Bir derdim var vurmaz dibine
çok mu saklı derdim, çok mu derin çağırmadı dilim, dönmedi bunca zaman, bekliyor dilsiz taşın üstünde,
üşümüş uzun uzun, hepsinden serin.
Ben senin sınırlı gövden ile
beni sonsuz sarmanı diledim.
Uykum seninle kışın kolları arasında
devrilerek dönerek tamamlansın,
içimde kuzeyin kuşları sussun istedim.
Kışı ve kışın kalbimde ağırlaşan meyvesini,
çiğ düşmüş, soğumuş, dönmüş bir dili
hatırlamak için
beni büyüleyen o kimyanın boşluğunda
durup yalvardım:
Beni bu siyah boşluğun içine bırakma,
derin bir zaman istedim senden, ama
bana onu verme! Ne kışa ne yaza uygun
kalbim, çatlat aramızdaki dönmüş dili,
yokluğunun sebebini anlatamadım kendime,
yokluğun ne vakittir karlı bir tepe gibi
içimde.
Bütün manzarayı dolanır da güneş, vurur.
(Tek tek ağaçlarına ovanın,
Bir fırfırlı eteğine suyun, bir uzağına nehrin,)
Bir derdim var vurmaz dibine
çok mu saklı derdim, çok mu derin
çağırmadı dilim, dönmedi bunca zaman,
bekliyor dilsiz taşın üstünde,
üşümüş uzun uzun, hepsinden serin.
Bir derdim var vurmaz dibine
çok mu saklı derdim, çok mu derin
çağırmadı dilim, dönmedi bunca zaman,
bekliyor dilsiz taşın üstünde,
üşümüş uzun uzun, hepsinden serin.
beni büyüleyen o kimyanın boşluğunda
durup yalvardım:
Beni bu siyah boşluğun içine bırakma,
derin bir zaman istedim senden, ama
bana onu verme! Ne kışa ne yaza uygun
kalbim, çatlat aramızdaki donmuş dili,
yokluğunun sebebini anlatamadım kendime,
yokluğun ne vakittir karlı bir tepe gibi
içimde.
“Beni büyüleyen o kimyanın boşluğunda
durup yalvardım:
Beni bu siyah boşluğun içine bırakma,
Derin bir zaman istedim senden, ama
Bana onu verme! Ne kışa ne yaza uygun
Kalbim, çatlat aramızdaki donmuş dili,
Yokluğunun sebebini anlatamadım kendime,
Yokluğun ne vakittir karlı bir tepe gibi
İçimde.”