Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biri bana çok kızardı... Fazla mütevazı olduğumu, beş para etmez adamlara fazla değer verdiğimi ben kendi odamı işi öğreniyorum boya labta vaktim geçiyor diye sigara odası gibi kullanmasına müsaade etmeseydim, sonra nazikçe açık alana yönlendirmek gibi nezaketten anlamayan adama en başında sert olsaydım ne odamdan kovmak zorunda kalırdım, ne
Kendimi gördüm bi’an yanımdan geçip gittim usulca değişmişim saç, sakal birbirine karışmış ne yalan söyleyim, yalanda olsa özlemişim kendimi bi’hayli zaman olmuş benden gideli bu kez nereye gittim bilmiyorum
Reklam
CEVRİYE... Cevriye bir hayat kadınıdır. Her gün bir veya birkaç adamla birlikte olarak, hayatını kazanmaktadır. Yine böyle bir gün birlikte olduğu adam tarafından çok kötü dövülerek gecenin bir yarısında sokağa atılır. Baygın bir vaziyette kaldırımda yatarken bir adam bunu fark eder ve yardımcı olmak için kaldırmaya çalışır. Cevriye
Hz. Fatih Muhammed Han'a övgü postudur.
Mülk-ü Osmani'nin 7. Sultanı, Konstantiniyye'yi Fetheden Kayser-i Rum, Ebu'l Feth, Şanlı Sultan, II. Mehmed Han Hazretleri. İmparatorluğu'nun gerçek kurucusu olan Fatih Sultan Mehmed Han döneminde Devlet-i Aliyye bir dünya gücü hâline geldi. Fatih’in hükümdarlık dönemi tarihçilikten edebiyata, mimariden medrese eğitimine,
SMA'LI BEBEKLER Evimizden dışarı adım attığımız an olmasa bile birkaç yüz metre mesafe ilerleyip köşeyi döndüğümüzde; ismini SMA olarak bildiğimiz kas hastalığı ile mücadele eden bir bebeğin yardım standı ile yüzleşiyoruz maalesef.. Bahse konu bu hastalık ile mücadele eden ailelerin, tedavi için evlatlarını yurtdışına ulaştırması ancak
Bir ara Akasya Türkmen çalıştığım yere geldi ve ben onu arabasındayken tanıyamadım. Kapattığımız bir yere gelmişti. Uzaktan anlamadığım için kapalı olduğunu söylemiştim. Pencereden bakıp yönetime geldiğini belirtmişti. O zaman özür dilemeyi unutup tanıdıktan sonra açtım geçti. O gün bugündür fotoğrafını nerede görsem kadına ayıp ettim diye vicdan meselesi yaptım. Az evvel Instagram'da canlı yayınını gördüm ve durumu anlatıp kendisinden özür diledim ama oda olumlu karşılayıp "Ben oraya ilk defa gelmiştim. Gurbet ele gelmiş gibiydim. Kırk yer dolaştım yönetimi bulmak için. Sizde işinizi yapıyorsunuz. Estağfurullah" dedi. Ben bunca senedir güvenliğim bununla birlikte 30 yıldır İstanbul'da yaşıyorum böyle anlayışlı insanlar görmeye görmeye mutlu oldum. Başkasına yapsam ağzıma etmişti.
Reklam
Kurt gibi acıkmış, hayvan gibi kudurmuş Balkan milletleri zavallı vatanımıza senelerden beri kabaran iştahlarını bastırmak için saldırmağa hazırlanıyorlar. Aralarındaki o kalkmaz nifak artık kalkmış kolumuzu budumuzu yemek için hepsi birleşmişti. Anadolu'dan vatan müdafaasına kızlarımızın, annemizin, ihtiyar babalarımızın muhafazasına koşanlar, millet namusunu düşman ayakları altında bırakmağa azmedenlerle İstanbul sokakları insan nehri hâlinde akmağa başlamıştı. Herkesin vazife başına çağrıldığı bu hengâmede ben de, can verip namus vermemek için dövüşerek yara yemiş yiğitlere bakmak vazifesi ile mükellef oldum. Haydarpaşa Tıb Fakültesi Hastanesi'ne tayin olundum. Uhdeme verilen bu vazifede gelecek bütün hastalara nezaret etmek ve yetiştiğim kadar ameliyyat-ı cerrahiyye yapmak hizmetim idi. - Dr. Rıza Nur
Rıza Nur
Rıza Nur
Haftalar sonra güneş yüzü gören İstanbul'a
"Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün Bu kadar benden uzak bu kadar geniş Bu kadar mavi olduğuna şaşarak Kımıldamadan durdum"
Deprem...
İstanbul'da kentsel dönüşüm inanılmaz yavaş ilerliyor... Malesef neredeyse hiçbir aksiyon alınmıyor.. Ben devletin yerinde olsam gerekirse güç kullanıp insanları bir an önce bölgeden tahliye ederdim... Suudi Arabistan'da sadece daha estetik bir görüntü oluşturmak için koca şehirleri tümüyle yıkıp yeniden inşaa ediyorlar ve bunu da çok kısa bir sürede yapıyorlar. Böyle bir gücün mü yok? O zaman insanlara, Anadolu'ya göç etmeleri için bir sebep ver... Her gün ana haber bültenlerinde 10 dakika yayın yap... Yakın tarihin en büyük felaketlerinden biri kapımızda ve hükümetteki bu duyarsızlık bizim sonumuz olacak...
İsrail'in kurucusu DAVİD BEN GURİON: (D:1886 Polonya Ö:1963 İsrail) ➡️Günümüzde toplum olarak, Yahudilere karşı bakış açımız çok iyi olmasa da onlarla yollarımız sürekli kesişmiş; İsrail'in kurucusu GURİON bile bir Osmanlı vatandaşıdır: ➡️İsrail'i kuran David Ben-Gurion, Rus İmparatorluğu'na bağlı Polonya'dan, 1906 yılında tarım işçisi olarak Filistin'e göç etti. Daha sonra gazeteci kılığında siyasi faaliyetlerine başladı. Filistinde'ki Yahudi faaliyetleri, İttiihat Ve Terraki liderlerinden olan Cemal Paşa'nın dikkatini çekince, Gurion ve Yahudiler, Filistin'den uzaklaştırılarak, bölgeye girişleri yasaklandı. İstanbul'a yerleşen Gurion, 1912 yılında, 8 ay gibi kısa bir sürede Türkçe'yi öğrenerek,İstanbul Üniversitesi'nde Hukuk bölümünü okudu. I.Dünya Savaşı'nda İngilizlerin yanında Osmanlılara karşı savaştı (Yahudi Taburları) savaştı. Filistin, İngilizlerin eline geçtikten sonra bölgeye geri döndü. Avrupa'daki Yahudilerin bölgeye sistametik olarak göçünü teşvik etti. Gurion,Yahudilerin yıllardır özlemini çektiği bir "İsrail" için kesin sonuç almak istiyordu... O yüzden İsrail'in kuruluş mücadelesinde, askeri noktaları hedef göstermiştir. hem içte hem dışta yaptığı ustaca hamlelerle, 1948'de İsrail'in kurulmasını sağlayarak, İsrail'in ilk başbakanı oldu. Ayrıca Gurion, bugün, İsrail Silahlı Kuvvetleri'nin de kurucusu ve İsrail'in atası olarak kabul edilir.
Reklam
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.