Yeni Yaşa İthafen Gözyaşım pıt pıt Galbim çit çıt
Canım yaşım, yeni yaşım,güzel yaşım, hoş geldin, sahi hoş geldin dimi.. Hoş gel ne olur, haddinden fazla ihtiyacımız var buna..Bu yaşımızı hiç böyle hayal etmiyorduk değil mi..Başka bir şehirde , kendi evinde,iş, eş, eğitim …Neyse..(Hani Ağlamayacaktık, daha başındayız..) Son dört yıl ömrümüzden bi on yıl aldı zaten ,hüzünle , kederle,
“Neyi bilmiyorsun?” “Hayat kısa, değil mi? Bunu ikimiz de biliyoruz. Peki ya benim şansım sensen? Beni en mutlu edecek olan şey sensen?…”
Reklam
esra: niye geldin? behzat: sen niye ağladın? esra: geçti gitti, boşver. behzat: geçmedi, gitmedi. sen niye ağladın? esra: behzat sen akıllı bir adamsın ama konu kadınlara gelince biraz salaklaşıyorsun galiba. behzat: he. esra: ben sana diyorum ki adamlar gelip seni alacak, gideceksin. bu işin sonu yok. belki senelerce tutuklu kalacaksın, ne zaman döneceğin belli değil, senin umurunda değil. ağladım. çünkü seninle konuşamadım. ağladım, çünkü sen beni görmüyorsun. ve ben seni seviyorum. behzat: ama ben bunu bilmiyordum. esra: bilmiyorsun. tabi nereden bileceksin. sen ancak birisi öldüğünde duygusal yaklaşıyorsun. senin duygu radarına girmek için illa ölmek mi lazım behzat? behzat: yok, hayır. yapamam ben. esra: haklısın. cesaretin olmadan ne yapacaksın ki? hayatımda tanıdığım en korkak adamsın. herkese meydan okuyorsun ama kendi duygularından korkuyorsun. geçmişe saplanıp kalmışsın. en büyük felaketler senin başına gelmiş dimi? en büyük acıları sen çekmişsin, ben hiç bir bok bilmiyorum ki. acı nedir? bilmem. yalnızlık nedir? bilmem. dünyanın ekseni kaydı behzat, 12 cm yerinden oynadı sen bana 1 cm bile yaklaşmadın! saplantılısın. behzat: he, ne güzel söyledin. saplantılıyım ben. benden bir bok olmaz, biz seninle hep kavga ederiz, mutsuz oluruz biz seninle. esra: mutsuz olalım, ne var! biz de mutsuz oluruz. ben seninle mutsuzluğa da varım.
"Bak," demişti, "siyasetle ilgin olmadığını biliyorum ama yaşadığın dünyaya gözlerini bu kadar kapatmaya hakkın yok. Ülkenin yıllardır kanadığını, kutuplaştığını, insanların birbirine karşı kamplar halinde bölünüp kışkırtıldığını biliyorsun, değil mi?" "Biliyorum elbette!" "Aralarına nefret tohumları ekilen etnik, dini ne kadar grup varsa, bunların durmadan birbirini öldürdüğünü, kan davasının giderek azgınlaştığını da biliyorsun!" "Tabii!" Konuşmanın burasında ayağa kalkmış ve sesini yükselterek bana şöyle demişti: "Her şeyi biliyorsun birader ama bir tek, insanlarımızı kimin kamplara böldüğünü, bu kan davasını kimin isteyerek, planlayarak başlattığını bilmiyorsun!"
3
.. “siyasetle ilgin olmadığını biliyorum ama yaşadığın dünyaya gözlerini bu kadar kapatmaya hakkın yok. Ülkenin yıllardır kanadığını, kutuplaştığını ve insanların birbirine karşı kamplar halinde bölünüp kışkırtıldığını biliyorsun, değil mi? Aralarına nefret tohumları ekilen etnik, dini ne kadar grup varsa, bunların durmadan birbirini öldürdüğünü, kan davasının gideren azgınlaştığını da biliyorsun! Her şeyi biliyorsun birader ama bir tek, insanlarımızı kimin kamplara böldüğünü, bu kan davasını kimin isteyerek, planlayarak başlattığını bilmiyorsun!”
Sayfa 34 - Doğan KitapKitabı okudu
Çıplak adam, "Elbisemi sürüyüp duruyorum; eteğimi onların pençesinden nasıl kurtaracağım?" der! Âlim de, bilgilerin yüz binlerce çeşidini bilir de zalim herif, kendisini bilmez. Her cevherin haysiyetini bilir de kendi cevherine gelince bir eşeğe döner! Behey âlim, sen, ben caiz olan şeylerle caiz olmayanları bi lirim dersin; ama kendin caiz misin, işe yarar mısın yoksa bir kocakarı mısın? Bundan haberin yok! Bu; yerinde, doğru. Şu, yerinde değil; eğri. Bunu biliyorsun; ama sen doğru musun, eğri mi? Bir de iyice bak! Her kumaşın değeri nedir? Biliyorsun da kendi değerini bilmiyorsun. Bu, ahmaklıktır.
Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları - 4.Baskı - 2020/3.cilt
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.