Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Anıl Haznedar

Anıl Haznedar
@bidolukitappp
İnstagram @haznedaranil
İzmir
24 Haziran
159 okur puanı
Nisan 2017 tarihinde katıldı
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar Geriye Kalan Her Şey Yıllardır tecrübesini ettiğim öğrenilmiş çaresizliğin habis hezeyanlarına hapsolmuş bir şekilde, icra hareketlerinin birbirinin aynısı ancak nevrotik sanrılarımın gün geçtikçe farklılaştığı günlerimi sürdürüp gidiyorum. Oğuz Abi ile birlikte her şeyin bir anlam
Reklam
Bölüm 11
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Hayal kurmayı bırakalı uzun zaman oldu Oğuz Abi. Sen gittiğinden beri hem çok şey değişti hem hiçbir şey değişmedi. Değişen; en azından eskiden hayal de olsa bir şeyler kurabiliyorduk. Değişmeyen ise ezilenin gene ezilmeye devam ediyor oluşu Oğuz Abi. Tutunamayanlar eskiden tutunabileceklerini hayal
Bölüm 10
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Uyandığım sırada Oğuz Abi sabahlığıyla salonsalamanjede dolaşıyordu. Biriyle konuşuyor gibiydi sanki. Çok üstünde durmuyorum. Sonuçta ben de birilerine göre kendi kendime konuşuyorum. Oğuz Abiyi benden başka gören kimse yok. Ama bu onun olmadığı anlamına gelmiyor tabi. Bugün kayda değer çok bir şey

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bölüm 9
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Oğuz Abi bir hikaye anlattı bugün. O da Turgut'tan dinlemiş. Elimizde sigaralar, önümüzde rakı kadehleri. Oğuz Abi de ben gibi buzsuz içiyor; kristalize oluyor diyor, haklı. Kristalize olunca tadı da bir acayip oluyor. Yeni Rakı'nın Yeni Seri'si var önümüzde. Daha yumuşak kıvamlı diye
BÖLÜM 8
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Başım ağrıyor, işten yeni çıktım. Sokağın ortasında durdum bir sigara yaktım, insanlar bana bakıyor ama benim dikkatimi yaşlı bir kadın çekiyor. Sanki kötü bir şey yapmışım gibi hissediyorum; sanki maskesiz ve yaktığım sigaranın dumanının içindeki virüs o kadını bulmuş da öldürecekmiş gibi. Oğuz Abi
Reklam
Bölüm 7
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Bakma öyle Oğuz Abi. Evet, ne zamandır görüşemedik ve evet, biliyorum ben okumadıkça seni, göremiyorum seni. Bir sebebi yok ama belki de sebebi birden çok; bilmiyorum. Meylettim rakıya, içmek iyi geliyor Oğuz Abi. Farkındayım; içince yoksun okuduğumda varsın. Bu mecradaki 'Tutunamayanlar"a
Bölüm 6
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Şişmanladım iyice. Kilo almak mesele değil de yağlanmış göbeğim. Kilo almak, yağlanmak, göbek çıkması. Aynı şey zaten; ya da değil mi acaba! Her neyse ne. Karaciğer yağlanmam var, kiloluyum, stresliyim, spora gitmek istiyorum ama hep erteliyorum, pazartesi diyete başlıyorum: daha salı olmadan pazartesi akşam bitiyor diyet. Dişlerim sarardı; fazla kahve ve sigaradan. Geceleri erkenden uykum geliyor evdeyken, dışarda sıkıntı yok; merdiveni çıkarken yoruluyorum ve çabuk terlemiş hissediyorum; sanırım göbekten. Oğuz Abi, işler hiç iyiye gitmiyor.
Bölüm 5
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Elimde kitap, okumaya çalışırken aslında onu okumadığımı ancak okuduğumu sandığımı, şimdi sen söyleyince fark etmem benim de Turgut'a dönüştüğümün göstergesi olabilir mi Oğuz Abi? Deliriyor muyum yoksa! Efendim; doğru diyorsun Oğuz Abi, bu delirmek değil tutunamamak! Napim Abi, kafam bir an olsun boş kalmıyor. Durmaksızın çalışıyor lakin bu her an yeni bir fikirle meşgul olmak ya da bir fikir üzerinde düşünce üretmekle ilgili değil sadece; aynı zamanda hiçbir şeyin düşünülmediği, o bomboş zaman dilimlerinde dahi kafamın içerisi bir şeylerle meşgul ve ben sadece bunun ne olduğunu anlayamıyorum. Hiçbir şey düşünmediğimi düşünüyorum ama aslında hiçbir şey düşünmediğimi de düşünüyorum ve bu hep böyle devam ederken ben devamlı olarak düşünüyor halde oluyorum. Sanki kafamın içerisinde Kanal İstanbul inşa ediliyormuş gibi berbat bir ağrı hissediyorum. Evet, Turgut bu en basit gerçeği idrak edememişti ama ben farkındayım da ne değişiyor; anlamıyorsun Oğuz Abi, Tutunamayanlardan oluyorum gün geçtikçe, nazlanıyorum sanıyorsun.
Bölüm 4
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar Bölüm 4 Hep bir huzursuzluk hali hakim ruhuma Oğuz Abi. Ruhuma diyorum zira bedenimle odalarımızı ayıralı çok oldu. Ama bu aramızda Oğuz Abi. Bedenimle ruhumun ayrı yataklarda yattığı hususunda ahalinin edineceği böylesi bir malumat, huzursuzluğumu bambaşka boyutlara taşır. Böylesi bir sıkılganlık işte. Canım hiçbir şey istemiyor ama çok şeyi de farkına vardırmadan yapıyor. Kontrolü kaybetmiş bir sistemle yaşıyorum sanki. Hiç anlamıyorum Oğuz Abi; bazen kendimi sahilde buluyorum ve o an aklıma geliyor ne zaman dışarı çıktığımı bilmediğim. Bazen de evde bir köşede boş boş sabit bir noktaya bakarken buluyorum kendimi; giyinmiş, dışarı çıkmaya hazır bir halde. Belki de senin dediğin gibidir Oğuz Abi; 'demek yürümeyen bir şeyler var.' Onu da bilmiyorum ki. Ben artık hiçbir şeyi bilmiyorum Oğuz Abi. Öyle normal gidiyorum işte. Bu belki de bir tür zayıflıktır. Öyle ya Oğuz Abi. Özellikle kadınlara karşı büyük bir zayıflık içerisinde kalıyorum. Hemen bütün zayıf yanlarımı açıyorum. Tüm zayıflıklarım, her şeye rağmen sahte bir gerçeklikle ikrar oluyor.
Bölüm 3
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar Bölüm 3 Oğuz Abi, bazen kendimi hırpaladığıma değmeyecek şeyler için çabalarken buluyorum kendimi. İlk başlarda hiç hissettirmiyor kendini. Öylesine sinsice yaklaşıyor ki sanki kendime koyduğum o boş ve manasız hedef, ulaşıldığında hiçbir dünyevi şeyin veremeyeceği ilahi bir haz verecekmiş gibi hissettiriyor. Ve o hazza eriştiğimde -ki genelde erişemiyorum- o zaman da anlıyorum ki aslında bana verebileceği hiçbir haz, fayda olmadığını anlıyorum. O andan itibaren o hazzın peşinde koşarken verdiğim mücadele, çektiğim acı hiç mi hiç gelmiyor aklıma. Bir anda hafızamdan siliniveriyor. Sanki aylarca ders çalışıp da sonunda dört yıllık bir hapisanenin kapılarını aralayacak o sınavdan çıkınca öğrendiğim bütün bilgilerin saniyesinde silinmesi gibi bir şey. Gene saçmalamaya başladım Abi. Sen beni boşver. Kendimle baş başa kaldığım zamanlarda oynadığım bir oyun bu. Kendimi en kör düşüncelerin, duyma ve konuşma yetisini sonradan kaybetmiş ve içinde bulunduğu durumun anlam ve sonuçlarını algılayamayacak bir malul pozisyona sokuyorum; sonra da bu pozisyondan kurtulabilmek için işi deliliğe vuruyorum. Söylesene be Oğuz Abi, böylesine boktan bir hayata biraz delilik katmaz isem kendi yarattığım bu karanlığın içinde nasıl dayanabilirim.
Reklam
Bölüm 2
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
Sabah Turgutla birlikte ben de uyandım. Oğuz Abi yoktu. Düşüncelerimde var ettiğim bir gerçeklik olabileceğini ilk defa o an düşündüm. Ama sonra bir anda yatak odamın kapısı açıldı ve Oğuz Abi ellerinde biri bana biri kendine demlediği kahve kupalarıyla içeriye girdi. Şaşkın bakışlarımdan anladı tabi; yok be Oğuz Abi, acaba dedim sen kafamda kurduğum sahte bir gerçeklik miydin! Sonra seni gördüm ya şaşırdım bir an. Kahve leziz olmuş. Turgut da uyandığında böyle hissetmişti sanırım; akılsız bir robot gibi. Garip ama ben de öyle hissediyorum. Yok Abi ben kendi ölümü mü görmedim. Hatta ben hiçbir şey görmedim. Uzun zamandır da görmüyorum. Ya da görüyorum da hatırlamıyorum. Belki de hatırlıyorumdur ama görmüyorumdur. Aman be Oğuz Abi anladın sen onu işte, bakma öyle. Hem Turgut gördüğü rüyadan uyanarak hayata dönmek için deli gibi çırpınıyordu. Bense bu hayattan sıyrılıp başka bir aleme göç etmek için çırpınıyorum lakin o kadar cesaretli olamadım hiçbir zaman. Doğru dedin işte Oğuz Abi "Güzel bir gün ve ben yaşıyorum."
Kıskanıyorum tabi ama keşke tek esiri olduğum duygu bu olsa. Nefret ve kin ve şiddet. Yapmak istediklerimin bir sınırı yok ama toplumun bağlı olduğu kurallar beni de bağlıyor. İçimde yaşıyorum tüm vahşiliği. Belki de biraz da bu beni ben olmaktan çıkaran şey. Nefret etmemek çok zor. Toplumu zincirleyen kurallardan ve insanlardan. Nefret sanırım tek seçenek.
Yaşadığımız bu şey ne sence? Ya da biz diye bir şey yok mu? Yaşadığımızı sandığımız bir şey mi? Şimdi böyle yazıyorum ya hani ben; günün sonunda -yani her şeyi bir günlük zaman dilimi olarak farz ediyorum- sen çekip gidersen benden... Ve ben... her şeye son vermeye karar verirsem eğer? Düşünsene tüm bu yazdıklarımı ve daha da yazacaklarımı. Sadece sen değil beni takip eden herkes okuyor bunları. İnan bana çoğu okumuyor. Beğenip geçiyorlar.
Gün içerisinde güçlü durmak zorunda olmaktan bıktım. Güçlü değilim, çok zayıfım. Duygularım gün içerisinde öylesine çok kırılıyor ve sarsılıyor ki kelimelerle tarif etmek pek zahmetli.
Sen benim için bir ağaç gibisin. Geniş dalları olan kökleri çok derinlerde. Metrelerce gölgen var ve güneş tam tepede. Hiç inmemeye yemin etmiş. Ben her seferinde dallarının altına sığınıyorum. Günün tüm yorgunluğu, gerginliği, hüzünleri, çilesi... hepsi kocaman dalgaları olan Karadeniz sanki ve ben hepsinden kaçıp sana sığınıyorum. Ege’nin sakin sularındaki limanımsın.
Yalnızlık hissi bastırıyor arada bir. Yalnızlıkla lanetlenmişim diye korkuyorum. Seni kaybetmekten korkuyorum. Olacakmış gibi olmasından o kadar çok bıktım ki hayal kırıklığı artık bir kırıklık yaratmıyor.
Reklam
Maske takmışsın sevdiceğim. Görünce içim burkuldu, ben masada ağzım açık oksijen kusarken etrafa sen öyle maskeyle saatlerce ayakta duruyorsun. Olacak iş mi şimdi!
Her şey iyiydi ki bana kendimi gene Nazım gibi hissettirdin. Galina ile aşk yaşar Nazım ama Vera isimli genç ve evli bir hanıma aşık olur. O gelecek dedin ve bana Nazım gibi hissettirdin, ezdin, incittin, kalbim acıdı, ruhum sıkıldı, ben sıkıldım.
Neyse ya ben göğsünde uyumak istiyorum. Uykum geldiği için değil evet geldi uykum ama onla ilgili değil. Uykum gelmiş zaten değerlendirmek lazım. Başımı kucağına koysam da olur. Aslında fark etmez ya sen başımı okşa yeter. Çok güzel uykum gelir o zaman. Başının okşanması güzel şey de senin yanında uyumak huzur veren şey.
Masa A5. Bugün bunu tercih ettim uzak olayım herkese ama sana yakın olayım diye. Bir daha oturmam buraya sahile yakın. Tüm çiftleri net görüyorum halbuki miyop var bende uzaktan seçmek zor olunca kalp kırıklığı da az oluyor.
Buraya geliyorum deli diyorlar mı bana hiç. Sana da söylemezler artık var aramızda bir çekim, çevreden hissediyorlar hissediyorum. Diyebilirler ki haklılar onlar. Sevmek işi deli işidir, akıllı adam beceremez. Akıllı olduğumu da hiçbir zaman iddia etmedim zira deliyim biliyorum.
Ve Nazım kadar da becerikli değilim, çapkınlığı pek evirip çeviremiyorum; ruhum kaldırmıyor. Saçmalıyorum bu gece sevdiğim, kendimden bahis açıyorum hep, oysa ben seni yazmak ve yaşamak ve anlatmak ve tatmak ve sevmek ve öpmek ve her şey işte...
Reklam
30 Ağustos Zafer Bayramı
-Hayırdır çocuk? ...Ne desem bilemedim. -Sen böyle mi gördün bizden! ...Yok, görmedim elbet. -O zaman bu umutsuzluk ahvalin nedir? Kalk ayağa; Türk’e durmak mı yaraşır! ...Gücüm kalmadı hiç. -Ruhun ölmüş senin. ...Sadece benim mi? Milletin ruhu ölmüş! -Vaziyet kötü desene. Yapılacak belli. ...Nedir? -Mücadele edeceksiniz, vazgeçmeyeceksiniz, ümidinizi yitirmeyeceksiniz, ayaklarınızın üzerinde durmasını bileceksiniz, her darbede düşeceksiniz belki ama her düştüğünüzde tekrar kalkacaksınız. ...Dönüşü olmayan bir yola gidiyoruz. -Ölüm Allah’ın emri. Biz bugün sonun başlangıcına giden yoldaydık. Bak ne oldu bugün. ...Şu ayrılık da olmasaydı! -Vatanın bağrına dayamış düşman hançerini. Ben de sıram gelince bu vatana naciz bedenimi toprak olarak bağışladım. ...Seni öldürende yoktur din iman! -Uyan evlat hadi, bugün 30 Ağustos! Git, al bayrağını göğsünü gere gere yürü! ...Yürümek yasak! -Yürümek yasaksa koşmakta mı yasak! ...Çok özledik seni. -Ah vatan! Ben de sizleri özledim, milletimi, vatanımı, çiftliğimi özledim, kahvemi, rakımı, denizimi, hayvancıklarımı özledim çocuk. ...Çiftlik, ormanlar, hayvanlar! -Kader böyleymiş. Uyan hadi! Yeniden başlarız her şeye.
19 Mayıs 1919
Atatürk, dostlarına güven, düşmanlarına ise korku salmaya devam eden nadir insanlardandır. Keskin zekası ile çoğu problemi, hem de en umutsuz zamanlarda, çözmeyi başarmış ve kullandığı yöntemler ile hayranlık uyandırmıştır. Eleştirel aklın en iyi örneklerini Atatürk’de görüyoruz. Bu sayfanın girişinde yazan ve benim şiar
Oku
8 Eylül Dünya Okuma Yazma Günü Kutlu Olsun !.....
Kitaplar ve Bayramlar
Bayramlar, insanlar ve kitaplar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygının perçinlendiği günlerdir. Bayramlar, insanların ve kitapların birbirleriyle olan dargınlıklarını unuttukları, barıştıkları, kardeşçe kucaklaştıkları günlerdir. Kurban Bayramınız mübarek olsun!
Dünya Kitap Severler Günümüz Kutlu Olsun!
Bugün 9 Ağustos ve Dünya Kitapseverler Günü! Ülkecek istatistiklerde kitap okuma konusunda halimiz içler acısı olsa da hâlâ kitap okumayı seven milyonlarca kişiyiz. Kutlu Olsun !!!
Hayırlı bayramlar kitap dostları; güzel,huzurlu ve kitap dolu bir bayram geçirmeniz dileğiyle!!!