Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Sümerler, Türk'tür. _Tarih 5500 yıl önce Sümer’de başlar. _Sümerce kesinlikle Türkçedir. Prof. Atakişi Kasım _MÖ 2400 yıllarına ait çivi yazılı belgelerde Türk adları bulundu. _Sümerce, Türk, Fin ve Macar dillerine akrabadır. Asurolog Jule Oppert _Atatürk demiş ki: Bırakın şu Asurları! Asurlar Arap cinsinden. Bu Sümeroloji olacak demiş.
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
Reklam
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını ise sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanırız. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı verilmemiştir. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Ayrıca mektupta, adın
Sayfa 60 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” ya da Aşkın Psikolojisi
Ama buna rağmen mektup boyunca kadının dile getirdiği şu söylemle hep karşılaşırız: “Sen, beni asla tanımadın!” Buradaki “ben”, erkeğe delice âşık olan “ben”dir ve erkek, onu bu niteliği ile hiç tanımamıştır. Onun için bu “ben”, hayatına giren öteki kadınlardan –ki, bunların sayısı hayli kabarıktır!– hiçbir farkı bulunmayan bir bendir. .... Çünkü kadına göre yaşadığı aşk, ancak karşısındaki erkek tarafından bu boyutta anlaşılabildiği takdirde bir “karşılıklı aşk” olabilecektir. Bu olmadığı takdirde kadın, büyük tutkusunu hep bir “bilinmeyen” olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır. Ahmet Cemal Moda, 5 Haziran 2012
Sonsöz’den...
Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun “gönderen”in adı verilmemiştir. Mektubun başında tek bir hitap vardır: “Sana, beni asla tanımamış olan sana”. Ayrıca mektupta, adın belirtilmemiş olmasına rağmen, yazana mektubun alıcısına “onu hep delice sevmiş bir kadın” olarak tanıtabilecek en ufak bir ipucu da
Sonsöz
...mektup boyunca kadının dile getirdiği şu söylemle hep karşılaşırız: “Sen, beni asla tanımadın!” Buradaki “ben”, erkeğe delice âşık olan “ben”dir ve erkek, onu bu niteliği ile hiç tanımamıştır. Onun için bu “ben”, hayatına giren öteki kadınlardan –ki, bunların sayısı hayli kabarıktır!– hiçbir farkı bulunmayan bir bendir. Kadın, kısa beraberliklerinde ona yıllardır âşık olduğunu hiçbir zaman söylemez. Söylediği takdirde, erkeğe paylaşılmamış bir derin duygudan ötürü sorumluluk yükleyebileceğinden korkar. Zaten ondan bir çocuğu olduğunu da aynı nedenle gizler. Çünkü kadına göre yaşadığı aşk, ancak karşısındaki erkek tarafından bu boyutta anlaşılabildiği takdirde bir “karşılıklı aşk” olabilecektir. Bu olmadığı takdirde kadın, büyük tutkusunu hep bir “bilinmeyen” olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır.
Sayfa 61