Gerçekte Yaşanmadı
Tebrikler, yeni bir hayat kazandınız Makinelerin ve köprülerin şahitliğinde Başka bir zaman ve başka bir yerde Belki de buz gibi bir okyanusta Cennete yakın, cehennemin dibinde Bugün, yarın, dört gün önce Baharatla dolu bir prenslik Ya da gözleri açık bir yolda Köşedeki boya dükkanında Rüyanızdaki o kırmızı bankta Televizyondaki o
Unutmak kolay mı deme Unutursun Mihribanım Unutmak kolay mı deme Unutursun Mihribanım Oğlun kızın olsun hele Unutursun unutursun Mihribanım Zaman erir kelep kelep Meyve dalda kalmıyor hep Unutturur bir çok sebep Unutursun Mihribanım Yıllar sinene yaslanır Hatıraların paslanır Yıllar sinene yaslanır Hatıraların paslanır O deli gönül uslanır Unutursun unutursun Mihribanım Hayat böyle bu gemide Eskiler yiter yenide Beni değil kendini de Unutursun Mihribanım
Reklam
"İyi gitmeyen bir evliliği kurtarmak için çocuk yapmak; batmaya başlamış bir gemiye, yeni bir yolcu almaya benzer. Oysa her çocuk güvenli bir gemide yolculuk yapmayı hak eder." (Alıntı) Siz de biliyorsunuz ki, hiçbirimizin anne ve babasını seçme hakkı olmadı. Umudu olmayacak bir gelecek için, masum bir ya da birkaç çocuğun da geleceğini mahvetmeyelim yeter!..
Ben gidiyorum..
“Keşke bir gemide olsak” dedi. “Nereye gittiğimizi bilmeden denizin sonsuz maviliğinde kaybolsak. Başbaşa..” “Peki gemiyi kim kullanacak? Ne yiyip ne içeceğiz? Bu geminin mazotu hiç mi bitmeyecek? ” gibi mantık dışı sorularla kafasını kucalamak istemedim. Gemiye binmekten pek hoşlandığım söylenemezdi, ama gemiye binmemeyi seviyorum da diyemezdim. Bir süre kelime aradım. Sonra ‘keşke’ dedim. Çok sevdim keşkeyi, Yalan söylemiş olmazsın keşke dediğinde. Söylememiş de olmazsın. Hatta bir şey söylemiş bile olmazsın. Ama söylemişsindir de bir taraftan. Baştan savar bir temenniyle ağır başlı bir istek arasında nazlı nazlı salınan sihirli bir sözcük gibiydi keşke. “S*keyim gemisini, gel şurada birer oralet içip hiç konuşmadan gelip geçen insanlara bakalım” dedim sonra. Demez olaydım. Benimle hayal kurulmazmış. O an karar verdim, artık keşkeden başka laf etmeyecektim. “Ben gidiyorum” dedi. “Keşke” dedim. Kalsaydı yine keşke diyecektim. Anlamlı olup olmaması umurumda değildi. Çünkü anlamıştım, karşımızdaki insanlar, hatta en sevgililerimiz bile hayallerine yancı arıyorlardı sadece. Gemide de oralet içebiliriz deyip kalbimi fethedebilirdi isteseydi. Aklına bile gelmedi. Gelseydi. Keşke..
Mihriban - Unutmak Kolay mı Deme (Abdurrahim Karakoç) Türkü Hikâyesi
Mihriban kelime anlamı: Şefkatli, merhametli, muhabbetli, güler yüzlü, yumuşak huylu. Abdurrahim Karakoç; "Beni şiirlerimden takip edin." Der her daim, gerçekten şiirleri okuyunca şiirden çok mektup oldukları anlaşılıyor. Hikâyemize geçecek olursak, 1960 yılınca yaşadığı ölümsüz aşkı kelimelerle ebedi kılan Abdurrahim Karakoç'un gerçek
Hayal veya Gerçek
Saatlerdir rıhtıma yanaşmış olan Rus bandıralı bu gemiyi gözlüyordum. Yanıma aldığım çekirdekler biteli saatler olmuştu. Geminin ışıkları tamamen kapalı ve göze çarpan en ufak bir hareketlilik dahi yoktu. Gerçek oralarda bir yerdeyse sonsuza kadar beklemek sorun değildi ama ya değilse? Ya yine yanıldıysam? Düşüncelerimi çalan telefon böldü.
Reklam
883 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.