Pompeius'un bir askeri, karşı tarafta savaşan kardeşini farkında varmadan öldürünce, utanç ve kederinden hemen kendini de öldürüyor. Birkaç yıl sonra aynı halkın bir başka iç savaşında askerin biri de kardeşini bile bile öldürdüğü için komutanlarından ödül istiyor..
Kimi komutanlara göre silahlı insanlara karşı yasalar sökmezken, kimine göre adalet zamanı başka, savaş zamanı başka iken (Caersar), kimine göre silahların sesi yasaların sesini duymaya engel olurken (Marius), bizim Epaminondas savaşta en ince kibarlıktan, insanlıktan ayrılmamasını biliyordu.
Montaigne hep görüp deneyimlediği şeyler üstüne yazmış. Aşk, mutluluk, bilgelik, cehalet, savaş ve nicesi..Çok gezmiş, birçok kültür görmüş,öğrenmiş ki kendi milletinin kültürünü bile yargılayabilmiş. Bu bana düşündürdü.. Ben hayatımda bunların ne kadarını gördüm? Ben ne kadar gezdim, ne kadar gördüm, ne kadar deneyimledim? O hep bir bölümün başında " çok insan gördüm ki ... olan" gibi örneklerle başlardı. Peki biz ne gördük? Biz evimize kapalı; telefona, işimize, paranıza, çıkarımıza bakarken ne gördük, deneyimledik? Belki de belli fedakârlıklar yaparak bu dünyayı deneyimlemek, yaşamak, keşfetmek, anlamaya çalışmak gerekiyordur. Bu da bu kitapla kendimi sorguladığım şeylerden biridir.
Niçin hayat sofrasından, karnı doymuş bir davetli gibi kalkıp gidemiyorsun?
Niçin günlerine, yine sefalet içinde yaşanacak; yine boşuna geçip gidecek başka günler katmak istiyorsun?
-Lucretius
Montaigne kitabında (1500'lü yıllarda) Amerika'nın buluşu ve nasıl yerlilerin nasıl kandırıldığından bahsediyor. O sıralar Avrupa yavaş yavaş gelişmeye başlıyor ve dünya hâlâ bir çocuk...
"Şu insan ne korkunç bir hayvan ki, kendi kendinden bu kadar iğreniyor, kendi zevklerini başının belası sanıyor."
Ah zavallılar, sevinçlerini suç sayanlar!
-Gallus
Denemeler kitabında Montaigne konuşurken yaptığı hataları yazarken yapıp fark etse de düzeltmiyormuş. "Mesele yok. Yazarken aradığım da bu zaten. Herkes kitabımda beni, bende kitabımı görsün."
Montaigne "Denemeler" kitabında kendinden bahsetmenin ego değil, kendini bilmek gibi olduğunu; yani kötü bir şey olmadığından bahsediyor "Kendimizi Anlatmak" kısmında. Anlattıkları doğru geliyor fakat mesela bir arkadaş ortamında bir konu açıldığında uzun bir süre boyunca kendinden, ailesinden, memleketinde o şeyin nasıl nasıl olduğundan vs. bahsedenler bana çok doğru gelmiyor.
Sizce?
"Kendini olduğundan az göstermek, tevazu değil, budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıklır, pısırıklıktır."
Cidden kendini anlatmak alçak gönüllülük işi değil; cesaret, özgüven işi.