Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Editörlerin yüzde doksan dokuzunun başta gelen özelliği, başarısızlıkları. Yazar olmayı başaramamışlar. Sakın masabaşı işinin sıkıcılığını, satışların ve işletme müdürünün kölesi olmayı yazarlıktan daha çok istediklerini zannetme. Yazmaya çalışmış ve becerememişler. İşte lanetli paradoks da tam burada. Edebiyatta başarıya açılan her kapının önünde bekçi köpeği olarak onlar, yani edebiyatta başarıya ulaşamamışlar durur. Editörlerin, editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hemen hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor. Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğine karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başka başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir. Sakın bana o rüyayı görmediklerini, şiir ya da roman yazmayı denemediklerini anlatma; denemiş ama becerememişlerdir. Neden ortalama bir eleştiri, balıkyağından bile fazla mide bulandırır? Eleştirmenler ve kendini eleştirmen sananlar hakkında ne düşündüğümü zaten biliyorsun. Büyük eleştirmenler yok değil, ama sayıları kuyrukluyıldızlar kadar azdır. Yazar olmayı beceremezsem, editörlükte kendimi kanıtlarım, merak etme. Her halükârda, benim için kolay ekmek kapısı.”
Türkiye İş Bankası Yayınları
Editörler ve Eleştirmenler
“Editörlerin yüzde doksan dokuzunun başta gelen özelliği, başarısızlıkları. Yazar olmayı başaramamışlar. Sakın masabaşı işinin sıkıcılığını, satışların ve işletme müdürünün kölesi olmayı yazarlıktan daha çok istediklerini zannetme. Yazmaya çalışmış ve becerememişler. İşte lanetli paradoks da tam burada. Edebiyatta başarıya açılan her kapının önünde bekçi köpeği olarak onlar, yani edebiyatta başarıya ulaşamamışlar durur. Editörlerin, editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hemen hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor. Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğine karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başka başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir. Sakın bana o rüyayı görmediklerini, şiir ya da roman yazmayı denemediklerini anlatma; denemiş ama becerememişlerdir. Neden ortalama bir eleştiri, balıkyağından bile fazla mide bulandırır? Eleştirmenler ve kendini eleştirmen sananlar hakkında ne düşündüğümü zaten biliyorsun. Büyük eleştirmenler yok değil, ama sayıları kuyrukluyıldızlar kadar azdır. Yazar olmayı beceremezsem, editörlükte kendimi kanıtlarım, merak etme. Her halükârda, benim için kolay ekmek kapısı.”
Reklam
“Editörlerin yüzde doksan dokuzunun başta gelen özelliği, başarısızlıkları. Yazar olmayı başaramamışlar. Sakın masabaşı işinin sıkıcılığını, satışların ve işletme müdürünün kölesi olmayı yazarlıktan daha çok istediklerini zannetme. Yazmaya çalışmış ve becerememişler. İşte lanetli paradoks da tam burada. Edebiyatta başarıya açılan her kapının önünde bekçi köpeği olarak onlar, yani edebiyatta başarıya ulaşamamışlar durur. Editörlerin, editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hemen hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor. Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğine karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başka başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir. Sakın bana o rüyayı görmediklerini, şiir ya da roman yazmayı denemediklerini anlatma; denemiş ama becerememişlerdir.
“Editörlerin yüzde doksan dokuzunun başta gelen özelliği, başarısızlıkları. Yazar olmayı başaramamışlar. Sakın masabaşı işinin sıkıcılığını, satışların ve işletme müdürünün kölesi olmayı yazarlıktan daha çok istediklerini zannetme. Yazmaya çalışmış ve becerememişler. İşte lanetli paradoks da tam burada. Edebiyatta başarıya açılan her kapının önünde bekçi köpeği olarak onlar, yani edebiyatta başarıya ulaşamamışlar durur. Editörlerin, editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hemen hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor. Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğine karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başka başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir. Sakın bana o rüyayı görmediklerini, şiir ya da roman yazmayı denemediklerini anlatma; denemiş ama becerememişlerdir. Neden ortalama bir eleştiri, balıkyağından bile fazla mide bulandırır? Eleştirmenler ve kendini eleştirmen sananlar hakkında ne düşündüğümü zaten biliyorsun. Büyük eleştirmenler yok değil, ama sayıları kuyrukluyıldızlar kadar azdır. Yazar olmayı beceremezsem, editörlükte kendimi kanıtlarım, merak etme. Her halükârda, benim için kolay ekmek kapısı.”
Sayfa 275Kitabı okudu
Editörlerin, editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor.Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğine karar verenler şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar.Onların ardından yine bir başka başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir.Sakın bana o rüyayı görmediklerini, şiir ya da roman yazmayı denemediklerini anlatma; denemiş ama becerememişlerdir.Neden ortalama bir eleştiri,balık yağından bile fazla mide bulandırır ? Eleştirmenler ve kendini eleştirmenler sananlar hakkında ne düşündüğümü zaten biliyorsun.Büyük eleştirmenler yok değil ama sayıları kuyruklu yıldızlar kadar azdır.
Sayfa 308 - işbankasıKitabı okudu
"Editörlerin yüzde doksan dokuzunun başta gelen özelliği, başarısızlıkları. Yazar olmayı başaramamışlar. Sakın masabaşı işinin sıkıcılığını, satışların ve işletme müdürünün kölesi olmayı yazarlıktan daha çok istediklerini zannetme. Yazmaya çalışmış ve becerememişler. İşte lanetli paradoks da tam burada. Edebiyatta başanya açılan her kapının önünde bekçi köpeği olarak onlar, yani edebiyatta başanya ulaşamamışlar durur. Editörlerin, editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hemen hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor. Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğine karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başka başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir. Sakın bana o rüyayı görmediklerini, şiir ya da roman yazmayı denemediklerini anlatma; denemiş ama becerememişlerdir. Neden ortalama bir eleştiri, balıkyağından bile fazla mide bulandırır? Eleştirmenler ve kendini eleştirmen sananlar hakkında ne düşündüğümü zaten biliyorsun. Büyük eleştirmenler yok değil, ama sayıları kuyrukluyıldızlar kadar azdır. Yazar olmayı beceremezsem, editörlükte kendimi kanıtlarım, merak etme. Her halükarda, benim için kolay ekmek kapısı."
Reklam
ABD’deki gençlerin büyük bölümünün Vietnam Savaşı’na karşı olduğu, askere çağrılanların büyük bölümünün aslında gitmek istemediği düşünülür bazen. Filmlerin, belgesellerin verdiği izlenim öyle çünkü. Oysaki karşı çıkanlar çoğunlukta değil. Peki, biz niye öyle düşünüyoruz? Çünkü sayısal çoğunluk, nicelik başka bir şey, döneme damga vurmak, dönemin ruhunu oluşturmak başka bir şey.
Martin Eden'dan editörler ve eleştirmenler üzerine inciler;
“Editörlerin yüzde doksan dokuzunun başta gelen özelliği, başarısızlıkları. Yazar olmayı başaramamışlar. Sakın masabaşı işinin sıkıcılığını, satışların ve işletme müdürünün kölesi olmayı yazarlıktan daha çok istediklerini zannetme. Yazmaya çalışmış ve becerememişler. İşte lanetli paradoks da tam burada. Edebiyatta başarıya açılan her kapının önünde bekçi köpeği olarak onlar, yani edebiyatta başarıya ulaşamamışlar durur. Editörlerin, editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hemen hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor. Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğine karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başka başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir. Sakın bana o rüyayı görmediklerini, şiir ya da roman yazmayı denemediklerini anlatma; denemiş ama becerememişlerdir. Neden ortalama bir eleştiri, balıkyağından bile fazla mide bulandırır? Eleştirmenler ve kendini eleştirmen sananlar hakkında ne düşündüğümü zaten biliyorsun. Büyük eleştirmenler yok değil, ama sayıları kuyrukluyıldızlar kadar azdır. Yazar olmayı beceremezsem, editörlükte kendimi kanıtlarım, merak etme. Her halükârda, benim için kolay ekmek kapısı.”
Sayfa 307 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Editörlerin ve editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hemen hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor. Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğini karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir.
Sayfa 308Kitabı okudu
Editörlerin ve editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hemen hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor. Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğini karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir.
Sayfa 306Kitabı okudu
Reklam
Editörlerin ve editör yardımcılarının çoğu ve dergilere, yayınevlerine dosya değerlendirmesi yapan danışmanların hemen hepsi, yazar olmaya çalışmış ama bunu başaramamış kişilerden oluşuyor. Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğini karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir.
Özgünlük ve deha konusunda yargı makamında oturup, matbaaya neyin gidip neyin gitmeyeceğini karar verenler, şu dünyada bu işi yapması gereken son kişiler, yani özgün bir yanlarının olmadığı kanıtlanmış, ilahi kıvılcımın yanlarına bile uğramadığı belli olmuş bu adamlar. Onların ardından yine bir başarısızlık abidesi olan eleştirmenler gelir.
Sayfa 308 - Is bankasıKitabı okudu