorum, hayatımda çok şey değişti en basitinden ben mutluyum beni sevenleri seviyorum bir gün olurda veda edemezsem die bu bir vedadır üzülmeyin benim için ve unutmayın beni yalnız bırakmayanların yanındayım, öldükten sonra birisinin arkasından iyi konuşmak veya ağlamak sızlamak kimseyi geri getirmeyecek ağlamayın, öldüğüm gün veya da kendime ait olan toprağa döndüğüm gün bir köy de bir zurna ve davul çalınsın aslında söylenecek pek bir şey yok çünkü bir şeyler anlatıcam die birilerine kendimi çok yordum birilerinin sizi anlamasını beklemeyin siz kendinizi anlıyorsanız her şey tamamdır, birbirinize sarılın yanınızda olanın kıymetini bilin, kimse bilmez son kelimesinin ne olacağını en son kime sarılacağını, her şeyin bir sonu olduğu gibi bu yazınında bir sonu var belki son yazım belki de sona yakın yazım içimden geldi yazdım okuyan olursa tepkiyi sevgi ile göstermesi rica olur sonunda sonu vardır sevin sevilin
188 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitabın ismi Okuyucu değil de başka bir isim olabilirdi
Hanna`yı görüyorum cıvıltılar içinde. Sessiz sedasız bazen de iniltiler içinde sevişen kuşların düzenli ötüşünü. İyi giden her günün ardından fırtınalara hazırlık yapan geminin çaresizliği düğümleniyor boğazıma. Bir yola çıkıldığında beklenmedik yaşantılara maruz kalıyoruz inanmasak, inanmak istemesekte. Bazen toplu bir ölümün kiyısından izliyoruz kendimizi. Bazen bu toplu kıyımın içinde imza atan suçlu oluyoruz istemsizce. Yeşeren ne kadar ağaç, çicek ve ötüşen, sesleri duyulmayan canlılar varsa o oluyoruz. Ölüm soluğunu tutupta bize varana dek yaşıyoruz esir edilmiş hücrede avazımız çıkıncaya kadar bağırsakta duyuramıyoruz sesimizi kendimize bile. Hanna`nın delikanlılığa yeni adım attığı yaslarda bir genç ile ilişkisi ile başliyor her şey. Sonra rüyalar yerini kabusa alıyor ve kabus giderek derinlesiyor adeta. Hanna için mi bu kabus yoksa başlayacak yoksa Hanna`nın gidişeyle mi Michael hayat anlamını yitirecekti. Michael Hanna`yı sonraları bulacaktı. Hicbir şey eskisi gibi ne olacaktı ne de olması için sebepler peydah olacaktı. Güzel bir aşk hikayesinden hüzünlü yolculuklar baş gösterir. Umutsuz bir vedadır belki hayat. An`ın en güzel yasantısıdır sevişmek. Bir daha geri gelmeyecek hayatlar, ardında kalmış hisler, buruk geçmiş bulacak herbirimizi. Kimilerimiz okumadan keyif alacak, kimimiz o kadar da iyi değilmiş diyeceğimiz romanın adıdır "okuyucu" Çok nadir etkilendiğim kitaplardan biri oldu diyebilirim. Mutlaka okumalısınız demiyorum. Okuyupta keyif aldiğım nadir kitaplardan birisiydi diyebilirim. Mutlu kalın, keyifli zaman dilerim.
Okuyucu
OkuyucuBernhard Schlink · İletişim Yayıncılık · 20143,258 okunma
İnsan öyle güçlü ve benzersiz bir varlıktır ki evrende özel olmasının sebebi de budur. Atom bombalarının, silahların, uçakların, gökdelenlerin, plazaların kurucusudur insan. Her başarıyı belki uykusuz, belki aç kalarak gerçekleştirir. Doktor olur, senelerini verir. Öğretmen olur, emeğini verir. Ama bunların hiçbirinden yeterince yorulmaz insan. İnsan en çok beklemekten yorulur. Aslında bazen var gücümüzle koşuyoruz sanırken sadece bekleriz. Nefes nefese kalırız. Beklemek, bedenimizi yormadan ruhumuzu yoran, sızlatıcı bir şeydir. Bir şeylerden vazgeçmeye çalıştıkça yapışır sana. Bir şeyleri atmaya çalıştıkça alırsın. Hiçbir şey yapmadan beklemek. Bazen yalnızlığın hazin uğultusudur. ... Bu bazen hiç bitmeyecek gibi yaşanan ömrün sonudur. Bazen sessiz gecelerin duyulmamış çığlıklarıdır. İnsan ne zaman bir şey yapamaz, o zaman yorulur. Gözyaşlarının bile sesi kesilir. İyileşmeyen bir hücre gibi. Alışılmış bir hastalık gibidir beklemek, yorucudur. Özlenen vedadır beklemek. Bazen umuttur. Bazen iyileşmek, bazen vazgeçiş, bazen kavuşmaktır. Ama beklemek sessiz ve sedasız kalan camın kenarında hiç konuşmayan yalnız bir çocuktur. Ve beklemek çok yorucudur.
Sayfa 121 - 122Kitabı okudu
Reklam
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.