Farkında Olmalı İnsan...
Kendisinin, hayatın, olayların, gidişatın farkında olmalı. Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen… Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli. Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını Ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli. Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli. Henüz bebekken ‘Dünya benim!’ dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu, Ölürken de aynı avuçların ‘Her şeyi bırakıp gidiyorum işte!’ dercesine apaçık kaldığını fark etmeli. Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli. Baskın yeteneğini fark etmeli sonra. Azrail'in her an sürpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan ve ölmeden evvel ölebilmeli. Hayvanların yolda kaldırımda çöplükte ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli. Eşref-İ mahlukat (Yaratılmışların en güzeli) olduğunu fark etmeli. Ve ona göre yaşamalı. Gülün hemen dibindeki dikeni, dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli. Evinde 4 kedi 2 köpek beslediği halde çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli. Eşine ‘Seni çok seviyorum!’ demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli. Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini, ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli. Zenginliğin ve bereketin, sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli. FARK ETMELİ. Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti yarın meçhuldür, o halde ömür dediğin bir hündür, o da bugündür.
Can Yücel
Can Yücel
Geceye bir şarkı bırakın...
Reklam
Ahmet Kaya
Nazlıcan ... Biz üç kişiydik, Bedirhan, Nazlıcan ve ben Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık Deniz çok uzaktaydı ve
Yaşantınıza şükredin, okumaya bile üşenen insanoğlu
Ah diye bağırdı beş on metre önümde yürüyen sarı saçlı kız. Ah dedi bir daha, yere oturdu ayağını tutuyordu. Yaklaştım yanına iyi misin dedim. Kafasını kaldırdı ayağım dedi, ayağım çok acıyor, kanadı galiba. Ayağında ayakkabı yoktu. Uzun bir süredir önümde yürüyordu ama ayağında ayakkabı olmadığını fark etmemiştim. İnsan kendi derdine düşünce
Ahlaksızlığın Ummanı Olan Bu Şark´ı Yaşadıkça Tanıyorum.
Hizmetine ömrümü harcadığım memlekette, dostlarım kalmadı gibi bir şey. İnsanın düşkünlüğünü, sefaletini bilirdim ama ruh sefaletinin bu kadar karanlığını görmemiştim. İnsan diye emek verdiklerimin hemen hepsi de ruh ve mana mefhumuna yabancı, menfaat kölesi bir takım haşerelermiş. Ahlaksızlığın ummanı olan bu Şark´ı yaşadıkça tanıyorum. Burada insanı fenerle arayanlar yanılmamışlar. "Müslümanız diyen insan yığını´ yok mu? Onlar, Şark´ın en aşağı tabakasını teşkil ediyor. Yaşanan şekliyle Müslümanlık Şark´ı bitirmiş. Buraya artık ne ilim girer, ne ahlak; ne de Allah uzanır bunlara… Bunların önce her şeyi bırakıp, insanlık devrine girmeleri lazım.
Nurettin Topçu
Nurettin Topçu
İslamyet o kadar güzel bir din peygamber efendimiz o kadar yüce ki bu din Hazreti Hamzayı öldüren Vahşi yi tövbesiyle aziz kılıp Hazreti vahşi yapmıştır …. Bizim Hocalar sakalı bırakıp cübbeyi giyinen cennet sanki babasının tarlası gibi ibadetine güvenen kibir küpleri herkese tepeden bakar DAVA KENDİNİ MEDRESEYE KAPATMAK DEĞİL MEYHANEYİ MEDRESE YAPABİLMEKTİR
Reklam
1.000 öğeden 911 ile 920 arasındakiler gösteriliyor.