Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anıl Haznedar

Anıl Haznedar
@bidolukitappp
İnstagram @haznedaranil
İzmir
24 Haziran
159 okur puanı
Nisan 2017 tarihinde katıldı
Yenisöylem'in tüm amacının, düşüncenin ufkunu daraltmak olduğunu anlamıyor musun? Sonunda düşüncesuçunu tam anlamıyla olanaksız kılacağız, çünkü onu dile getirecek tek bir sözcük bile kalmayacak. Gerek duyulabilecek her kavram, anlamı kesin olarak tanımlanmış, tüm yan anlamları yok edilmiş ve unutulmuş tek bir sözcükle dile getirilecek.
Reklam
Sözcükleri yok etmek harika bir şey. Hiç kuşkusuz, asıl fazlalık fiiller ve sıfatlarda, ama atılabilecek yüzlerce isim de var. Yalnızca eşanlamlılar değil, karşıt anlamlılar da söz konusu. Bir sözcüğün karşıt anlamlısına ne gerek var ki? Kaldı ki, her sözcük karşıtını kendi içinde barındırır. Örneğin, 'iyi' sözcüğü. 'İyi' sözcüğü varken, 'kötü' sözcüğüne neden gerek duyalım ki? 'İyideğil' dersin, olur biter; hatta daha da iyi olur, çünkü 'iyideğil' 'iyi'nin tam karşıtı, 'kötü' ise tam karşıtı değil. Ya da 'iyi'nin yerine daha güçlü bir sözcük istiyorsan, 'mükemmel' ve 'fevkalade' gibi belirsiz ve yararsız sözcük kullanmanın ne anlamı var? 'Artıiyi' aynı anlamı karşılıyor; ya da, daha da güçlü bir sözcük istiyorsan, 'çifteartıiyi' diyebilirsin.
Times'ın belirli bir sayısında gerekli görülen tüm düzeltmeler bir araya getirilip harman edilir edilmez, o sayı yeniden basılıyor, asıl nüsha yok ediliyor ve arşive onun yerine düzeltilmiş nüsha konuyordu. Bu sürekli değiştirme işlemi yalnızca gazeteler için değil, kitaplar, süreli yayınlar, broşürler, posterler, kitapçıklar, filmler, ses bantları, karikatürler, fotoğraflar, siyasal ya da ideolojik bakımdan önem taşıyabilecek her türlü kitap ve belge için geçerliydi. Geçmiş, günü gününe, nerdeyse dakikası dakikasına güncelleniyordu. Böylelikle, Parti'nin tüm öngörülerinin ne kadar doğru olduğu belgeleriyle kanıtlanmış oluyor; günün gereksinimleriyle çelişen tüm haber ve görüşler kayıtlardan siliniyordu. Tüm tarih, gerektikçe sık sık kazınan ve yeniden yazılan bir palimpseste dönmüştü. Bu işlem uygulandıktan sonra, herhangi bir çarpıtmanın yapıldığını kanıtlama olanağı ortadan kalkıyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Geçmişi denetim altında tutan, geleceği de denetim altında tutar; şimdiyi denetim altında tutan, geçmişi de denetim altında tutar. Üstelik geçmiş, doğası gereği değiştirilebilir olmasına karşın, hiçbir zaman değiştirilmemişti. Şimdi gerçek olan, sonsuza dek gerçekti. Çok basitti. Tek gereken, kendi belleğinize karşı sonu gelmeyen zaferler kazanmanızdı. “gerçeklik denetimi” diyorlardı buna: Yenisöylemde ise çiftdüşün.
"Sen bir hainsin!" diye bağırdı oğlan, "Sen bir düşünce suçlususun! Bir Avrasya casususun! Seni öldüreceğim, seni buharlaştıracağım! Seni tuz madenlerine yollayacağım!"
Reklam
Düşüncesuçu, ölümü gerektirmez: Düşüncesuçunun KENDİSİ ölümdür.
Geleceğe ya da geçmişe, düşüncenin özgür olduğu, insanların birbirinden farklı oldukları ve yapayalnız yaşamadıkları bir zamana; gerçeğin var olduğu ve yapılanın yok edilemeyeceği bir zamana: Tekdüzen çağından, yalnızlık çağından, Büyük Birader çağından, çiftdüşün çağından; selamlar!
İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
Bir gün karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız.
KAHROLSUN BÜYÜK BİRADER! KAHROLSUN BÜYÜK BİRADER! KAHROLSUN BÜYÜK BİRADER! KAHROLSUN BÜYÜK BİRADER! KAHROLSUN BÜYÜK BİRADER!
Reklam
Haberler, eğlence, eğitim ve güzel sanatlara bakan Gerçek Bakanlığı; savaşlarla ilgilenen Barış Bakanlığı; yasa ve düzeni sağlayan Sevgi Bakanlığı ve ekonomi işlerinden sorumlu Varlık Bakanlığı. Bunların Yenisöylem’deki adları Gerbak, Barbak, Sevbak ve Varbak’tı.
1930'larda okuduğu H.Churchward'ın "Mu'nun Kayıp Sembollleri" adlı kştabında Hindistan'da antik dönemlerde "uçan cisimlerin" anlatıldığı bölümle özel olarak ilgilenmiştir. Kitapda geçen "Hint Manüskrisi, tarihi MÖ 500 Geylon Kralı Ravan, düşman ordusu üzerine uçarak birçok hasara sebep olan bombalar yağdırdı. Neticede Ravan esir edilerek öldürüldü ve uçan makinesi Hint reisi Ram Chandra'nın eline geçti. Reis bu uçakla şimali Hİndistan'da bulunan payitahta uçarak avdet etti." biçimindeki paragrafta yer alan "uçarak birçok hasara sebep olan bombalar" ve "uçan makinesi" gibi cümlelerin altını çizmiştir. Gene bu kitapda geçen "10000 ile 20000 sene evvelki Hint Hava Gemileri en ayırıntılı malumat bunlardan ibarettir. Bunlardan başka elime bir vesika daha geçti ki, bu da bşr resim ile hava gemilerinin inşa tarzını, makinelerini, kuvvetini, vesairesini tarif eden bir talimatnameden ibarettir. Kuvvet, havadan, massrafsız basit bir usulle temin edilmektedir. Makine, hali hazırdaki türbine benzemektedir." ifadeleriyle de özel olarak ilgilenmiştir.
Okuduğu tarih kitaplarından, binlerce yıl önce ilk Müslüman Türk bilim adamlarının havacılık ve uzay konusunda çalışmalar yaptıklarını; Osmanlı döneminde Hazarfen Ahmet Çelebi'nin yapay kanatlarla uçmayı denediğini, Lagardi Hasan Çelebi'nin roket yaptığını öğrenmiştir.
Atatürk'ün "İnsanoğlu 2000 yılından önce Ay'a ayak basacak" öngörüsünün temelinde yine Atatürk'ün çok okuması vardır. 5000'den fazla kitap okuyan Atatürk, insanoğlunun en eski düşlerinden birinin uçmak olduğunun, dünyada tarihin çok eski dönemlerinden beri bu konuda önemli adımlar atıldığının ve özellikle 20.yüzyılın başından itibaren Batıda havacılık sanayinin çok geliştiğinin ve bu gelişimin artık uzay sanayine evrildiğinin farkındadır.
Peki ama Atatürk, daha 2000 yılına gelmeden insanlığın Ay'a ayak basacağını nasıl ve nereden öğrenmiştir? Bu konuda Batıda yapılan çalışmaları mı takip etmiştir? Dahası 1920'lerin 1930'ların Türkiyesi'nde bu konularda yazıp çizen, bu konulardan söz eden gazeteler, dergiler, kitaplar, yazarlar, çizerler var mıdır?
238 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.