Ben birine yazıyorsam, ya teşekkür etmeye ya da bir şey vardır ondan kimseye bu yaşıma kadar merhaba konuşalım demedim. Deseydim zaten en yakın arkadaşımla konuşurdum o bile çok yazınca çok yazıyorsun diyen biriyim La havle 😃
"Nen var Zeze ?"
"Hiç şarkı söylüyordum."
"Şarkı mı söylüyordun ?"
"Evet."
"Öyleyse ben sağır olmalıyım."
İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.
Münevver apartmanının
Şevkat katında
İltimas dairesinde otururdum ben.
Sense aynı apartmanın
İltimas katının üç kat üstünde
Zerâfet katında
İhtişam dairesinde kalırdın.
Uzun bir süre fark etmesek te aslında yalnızlığımız aynıydı,
Binaya her girişimde kokunu duyardım,
Duyar ve bilirdim bu koku sadece sana ait olabilir.
Ama hiçbir zaman karşılaşsak da
Sırf yüreğimde ki asalete benziyorsun diye asla usulca merhaba demedim sana.
Hep içimden haykırdım, hemde gözlerine hiç tesadüfle bakmadan.
"Madem bu topraklarda bu kadar uzun süredir yaşamışsınız, neden bu kadar azsınız? diye sordu Pippin. "Çok mu ölen oldu?"
"Yo, hayır! dedi Ağaçsakal. "İçeriden kimse ölmedi diyebilirsiniz. Bazıları uzun yılların kötü kaderine kurban gitti tabii ki; daha çoğu ise ağaçlaştı. Lakin hiçbir zaman çok kalabalık olmadık ve hiç
Kur'an eğitimi,dini bilgiler dışında medresede okul eğitimi, yabancı dil eğitimi de veriyoruz. Dün İngilizce sayıları öğretmem gerekiyordu çocuklara 10'a kadar sayıyoruz 6'ya gelince öğretmenim küfür etmeyin diye bir ses yükseliyor sınıfta.. Bizim veletler gidin siz eve öğretmenim bugün bize küfür etti diye anlatın. Yöneticiyi arayan aramış aramayan gece saat 4te bana mesaj atmış kimi 5te beni aramış(çünkü ben başı boş biriyim, nerden geliyor bu rahatlık bilmem) . Mesajda yazan "sizi adam saydık evlatlarımızı emanet ettik siz ne terbiyesiz çıktınız ne demek benim çocuğuma küfür etmek sizi şikayet edeceğim.......Beddualar" falan filan. Ne kadar bencilce birşey ya sana bunu söyleyen 3 yaşındaki çocuk sen onun lafına bakıp nasıl böyle birşey sayabiliyorsun benim büyük kızım 2.5 yaşında gitti kursa öğretmeni eli maşalı biriydi aşırı mız mız küçük ergen gibi geziyordu. Hergun bir şikayetle karşılaşıyordum bir kere olsun öğretmenine ters birşey demedim kızım şikayet ettiğinde de o senin öğretmenin bir eğitimci olarak sizi daha iyi gözlemliyor ben onun kadar dikkat edemem anne merhametim ağır basar diyordum.. Neyseki kapanışa 3 hafta kala bizi bugün neler bekliyor bakalım..Ne diyelim, Hayırlı cumalar diyelim..
- Her uykusuz gece yaşamayı kısahan bir bıçkıdır ..
- Düşünce, kuruntu insanı çökertir ..
- içkilerin tümü zehirdir. .
- Sigara erken götürür.
Ben kimseye uzun yaşamak isteyorum demedim ki.
-dedi ve 60 yılı deviremeden göçtü gitti-
Tavuk Toplum - Charles Darwin (Ben demedim, diyen demiş!)
Bilim ve sanat, bir kuşun kanatları gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur. "Tavuk Toplum", önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.
Sayfa 39 - Salon YayınlarıKitabı okudu
insan böyle bir şey. nerede, hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara. yarasız, dertsiz, sırsız insan yok da, işte kimisi üstünü iyi örtüyor. Ben de örttüm. o kadar kapattım ki, kendim bile sormadım kendime. bir kere oturup da kendimle, selami'yle konustuğum gibi ko- nuşmadım. "sen niye böylesin ethem, gel, otur konuşalım, anlat içindekini, anlat da rahatla" demedim kendime. sadece şikâyet etmeyi bildim. kendime kızmayı, nurten'e kızmayı, anneme, babama, abime, kardeşime, çocuklara, hayata kızmayı bildim. kolayı bu çünkü. kız, küs ve somurt bir köşede. kaçmayı daha kolay buldum. her şeyden, herkesten kaçmanın soluklanacak bir durağı var, ama kendinden kaçıyorsan durmadan kaçıyorsun, durduğun, dinlendiğin bir an bile olmuyor. şunca senedir yaptığım bundan başka bir şey değildi. Kendimi yarım hissediyordum. yarım yamalak.. bu yarımlığı hatırlamamak için üstünü örtüyordum kendimin. görünmez olana kadar.
