Beyza Sağlam
@beyzanursaglam
English Language Teaching
Yalova
8 Ocak
20 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Sabitlenmiş gönderi
Dünya çapındaki tüm acı ve yorgunluk, korku ve endişeler, kan dökülmesi ve yıkım, insan ve atların sayısız parçalanmış bedenleri, çürüme kokusu, yüz milyonlarca insanın sefaleti, insanlığın israfı, yanlış bir felsefenin ve aptalca düşünmenin maddi sonuçlarıdır.
"Zamanın akışıyla her şey geçip gitti. İnanılmaz bir hızla. Bir zamanlar içinde canlı halde var olan hisler de hızlı bir şekilde soldu,anlamı olmayan eski düşlere dönüştü."
%30 (44/144)
Okur Takip Önerileri
164 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
128 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
"Horiki gibi arkadaşlarla içmek bir yana, diğer insanlarla olan tüm etkileşimlerim acı çekme uygulamalarından öte değildi. Bu acıyı hafifletmek umuduyla soytarıyı oynuyordum fakat soytarıların kendisi de beni yoruyordu artık. Sokakta en ufak bir tanıdığımı,hatta bir tanıdığıma benzettiğim birini görsem aniden irkiliyordum; içim tiksiniyorum ürperiyordu ve başım dönüyordu. Başkaları tarafından çok sevildim ama görünüşe göre onları sevme yeteneği bende yoktu."
Yakub böylece, duygularını gayriihtiyari olarak 'kendi zamanı ve kültürünün dinsel diliyle' dile getirmiştir.
Tanrısal olan, temelde ne doğadan ne de insani plandan ayrışmıyor idiyse bu, büyük gürültüler koparmadan da yaşanabilirdi. Dünya, her an her köşede ya da geçmekte olan bir yabancının kişiliğinde beklenmedik bir şekilde algılanan tanrılarla doluydu. Öyle anlaşılıyor ki sıradan insanların kendi yaşamlarında böylesi tanrılarla karşılaşmaları pekâlâ mümkündü.
Böylece, yeryüzündeki her şeyin tanrıların dünyasındaki bir şeyin örneği olduğuna inanılmıştır; bu, antik kültürlerin birçoğunun mitoloji, rit ve toplumsal düzenleri hakkında çok şey söyleyen bir anlayıştır ve günümüzün daha geleneksel toplumlarını etkilemeye devam etmektedir.
Ancak öyle görünüyor ki tanrılar yaratmak insanoğlunun oldum olası yaptığı bir şeydir. Bir dinsel tasarım, kendileri için artık anlamsız hale geldiğinde, onu bir başkasıyla değiştirmişlerdir.
"Bu güne dek sayısız linç hadisesine tanık olmuştum. Her defasında hayret ederdim. Nasıl oluyor da tek başlarınayken gayet mütevazi, mazbut ve hatta munis olan insanlar,kalabalık içine girer girmez değişiyor, kabalaşıyor,acımasızlaşıyorlardı. Kimi zanaatkâr,kimi tezgahtâr,kimi çerçi,kimi dülger olan belki karınca dahi incitmeyen şahıslar bir güruh hâlinde hareket edince gaddarlaşıyorlardı."
"Alâeddin Keykubad tedavüldeki kanunlarını gevşeteli beri Halep Beyleri'nin sikkeleri,Fatımi dinarı,Bağdat Halifesi'nin mangırı, hatta İtalyan florini dahi geçer akçe kılındı. Konya'nın yöneticileri bunları kabul eder de dilencileri kabul etmez olur mu?"