Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

A. Bergüząr

A. Bergüząr
@berguzaar
Die Zeit lässt alle Dinge reifen.
179 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz İslâm’ın esaslarını ve hükümlerini Müslüman kadınlara anlatıp açıklayacak akıllı ve heyecan dolu bir kadına ihtiyacı vardı. Âişe radıyallâhu anhâ Rasûlullâhın kendisinde görmek istediği bütün vasıflara sahipti. Zaten tarih de buna şahit etmektedir.
Sayfa 50
Reklam
Çocuk eğitiminde olduğu gibi yetişkinlerin eğitiminde de aynı sakat anlayış sergilenmekte, dünyanın bir ucunda yaşayan bir kişisel gelişim uzmanının (!), bizim kültürümüzle tabantabana zıt öğütleri kitapçıların raflarını doldurmakta ve okunmaktadır. Bizi bilmeyen, tanımayan ve bizim değerlerimize düşman olan insanların bize vereceği hiçbir şey yoktur, olamaz da. Nasıl ki anne olmayan biri annelik tarifi yapamazsa, bizden olmayanlar da bize nasıl bir kişiliğimiz olacağını anlatamaz. Bizim toplumumuzun müthiş bir kültürel birikimi, emsalsiz bir serveti vardır. Hem İslâm’ın temel kaynakları, hem bu birikim, yüzlerce yıllık tecrübe ürünü atasözleri ve daha bir çok etmen, bize lazım olan mükemmel insani yetiştirmeye yeter de artar bile. Şimdiye kadar yetişenler bunun ispatıdır. Taklitçiliğe, özünden sapmaya ve aleme maskara olmaya hiç gerek yoktur.
Sayfa 13
Anne- Baba kendilerine yüklenen sorumluluğun bilincinde olmalı ve vahyin çizgisinden zerrece ayrılmadan insan-ı kâmil yetiştirmenin kurallarına riayet etmeliler. Bu kuralların şifreleri de Kur’ân ve Sünnette verilmiş, İslâm kültür ve medeniyetinin yüzlerce yıllık birikimiyle de test edilmiştir.
Sayfa 13

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kur’ân'ın öngördüğü kişilik gelişimi (vahyin insan terbiyesi) ana karnında başlar. Hamile olan bir annenin hamilelik döneminde yediğine içtiğine dikkat etmesi, haram lokma yiyerek karnındaki yavrusunun genlerine gayri fıtri bir enerji yüklememesi, dinen hassasiyet gösterilmesi gereken bir husustur.
Sayfa 11
Allâh celle celâluhu Peygamberi vastasıyla bize yüce kitabımız Kur’ân’ı gönderdi, uygulattı, yaşattı be eşsiz bir toplum inşa ettirdi. Asrısaadet denen güzide toplumu, önümüze uygulanabilir bir örnek olarak sundu. Teori değil pratik, fantastik değil gerçek, çakma değil orijinal, yabancı değil bizden, taklit değil kendine has bir toplum. Ve tek kaynakları Kur’ân ve Sünnet olan bir toplum. En mükemmel aile, en mükemmel komşu, en vefâlı dost, en iyi anne baba, en iyi evlat, kardeş, akraba… Daha müspet manada nice enler. Bütün bunları takip eden ve gelişerek devam eden eşsiz İslâm medeniyeti, İslâm medeniyetinin içerisinde tarihin sayfalarına altın harflerle yazılmış nice kıymetli şahsiyetler. İslâm’ın insan-ı kâmil projesini rafa kaldırıp da yerine koyulmaya çalışılan şeye lütfen herkes bir daha baksın. Baksın ve tenekeyle altının takasındaki zararı görsün.
Sayfa 21
Reklam
Kürtaj gayr-i meşru ilişki sonucu hamile kalan kadınlar için de bir kurtuluş yolu gibi gözüküyor. Ancak durum hiç de öyle değil. Vücud hamile kaldığı andan itibaren annelik hormonu salgılıyor ve döllenmeden itibaren bebekle anne arasında bir bağ kuruluyor. İşte kürtaj bu sevgi bağını yök etmekle kalmıyor, hormonsal dengeleri alt üst ederek kadının ruh sağlığını da bozuyor. Kürtaj sonrası her kadın muhakkak depresyona giriyor.
Sayfa 106
Günahın hemen her yeri kuşattığı asrımızda, özellikle „cinsellik“le ilgili günahlar bin koldan saldırıyor. Sokaklar, meydanlar, arabalar, evler, vapurlar, bilboardlar, gazeteler, dergiler, Tvler, CDler, afişler, reklamlar, filmler, vitrinler, düğünler, dernekler, sergiler, İnternet derken, hemen her alan cinselliği tahrik edici tablolarla dopdolu. Yaşadığımız ortam, bir yanda kadını metalaştırıp ete ve tene indirgenken, öte yanda erkekleri nefisleri karşısında büyük ölçüde korunmasız bırakıyor. Tv ekranlarından sokaklardaki insan manzaralarına, gazete sayfalarından iş yeri ortamına, internetten tatil beldelerine kadar uzanan pek çok alanda sürekli cinselliğin akla getirildiği bu genel tablo karşısında müminleri ise çoğunlukla bir karamsarlık hali kuşatıyor. Kendini bu kadar gahıs biçimde açığa vuran günaha karşı içte uyanan meyıller, göz kaymaları, haram bakışlar müminleri Rabbine karşı nisyan veya isyan haline düşmenin acısıyla kıvrandırırken, şeytan durumun ümitsizliği fısıldıyor durmaksızın. „Bu ortamda“ diyor, „etkilenmemen imkansız. Sen bu durumdan kurutulamazsın."
Şeytanın hayale attığı her sahnecik, her bir karecik, hayal kamerasında bir film halini alır; günah zakkumlarına sebebiyet verir. Hele bir de insan, nefsin kölesi haline geldi mi, zihne yer eden sahnelerin pratik sahaya yansıması sıradan bir şey halini alır. Bütün günahlar önce hayalde belirir ve daha sonra niyete, karara ve pratiğe taşınır. Öyle ise, hayali bulandıracak her düşünceyi bir yılan, zihinde günah sahneleri oluşturacak her suret ve fikri de bir akrep bilip bu sinsi düşmanların ağına düşmemeye, düşmüşse kurtulmaya çalışmak samimi bir kulun hedefi olmalıdır. İnsan hangi atmosferde neyin tesiri ve manyetik sahası içindeyse, hayalinde canlanacak resim ve suretler de, daha ziyade o türden olur.
Sayfa 14
Günah zehirli bir baldır. İnsan zehirli balin sancısını hemen idrak edemez. Önce tatlı ve hoş gelir. Fakat sonra zehrin kıvrandıran sancısı başlar ve insan karanlık girdaplara, çıkmaz sokaklara ve limansız sahillere sürüklenip gider. Çağın en büyük imtihanı olan cinsellik de yanlış yolda kullanıldığında „zehirli bal“ halini alır.
Şimdiden söyleyeyim Meraklı Meral’in durmadan araştırma, okuma ve öğrenme hevesi var. Doktorlar hastalığının bulaşıcı olduğunu söylüyorlar. Dediklerine göre Bilimin ilk kaşifleri serisi’ni bitiren herkes öğrenme aşkıyla yanıp tutuşuyor, durmadan Müslüman âlimlerimizin hayâtlarını araştırıp İslâm Medeniyetinin sırlarla dolu dünyasını keşfe çıkıyormuş. Benden söylemesi sayfalarımızın arasında gezintiye çıkarken önleminizi almayı unutmayın.
Sayfa 8
Reklam
Eğer ben, sâhib olduğum şey(e göre biriy)sem, onu kaybedince kimim?! Wer bin ich, wenn ich bin, was ich habe, und dann verliere, was ich habe? (Haben oder Sein)
Durakta otobüs beklerken gördüğünüz eli, kolu veya ayağı alçılı, hiç tanımadığınız bir insana "geçmiş olsun", "Allâh şifâ versin" demeniz, kalblerin fethinde hiç de azımsanmayacak bir harekettir.
Genç adam kabına sığmaz. Vurup-kırıcı olmak, keskin sirke olup küpüne zarar vermek ayrı, kabına sığmamak ayrıdır. Hareketlilik, atik davranış, koşturmaya doymayış, heyecan, merdâne davranışlar ve benzeri. İşte bizim kabına sığmamaktan maksad ve merâmımız.
Târîhimizi öğrendikçe, şahsiyet buluruz; şahsiyetimizi bulunca da, her türlü kültürel ve sosyal, hatta siyâsî ve hatta ekonomik sömürüden kurtuluruz.
الوهم نصف الداء، والاطمئنان نصف الدواء، و الصبر أول خطوات الشفاء Vehm, hastalığın yarısı Huzur, ilacın yarısı Sabır ise şifânın ilk adımlarıdır.
2.174 öğeden 2.011 ile 2.025 arasındakiler gösteriliyor.