Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hanefi âlimlerinin büyüklerinden ve İmam-ı Rabbaniden sonra asrın müceddidi olarak kabul edilen Şah Veliyullah Dehlevi, insafı ve gerçekçiliği sonucu olarak taklit konusunda şöyle düşünür: “Eğer bir kimse, sadece şeriatin sahibine yani Resûlüllaha uymak niyetinde; fakat naslardan yani ayet ve hadislerden doğrudan hüküm çıkarmaya ve onları
Sayfa 19 - Sueda yayıncılıkKitabı okudu
... Bizler "tek dünyalı" insanlar değiliz ki böylesine kapatalım gözlerimizi. Bizler iki dünyalı insanlar olarak sonsuz dünyamızı nasıl değiştiririz bu sahteliğe? Bu akıl kârı olabilir mi? Kıyas edelim desek bu dünya ve öbür dünyanın süresini, kıyas dahi edilemez ki. Biri fani, biri ebedî. Sonu var bu dünyanın bir gün bitecek. Meçhul falan da değil üstelik. .. Kesinlikle şu an sahip olduğumuz ne varsa bir gün yitip gidecek. Ve bütün bunları bilerek ne yapmaya çalışıyoruz biz? Aişe anamız ağlarken, Hazret-i Ömer ayetin ağırlığından yataklara düşerken; ne kadar ciddiye almışız bu meseleyi? Hayatımızın hangi alanında gündem etmişiz? Bizler hayatları boyunca ev araba taksiti ödeyen insanlara evrilmişiz.
Sayfa 218
Reklam
Yaşamdaki en büyük hatalardan biri ise birileri ya da bir şeyleri birbiriyle kıyaslamaktır. Zira kıyas yapmanın en olumsuz yanlarından biri, kıyas yaptığınız kişi ya da durumun o an sizin en üst çitanız hâline gelmesidir. Oysa ki, siz belki de kıyasladığınızın çok daha üstünde bir kazanıma ulaşma potansiyeline sahipsinizdir. Kıyaslama eylemi içerisine girdiğinizde farkına varmadan belki de, gerçek potansiyelinizi sabote etmiş olursunuz.
Sayfa 102Kitabı okudu
Hakikat-i Haşrî (Tekrar dirilme ve Ahiret hakikati)
İşte iman-ı haşrînin yüzer neticesinden birisi; hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye taalluk eder. Ve bu tek neticenin de yüzer cihetinden ve faydalarından mezkûr dört delile sairleri kıyas edilse anlaşılır ki: Hakikat-i haşriyenin tahakkuku ve vukuu; insaniyetin ulvî hakikatı ve küllî hâceti derecesinde kat'îdir. Belki insanın midesindeki ihtiyacın vücudu, taamların vücuduna delalet ve şehadetinden daha zahirdir ve daha ziyade tahakkukunu bildirir. Ve eğer bu hakikat-i haşriyenin neticeleri insaniyetten çıksa; o çok ehemmiyetli ve yüksek ve hayattar olan insaniyet mahiyeti, murdar ve mikrop yuvası bir lâşe hükmüne sukut edeceğini isbat eder. Beşerin idare ve ahlâk ve içtimaiyatı ile çok alâkadar olan içtimaiyun ve siyasiyun ve ahlâkiyyunun kulakları çınlasın! Gelsinler, bu boşluğu ne ile doldurabilirler ve bu derin yaraları ne ile tedavi edebilirler?
İşte yalnız bir güzel çiçek ve hasnâ bir insan ve yalnız maddî ve zâhir suretinde bu kadar esmayı gösterirse; acaba umum çiçekler ve bütün zîhayat ve büyük ve küllî mevcudat, ne derece ulvi ve küllî esmayı okutuyor, kıyas edebilirsin.
Bir kıyas işleminde dört unsur bulunmaktır:
a. Asıl (الأصل): Kur'an, Sünnet veya icmada ele alınan meseledir. b. Aslın hükmü (حكم الأصل): Bu meseleye bağlanan haram, mubah, vacib, fasid gibi hükümler, bir başka deyimle hukuki değer yargısıdır. c. Fer' (الفرع): Hükmü daha önce açıklanmamış yeni meseledir. d. İllet (العلة): Aslın hükmünün öyle olmasını sağlayan somut ve istikrarlı gerekçedir.
Sayfa 53 - İslam Hukukunun Kaynakları, Yöntemler. Kıyas.Kitabı okuyor
Reklam
Kıyas
Hüküm çıkarım yöntemleri içinde en çok bilinen ve kullanılanı kıyastır. Buradaki kıyastan maksat, önermeler üzerinden sonuca ulaşmak demek olan mantıki kıyas (analoji) değil; bilinen bir hükmü, illiyet rabıtasına yani gerekçesine bağlı olarak bilinmeyen yeni bir meseleye aktarmak anlamındaki hukuki kıyastır. Daha açık bir tanımlamayla kıyas, Kitap, Sünnet veya icma ile belirlenmiş bir hükmün aynısını, yeni karşılaşılan ve dolayısıyla hükmü açıklanmamış olan meseleye aralarındaki illet birliği sebebiyle vermektir.
Sayfa 53 - İslam Hukukunun Kaynakları, Yöntemler.Kitabı okuyor
Evet bir hasta; tıbbı hendeseye kıyas ederek, tabibe bedelen mühendise müracaat edip gösterdiği ilâcı istimal eder ise; akrabasına ta'ziye vermeye davet ve kendisi için kabristan-ı fenanın hastahanesine nakl-i mekân etmek için bir raporu istemek demektir. Asar-ı Bediiyye - 171
"Kıyas, Hz. Peygamber döneminde yoktu..." diyenlere "Hz. Peygamber döneminde fikhi kıyas da yoktu..." yanıtını verir. Çünkü insan, yaşadığı zaman dilimiyle sorumludur. Felsefi açıdan yüzyıllara yayılan gelişmeler olmuşsa, sahip olunan bilgi ve kültür artmışsa, bunu reddedip, geçmişteki gibi yaşamaya çalışmak ona göre saçmadır.
İSLÂM AKILCI MI?
İslâm’ın akılcı bir din olduğunu işitmek sanıyorum bazılarımızın hoşuna gidiyor. Fakat acaba böyle bir niteleme yerinde midir? Islâm bazılarımızın sandığı gibi “akılcı” bir din midir? “Akılcılığın” ne olduğu hususunda ortak bir anlayışa varmadan bu sorunun cevabını alamayız. İlkin “akla uygun” olanla “akılcılık” arasındaki sınırı belirlememiz
SAYFALAR 44.45.46.47Kitabı okuyacak
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.