NoName

Dünya, bilhassa Anadolu, savaşlarla, afetlerle, aşkla, ayrılıkla, yoksullukla, acıyla ve yasla yoğrulmuş topraklardır.
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Başta Kierkegaard, Binswanger, Heidegger, Camus ve Sartre olmak üzere birçok varoluşçu filozof hayatta bir anlam olup olmadığını sorgulamış ve bu düşünürlerin genel olarak vardıkları sonuç; insanların anlam olmayan bir hayatta anlam aradıkları ve bu durumun “absürt” olduğu, yani sorunun kendi içinde büyük bir çıkmaz barındırdığı yönünde olmuştur. Bu teorisyenlerin hayatta bir anlam olmadığı yönündeki temel vurguları; hayatta insanların bulabileceği, orada bir yerlerde var olan tek ve nihai bir anlam olmadığı yönündedir.
Sayfa 102Kitabı okudu
Yas tutmak demek kaybedilen kişiyi geçmişte kalmış ve geleceği olmayan bir anı olarak zihinde saklama sürecine giden yol demektir. Ölen kişiyle somut nesnelere, yerlere, amaçlara dayanan ilişkiden ümidi kesmek, giden kişinin sonsuza kadar fiziki varlığının olmayacağını idrak edip, onu yaşamda tutmaya yönelik inkara dayalı bilinç dışı çabadan vazgeçmek.
Sayfa 56 - “Kayıptan Sonra Yaşam” — Volkan ve ZintlKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
144 syf.
·
Puan vermedi
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Okumak, Yazmak ve Yaşamak ÜzerineArthur Schopenhauer
8.4/10 · 3.642 okunma
Reklam
İnsanlar birbirlerine ve münasebet içerisinde oldukları her şeye karşı, belki kahırla değil, ama emsalsiz bir bıkkınlık, görülmemiş bir umursamazlık, bir tür taedium vitae ile yaklaşıyor.
Taedium viate: yaşamın bezdiriciliği. Yaşamdan nefreti ya da yaşamı küçümsemeyi ifade eden bir söz.
İnsan ne ise ve ne olacaksa sevgi sayesinde olur ve sevgiyle olacaktır: Olmaya yazgılı olduğu şeyin yükünü yüklenmekten yüksünmeyerek (amor fati). Ve onun ikiz kardeşi olan samimiyetle. Ve hepsine kol kanat gereken hakikatle.
Kimsenin gözünün kimseyi gördüğü yok. Herkes kendi “ben”inin derdinde.
Reklam
[Hepsinin en iyisi akılsız—düşüncesiz--tasasız bir hayattır.]
Freud yas tutmayı derin acılarla dolu bir üzüntü hali, dış dünyada olup bitenlere ilginin azalması, yeni nesnelere karşı ilginin ve bağ kurma kapasitesinin kaybı gibi belirtilerle karakterize etmiştir. Melankolide ise bu belirtilere ek olarak ikircikli duygular, suçluluk ve kendini yerip değersizleştirme belirtilerinin görüldüğünü ve melankolinin bu belirtiler bakımından yastan ayrı içtigini belirtmiştir.
Freud yas tutmayı kaybedilen nesneden ümidi ve beklentileri kesmek, bağlardan azad olmak, yeni nesnelere yönelecek şekilde sevme kapasitesini yeniden kazanmak olarak ele almıştır.
𝑛𝑖𝑙 𝑎𝑑𝑚𝑖𝑟𝑎𝑟𝑖: “Hiçbir şeye şaşırmamak": belki de tek ve biricik şeydir… bir insanı mutlu edebilecek olan.
4.384 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.