"Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene
Vuslat teki
#alıntı
Dalgalar sahile çarpınca yüzüne sıçrayan damlalara gülümsedi. Saçlarını karıştıran rüzgâra bir an bile dur demek istemedi. Dünya ne güzel bir yerdi. Kıymetini bilene; sadece güneşi, gökkuşağını ve ay ışığını görmek için bile doğmak yeterdi. Savaşmak nedendi? İnsan insanı nasıl öldürüldü? Ne karşılığında, ne için? Hangi amaç bir candan, bir yaşama hakkında daha önemliydi? Silahlar, toplar, tüfekler ne için icat edilmişti? Topraklarına toprak eklemek, daha büyük ülkeleri arzu etmek, kendi hükmünü kurmak ne verecekti sahip olana? En fazla kaç yıl yaşardı insan, yüz mü? Sonra... Birkaç metrelik toprağa, aynı esvapla gömülmeyecekler miydi?
.
#kitapkolik #kitapalinti #kitapsözleri #kitapönerisi #kitapdünyasi #okudumbitti #kitapkokusu #kitapkurdu #kimneokudu #neokudum #kitaplaryolda #kitaptavsiyesi #okuryorumlari #neokuyorum #okumakgüzeldir #türkklasikleri #1000kitap #birdahaoku #kitaplaryolda #kitapsever #kitap #fotografcekkitapoku #tbmm #gaziüniversitesi #ankara #hürriyetkitapkurgu #sabahgazetesi #cumhuriyetgazetesi #postagazetesi #vuslatınkitapkurtları
Ev”de yeterince kalınca, sonra “ev”den çıkınca, güzel mayalanmış, sıcacık, taptaze bir hayat mı
bekler bizi? Yoksa bu “ev” zaten tekâmüle geldiğimiz hayatın ta kendisi mi?
6
Cesaret korkusuzluk değildir. Cesaret, korkuya rağmen yapmaktır.
8
“Beyin ayrıntılarla
fazla ilgilenmez;
ilgilendiği tek şey,
ihtiyacı olan şeyi elde
etmenin en
Bizim mahallede mektep ve anamdan başka az cok okuyan , yazan yoktu ama , büyük küçük mahalle halkının mektebe , okuma bilene , kitaba karşı içten gelen , yerleşmiş saygısı
vardı . Bizim mahalle halki ıçin , mektep , kitap ve okuyan insan , büyük ve mutlu varlıklardı. Meselâ bizim mahalle sokaklarında yerlerde hiç bir yazılı kâğıt parçası görülmezdi . Nereden
gelmişse gelmiş, ister bir rüzgâr uçurmuş olsun , sokağa düşen her yazılı kâğıt parçasını gören büyük küçük herkes , onu hemen yerden kaldırırdı . Bir saçak arasına , bir duvar kovuğuna sokuştururdu . Ayak altından kurtarırdı . Çünkü üzerinde harfler, yazılar taşıyan bir kâğıt parçası kutsal bir şeydi. Çünkü Kur'a n kâğıtlara yazılırdı . Hatta rüzgârların uçurduğu kâğıt parçası bir Kur'an yaprağı da olabilirdi .