Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
bir kendim bir kitap
bir kendim bir kitap
@birkendim_birkitap
55 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Bulantı
Romangünlük tarzda yazıldığı için olay örgüsü ve kurgusu yok.Felsefe okumalarına yakınlığınız yoksa kitap size hitap etmeyebilir. Benim için tekrar okunacak kitaplar listesinde İkinci okumamda farklı bir etkisi olacaktır.
Sartre'a göre varoluş özden önce gelir. Yani; insan önce vardır, özü sonradan oluşur. İnsan, insanlığın bütün değerlerini kendisi yaratır ve bunu tek başına yapar.Yazara göre varlıkların kendiliğinden varoluşu anlamsız ve bulantı hissi verir.
.
.
Kitapta, kahramanın gündelik hayatından kesitler, varlık, varoluş konuları ele alınıyor.
Romanının kahramanı Antoine Roquentin bu bulantı hissini ,ilk kez denizde taş sektirmek için yerde gördüğü bir taş parçasını eğilip almak istediğinde ve bunu yapamadığında fark eder. Sonrası onun için kırılma noktası olur. Çünkü kendi varlığı da dâhil çevresindeki her şeyin varlığına tiksinti duymaya başlıyor.
"Yalnızım ama bir kente inen bir ordu gibi yürüyorum. "
"Birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veriş, körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapamayacağımı biliyorum."
Bilinmeyen Adanın Öyküsü
Kitap, adı bilinmeyen bir adam,bir kadın,bir tekne ve bir adanın uzun öyküsü.
Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde denizcilikle, denizle uzaktan yakından hiçbir ilişkisi olmayan,amacı ve hayalini gerçekleştirme yolunda krala kafa tutan bir adam vardır.Bu adamın cesaretinden güç alan kraliyet temizlikçisi bir kadın bu adamın peşine takılıp gider. Bu adam ve bu adamın peşinden giden kadının bilinmeyen bir ada arama cesaretini gösterdiği öyküyü okuyoruz.
Kralın kapısında üç gün yattıktan sonra mürettabatsız, sağlam olup olmadığı belli olmayan bir tekne alan adam denize açılmadan hazırlık yapmaya çalışır. Bu aşamada okuyucuya verdiği ders
insan,amaçları ve hayallerini gerçekleştirmek için ne zaman adım atar o zaman hayaline ,amacına bir adım daha yaklaşır. Bilinmeyen ada, tekne, yelken, kral, kadın gibi kavramlar üzerinden metaforik anlatımlar var.
.
.
Okuyanın kesinlikle mutlu olacağı bir kitap. Cümlelerde ve anlatımda #josésaramago nun ince işçiliği var
.
.
Her insanın bir bilinmeyen adası o adaya giden bir teknesi var. Kitap bittiğinde taşlar yerine oturdu. Kendini bulma öyküsü
.
.
"Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin. "
Hüyükteki Nar Ağacı
31 Ocak 1951'de Hüyükteki Nar Ağacı'nı bitiren yazar, eseri kaybetmiştir. Kadirli'deki annesinin sandığında bulunmuş, ardından amcasının oğlu tarafından 1966'da kendisine getirilmiştir. Eserin ilk beş sayfası kopmuş olmasına rağmen bu sayfalar, yazar tarafından yeniden yazılmıştır. Neredeyse hiçbir değişiklik yapmadan 1982'de yayımlanmıştır.
Yaşar Kemal, ekmeğini topraktan çıkaran insanların traktöre karşı direnmesini anlatıyor.
İnsan gücünün yerini alan traktörleri ırgatlar arasında işsizliğe sebep olur. İki keçisini satıp Çukurova'da iş bulma umuduyla yola Memet ve köylüleri çocuk Memet, Hösük, Aşık Ali, hasta Yusuf yola çıkarlar. Ama umduklarını Çukurova'da da bulamazlar. Hiçbir yerde onlara ihtiyaç yoktur. Çünkü işçi gücünün yerini artık iş makineleri almaya başlamıştır. Bir yandan iş bulma umuduyla bir yandan hasta Yusuf'un ölüm kalım mücadelesi onları yorar.Epey yol aldıktan sonra köyün birinde yaşlı bir kadın dertlilere deva olan höyükteki nar ağacını anlatır. Bu nar ağacı öyle yücedir ki, kimin ne muradı varsa verir kimin derdi varsa çare olur. Hem Yusuf'un derdine umut hem de kendi muratları gerçek olsun diye onu aramaya başlarlar.
Okur Takip Önerileri
72.Koğuş
Asıl adı MEHMET RAŞİT ÖĞÜTÇÜ olan Orhan KEMAL, aydınlık gerçekçi yazardır.Askerliğini yaparken "Maksim Gorki ve Nâzım Hikmet kitapları okumak", "yabancı rejimler lehinde propaganda ve isyana muharrik" suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkûm edillir.
1940'ta, Bursa Cezaevi'nde ünlü şair Nazım Hikmet ile tanıştı. Onun toplumcu görüşlerinden etkilendi. Üç buçuk yıl Nazım Hikmet’le oda arkadaşlığı yapar.
Orhan KEMALsamimi , süslemeden, akıcı dille biz okurlara küçük insanları aktarmış
Kendisi, çırçır fabrikalarında işçilik, dokumacılık, ambar memurluğu gibi işlerde çalışmış. Zorlu hayat şartlarının içinden gelen yazar, fabrikaları, işçileri, yolunu her türlü bulan ve yolunu kaybetmiş insanları, yoksulluğu, toprağı ve toprak ağalarını konu olarak ele alıyor.
.
.
.
72. KOĞUŞ ,II. Dünya Savaşı yıllarında farklı suçlardan cezaevinde kalan, sefillik çeken insan öyküsüdür.72.koğuşta kalan Ahmet Kaptan ve diğerlerinin trajedisi anlatılıyor.Çöpten yemek yemek, camsız çerçevesiz koğuşta çimento torbası üzerinde uyumak, bir seferlik verilen tayın ile gün geçirmek onların gündelik hayatı.Bir gün Ahmet Kaptan'a anası150 lira gönderir. O da bu parayla koğuşun şartlarını iyileştirir ama sonu ummadık şekilde bitiyor.
.
.
Ayrıca,Kadir İNANIR'IN başrol oynadığı 72.Koğuş filmi varmış. Haftasonu izleyeceğim.
Kabil
Saramago, semavi dinleri adeta atom bombasıyla bombalamış diyebilirim. Yazar, Adem ve Havva'nın cennetten kovuluşunu, Kabil'in Habil'i öldürmesi ve akabinde Kabil'in alnında bir izle sürgün olma cezasına çarptırılmasını anlatarak kötülüğün nasıl doğduğuna giriş yapıyor.
.
.
Kabil'i sürgün ve gezgin olarak okuyoruz.Minik minik sıçramalarla Kabil kendisini bir geçmişte bir gelecekte buluyor. Kitapta bahsedilen olaylardan bazıları; Adem ve Havva ,Habil Kabil Hikayesi ,İbrahim ve Oğlunun Kurban hikâyesi ,Babil Kalesi-Lut Kavmi hikayesi ,Sina Dağı ve samiri olayı ,Nuh tufanı gibi.
.
.
Jose SARAMAGO okuyarsanız onun ateist olduğunu da biliyorsunuzdur. Ön yargısız okumanızı tavsiye ederim.
.
.
.
.
"Belirsizliğin yolu başlangıçta dardır, ama onu genişletmeye hazır biri elbette olacaktır; bir halk özdeyişini tekrarlarsak, belirsizlik yemek yemek ya da kaşınmak gibidir, önemli olan başlamaktır."
Yalnızız
Peyami SAFA, modernleşmenin etkisiyle kendisine yabancılaşan, kalabalıklar içinde bile yalnızlığı yaşayan, vicdanıyla yüzleşen günümüz insanını anlatmaktadır. Fazlaca psikiyatrik terimler ve yabancı dilde kelimeler mevcut.
Romanda geçen Simeranya, Samim'in olaylardan sıkıldığında kendisini attığı ütopik bir hayal ülkesidir. Bu ülke Samim tarafından yüz elli yıl sonrasını, bütün zıtlıkların birbiriyle barıştırıldığı bir mutluluk adası olarak tasarlanmıştır.Yazar, kitapta bir bölümde bu bilgileri okura bu şekilde aktarıyor.
"Kaderinin şoförü sensin. Emin ol.Onu dram istikametinde sürme. Biraz gül, yahu! Değmez vallahi bu dünya." Sayfa 37
" Bu dünya o kokladığın limona benzer:Yuvarlak, ekşi... Fazla sıkmaya gelmez. " Sayfa 51
Alice Harikalar Diyarında
Kitaptaki karakterlere insan özellikleri fazlaca yüklendiği için Çin'de yasaklanmış.Ayrıca Alice Harikalar Diyarinda tıpta bireylerin boyut, uzaklık ve doku algısını etkileyen bir sendroma isim olarak olarak verilmiş.
Alice Harikalar Diyarında gerçeküstü yazılmış çocuk ve yetişkin kitabı olarak kolay okunabilen bir kitap. Zihnime yer etmesi için birkaç defa okuduğum dikkat çekici cümleleri var. Felsefe ve mantık kitapta olaylara ve karakterlere giysi gibi giydirilmiş. Karakterler arasında sorular ve cevaplar havada uçuşuyor fakat hep bir karışıklık var. (Kitap bittiğinde karışıklığın sebebini anladım.)
Felsefe ve mantık
“Yediğimi görüyorum. /Gördüğümü yiyorum.”
“Sahip olduğum her şeyi severim. /Sevdiğim her şeye sahibim.”
“Uyuduğum zaman nefes alırım./Nefes aldığım zaman uyurum.”
Çocukların ilgisini çeken pek çok şey hayvanlar, eşyalar, meyveler, oyun kartları gibi kitapta karakter olarak görüyoruz. Yazar, insanlara vermek istediği mesajları dolaylı yoldan aktarıyor.Eserde ast üst ilişkiler, adalet kavramı, İyilik-kötülük, kaba davranış-kibarlık, küçük-büyük, kısa-uzun gibi zıtlıklara ve takdir edilme arzusuna yer verilmiş.
Kitapta geçen şu bölümlerde
Alice kapıdan giremediğinde uşağın ona kapıyı çalması gerektiğini söylemesi, uşağın konuşurken gözlerini gökyüzüne dikmesi, masada olan yiyecekleri ikram etmemek, davet edilmeden bir masaya oturmak, başkaları hakkında yorum yapmak kaba davranış olarak çocuk okurlara öğretici mesaj olarak verilmiş. Biz bu mesajları her ne kadar çocuk olmasakta yetişkinler olarak üstümüze alalım.
Yüz Yıllık Yalnızlık
Öncelikle kitabın karakteristik özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Büyülü gerçekçilik akımının en iyi örneği, öncüsü de diyebiliriz.Kitap, detaylı cümlelerle ve geniş karakterlerle dolu. Okunması kolay değil. Aureliano ismini içeren karakter fazla. Kitabın ilk sayfasında soyağacı mevcut. Okuyup anlamanızı kolaylaştıracaktır.
.
.
.
İster Yüzyıllık Yalnızlık deyin ister Yüzyıllık Haz her ikisi de kitaba uygun isimler Buendia ailesinin Macondo kasabasında geçen yüzyıllık bir soybağı hikayesini konu almaktadır.Jose Arcadio ve Ursula amca çocuklarıdır. Birbirlerini çok severler ve evlenmek isterler. Ama kasabalılar evlenmelerine karşı çıkar. Rivayet odur ki akraba evliliğinden doğacak çocukların domuz kuyruklu olacağıdır. Nitekim onlar bu durumdan korkmalarına rağmen yine de evlenirler. Ve iki oğlan bir kız olmak üzere üç çocukları olur. Sonra bakarlar çocukları kuyruklu mu kuyruksuz mu doğmuş. Üç çocuğunda kuyruğu yoktur.Bundan sonrası 6 kuşak boyunca kendinden öncekileri aratmayan aile bireylerinin doğması ve yaşamlarını sürdürmesi yüzyıllık yalnızlığın ortaya çıkmasına sebep oluyor. Yaşanacakları sezgileriyle bilen ve önlem almak isteyen büyük nine Ursala olaylara ve kişilere engel olamaz.
Ayrıca ,gerçekçi anlatımdan uzak masalsı bir anlatım da olsa tarihsel olaylara atıfta bulunmuş yazar. Kitabın bazı bölümlerinde muz işçileri katliamına yer vermiş.
Uzak Tepeler
Şimdi bir bardak çay aldım kitabı sindirmeye çalışıyorum.Kitabı okudum,bitti ve ürperdim Gayet başarılı bir kitap.Kitabi anlayabilmeniz için cümlelerdeki zamir gecislerine dikkat etmeniz gerek. Önce ben ne okudum diyorsunuz sonra yazarı tebrik ediyorsunuz. Ben, pek az okurun kitabı anlayabileceği kanısındayım. Bununla birlikte önümüzdeki yıl yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım. Konu aşağıdaki gibi fakat verdiği duygu tarifsiz.Bu sebepten kitabı okumalısınızYaşantıların, bellegimizi ne kadar etkilediğinin örneği bir kitap. İnsan,tek parça halinde yasarken nasıl bir bölünmüşlük halinde hayatina devam eder?
.
.
Yazar, Nagazaki’ye atılan bombanın etkilerini, Japonya'da ki yanliş ögretim sistemini, cinsiyet ayrımı gibi toplumsal olaylarda yer vererek konuyu işlemiş.
.
.
️İngiltere'de yalnız başına kendi hakinde yaşayan yaşlı Japon kadını Etsuko'nun büyük kızı Keiko iple kendini asarak intihar eder.
Bir zaman sonra Etsuko'nun küçük kızı Niki annesini ziyarete gelir ama anne kız düşüncelerde ve duygularda mesafelidir.Bu mesafeler Etsuko'nun geçmişine gömülmesine neden olur.
İkinci Dünya Savaşı'nın bitişinden sonra ilk kocasıyla birlikte Nagazaki'de yaşayan Etsuko, o yıllarda kısa süre komşuluk yaptığı Sachiko ve onun küçük kızı Mariko'yla kurduğu arkadaşlığı hatırlar. Bugünun gerçekliği geçmişteki o arkadaslikta yatıyor.
.
.
"Belleğin güvenilmez bir şey olabileceğini anlıyorum; çoğunlukla insan hangi koşullarda anımsıyorsa bellek onların rengini büyük oranda taşıyor."diyor Etsuko.
Knut Hamsun-Açlık
Bir savaş belgeseli izlemiştim. İzlediğim zamanı hatırlayamadım.Savas mağduru anne enkazlar arasinda "Çocuklarım için yiyecek bir şey bulamıyorum.Sagda solda bulduğum kartonları yediriyorum.Geride kalan insanlar da caresizlikten kedileri yediler, bitirdiler" demişti. İhtiyaçlar ve açlık söz konusu olunca ilk olarak bu annenin çaresizliği bir de Maslow'un Piramidi aklıma geliyor.
️
️
️
Ee kitaba gelirsek "AÇLIK" yazarın uzak olduğu bir konu değil.Knut Hamsun da açlıktan, yazma amacına ulasmakta zorlanmaktan muzdarip olmuş.Yazarin hayatını kitaptan önce okursanız otobiyografik kesitlere rastlayacaksiniz.
Karakterimizin geçmişi ve çevresi hakkında bilgi yok.Açlıkla ve yazma mücadelesini,ruhsal,fizyolojik durumunu okuyorsunuz. Yazma amacını kimi zaman ilham perisi gelmemesinden kimi zamanda açlıktan kaynakli oluşan olumsuzluktan gerceklestiremiyor.Sirf o tokluk hissi için tükürük salgısı salgilamaya çalışması,talaş,yrede buldugu portakal kabuğu,köpek için verilen kemiği kemirmesi açlığın zirve yaptigi kısımlardi. Pek çok girişimde bulunmasina rağmen ne acligini ne sefaletini yenebiliyor. Bu kadar zor zaman geçirirken karakterinden,değerlerinden taviz vermektense ac kalmayi tercih ediyor.
️
️
Vesselam yoklugunu hissetmediğiniz şeyi anlayamazsınız.
️
️
Siddhartha
Siddhartha, kendini bulmak için yollara düşmenin,değismenin,dönüşmenin kitabıdır.
Dünyanın tüm gereksizliklerini ardında bırakmak ve kendi öz benine dönüş yolculuğudur.Aynı zamanda karşılaştığı her olay veya kişi onun için öğreticidir.
Bu kitapta Siddhartha; hem yoldur, hem yolcudur, hem yolda karşılaşılanlardır hem de bunların hiçbiri olmaya yetmeyendir.
”Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması iyidir” diye geçirdi içinden.” Dünya zevklerinin ve dünya malının insana hayır getirmeyeceğini daha küçükken öğrendim. Hanidir biliyordum ama ancak şimdi yaşadım. Ve şimdi biliyorum, belleğimle değil, gözlerimle, yüreğimle, midemle biliyordum bunun böyle olduğunu. Ne mutlu ki öğrendim artık! ”
Katip Bartleby
Elli sayfalık güzel bir kitap #katipbartleby
"En iyi hayat en kolay hayattir." inancı olan bir avukatın hukuk bürosuna, kendisine yardımcı olarak aldığı Kâtip Bartleby işe almasiyla gelişen olayları konu ediniyor.
Hukuk burosuna, yazılari kopyalamak ve kontrol etmek amacıyla alınan Kâtip Bartleby "yapmamayı tercih ederim" diyerek verilen hicbir işi yapmıyor.
Bir yanı kâtibini kovmakla bir yanı da acaba düzelir mi diye bekleyen avukat, Kâtip Bartleby ile baş edemeyecince sonunda bürosundan kovmak istiyor.Bartleby kovulmamayi tercih edince avukat bürosunu taşımak zorunda kaliyor. Bartleby'in düzeni reddedişi ve direnişini okurken acaba ne olacak diye bekledim.
.
.
Kâtip Bartleby, kendisi olarak kalma mücadelesi verirken boş bir kağıt gibi hatta kocaman bir boşluk gibi duruyor.Umutsuzluğa meyilli bir insanın daha önce "Ölü Mektuplar Dairesi"nde çalışması onun hayattan beklentisini sömürmüş.
Simyacı
Kitap anlatım dili ve konusuyla sizi içine çekiveriyor. Bir günde okunacak bir kitap.
️
️
İnsanın, kendini arama, bulma ve gerçekleştirme yolculuğu masalsı anlatılmış. Hayatımiz boyunca karşımıza çıkan insanların,nesnelerin,olayların bize bir seyleri işaret ettiğinin ve bu işaretlere doğru anlam ve yorum katmanin hikâyesi.
️
1-Simya bir şeyi başka
Çocuk kalbi
Şubat ayınin ilk kitabı İtalyan yazar Edmondo De Amicis' in pek çok dile çevrilmiş "Çocuk Kalbi" ️ kitabı oldu.Oğlunun günlüğünden esinlenerek yazmış olduğu kitap, eğitim bilim uzmanları tarafından "dünyanın en yararlı kitabı" seçilmiş. İlkokul öğrencisi Enrico'nun okul ve sosyal yaşamda gözlemlediği,tanık olduğu ve yaşadığı olayları okuyorsunuz.Bu kitabı üçüncü sınıf öğrencisi oğlumla okudum.Oğlumun kitaptan fayda sağlamış olmasini umuyorum. Her yaştaki okurun ruhuna, kalbine ve aklına dokunacagi bir kitap.İnsanı insan yapan vicdan, merhamet, empati duygularınız kitabı okurken şöyleee bir kıpırdıyor.Çocuk kitabı olarak değerlendirmemek gerek. Büyük küçük bütün okurların okuyabilecegi kiymetli bir kitap.
️️️️
"Ve "öğretmen" kelimesini hep büyük bir saygıyla söyle, çünkü bir adamın bir başka adama baba haricinde söyleyebileceği en asil, en tatlı söz budur."
.
.
"Kitapların senin silahlarındır, sınıfın senin taburundur, savaş alanın bütün yeryüzüdür ve zafer de uygar insanlığındır. Korkak bir asker olma, Enrico’cuğum"
.
Dorian Gray'in Portresi
Okuduğum klasiklerde favorilerim içerisinde oldu. Dorian Gray ' in Portresi döneminde tepkilere ve büyük tartışmalara sebep olmuş.Gerekcesi eşcinselliği ve hazcılığı açıkça işlemesi, ahlaksızlığı ön plana çıkarmasi. Kitabın yazarı Oscar Wilde " ahlaksızlıkla " suçlanmış ve eseri birkaç kere sansürlenmis.
.
.
Kitap , Dorian,Ressam
Ana
"Parolamız şudur:Kahrolsun özel mülkiyet,tüm üretim araçları halkındır,tüm iktidar halkındır,herkes çalışmalıdır.Gördüğünüz gibi, isyancı değiliz biz." Sayfa 392
.
.
"Genç yürekler her zaman gerçeğe daha yakındırlar." Sayfa 384
.
.
#gorki #ana kitabında zenginlerin fakirler üzerindeki gücüne başkaldıran işçi sınıfını ve makinelerin öğüttüğü insan gücünün tek yumruk olma çabasını anlatıyor.
Çarlık sisteminin getirdiği düzene boyun eğmeyen bir grup genç canları pahasına yilmadan gayelerinden vazgeçmezler.
.
.
Maksim Gorki üçlemesinden sonra #ana kitabını okumak çok iyi geldi.Anne yokluğu ve şefkati olmadan anneanne, dedeyle büyüyen yazar kitabın baş karakteri Pavel'in "Ana"sıyla yaşayamadığı anne sevgisini tamamlamaya çalışmış.
.
.
ATEŞTEN GÖMLEK(Spoiler İçerir)
O,yazar,siyasetçi,akademisyen,öğretmen, iyi bir konuşmacı.Sivil olmasına rağmen MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'LE yan yana mücadele ederek Onbaşı Halide olmuş.
.
.
Savaş döneminde Anadolu ajansının kurulmasında rol oynayarak gazetecilik yapmış.İstanbul'un işgali sırasında halka yaptığı konuşmada “Milletler dostumuz, hükûmetler düşmanımızdır.”
Sol Ayağım
Otobiyografik bir eser olan "Sol Ayağım" doğuştan beyin felçli yazar #christybrown 'un yeniden doğuş hikayesini anlatıyor.
.
.
Ümidini kaybetmeyen anne ve küçücük bedenine hapsolmuş çocuğun iç dünyasına eşlik ettim. Christy, vücudunun işlev gören tek organı sol ayağıyla ve bitmeyen azmiyle umudunu kaybetmişlere ders veriyor. Çevresinde ki pek çok kişi yazarın iyileşemeyeceğine ve engelli olduğuna inanıyor.Tek bir kişi hariç ️Annesi️
Engelin yalnızca bedende olduğuna ve zihinsel problemi olmadığına inanarak evladına destek olan annesi okuma yazma öğreterek yazarın bütün hayatını degistiriyor.
.
.
Ben kitabı okurken iç dünyama şöyle dedim Evet. Asıl ümitsizlik vazgeçtigin an başlar ve asla vazgeçme.
.
.
"Sol ayağım , bulunduğum hapishanenin kapısının tek anahtarıydı." Sayfa 20
.
.
NOT: İzlemek isterseniz filmi de çekilmiş.Bu hafta izlemeyi planlıyorum
Anadolu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban romanı; bir paşanın oğlu olan Ahmet Celal'in gözünden Millî Mücadele 'ninönemini kavrayamayan, Anadolu'nun bir köyünü ve köylülerin Millî Mücadele'ye karşı takındığı tavrı anlatıyor.
Baş kahraman Ahmet Celal geçici olarak kaldığı köyün insanlarını, Anadolu'nun vermiş olduğu ölüm kalım savaşının önemini ne dese ne yapsa anlatamiyor,onları ikna edemiyor.
Tepkilerin ve her türlü olumsuzlukların odak noktası haline geliyor. Köydeki insanlar onun, hal ve hareketlerinin onlara ters gelmesinden ve yadirgamalarindan dolayı Ahmet Celal’e yaban(yabancı) adını veriyorlar.
Kitap yazıldığı dönemde aydın-köylü catismasinin yansıması olarak belirtilmiş. Köyde okulun olmaması,okur yazar olmayan köylünün anlama,sorgulama eylemlerini gerçekleştirememesi,düşman uçaklarindan atilan bildirlere itibar etmeleri, köylerinin basıldığı gece mücadele etmektense saklanmayi tercih etmeleri çatışmanın genel hatlarını oluşturuyor
GORIOT BABA
Okuduğumuz her kitap, kimi zaman yazarıyla kimi zaman yazarın üslubuyla kimi zamanda kitabın kahramanlariyla aklımızda yer edinir.Balzac ve eserleri, bana her zaman yoğun betimlemeleri hatırlatır.
Bu kadar tasviri neden yaptığını Goriot Baba'nın ilk sayfalarında "okuyucuyu sokmak istediği dünyanın zihinde oluşması için yaptığına" değinmiş.
.
.
Kitabı okurken karakter sayısının degişmesinden mütevellit okurken yoruldum.Kim,kimin nesiydi?Hangi olayın gelişmesiyke karakter olarak eklenmişti? gibi sorularla bazen kilitlendim Goriot Baba ve kizlarının diyalogu daha fazla olsaymiş,onların ilişkileri biraz geri planda kalmış diye düşündüm.
.
.
Paris'i, şatafatı, hırsın insanda neleri çürüttüğünü,zaafların nelere yol açtığını,gösteriş merakını,sınıfsal farklılıkların insan iliskilerini öldürmesini kita7bın her sayfasında okuyorsunuz.
.
.
Romanın ana karakterleri;
Hayatını iki kızına adamış,varını yoğunu feda etmiş fedakar bir baba Goriot Baba ve ailesinin binbir zorlukla,okutmak için Paris'e gönderdiği hukuk öğrencisi Rastignac.
Karakterleri biraraya getiren ise aynı pansiyonun sakinlerinden olmalarıdır.
.
.
Kitap ince ve güzel mesajlar içeriyor.
Sarı Sıcak
Okuyacağım her kitabın yazarıyla alakalı çeşitli yazılar ve biyografisini okumayı seviyorum.Kitabı özümsememe yardımcı oluyor.Sarı Sıcak kitabını okuyarak Yaşar KEMAL'le tanışmış oldum.Yıllarca okurdan okura ve dilden dile dolaşan eser vermenin,evrensel bir yazar olmanın kolay olmadığını anladım.
Yaşar KEMAL'in hayatı binbir zorluklar içerisinde
YAŞAMAK☆
Kitapta, bizi iki anlatıcı karşılıyor.Biri Fugui, diğeri de Fugui’nin hikâyesini öğrenmemizi sağlayan asıl anlatıcı.
Gezginler gibi köy köy dolaşarak halktan hikâyeler derlemeye ve dinlemeye çalışan asıl anlatıcı, bir gün tarlasını sürmeye çalışan yaşlı Fugui’ye ve öküzüne rastlar. Fugui, hem anlattığı hikâyesiyle hem de yaşadığı çetin hayatın
SEVGİ,EN ETKİLİ İLAÇ.
"Çocukların doğuştan ~metanetli~olduğuna ve ~kendilerini toparlamaya~ dair doğal bir becerileri olduğuna inanılıyordu." diyerek kitaba giriş yapılıyor.Siz bu ilk cümle için ne dersiniz?Yazar,ele aldığı her vakada bu durumu çürütüyor.
.
.
Karşılaştığı problemi en zor atlatan çocuklar değil midir?Çocuklar travmalara karşı yetişkinlere göre savunmasızlardır.Doğdukları andan itibaren sosyolojik ve psikolojik birçok şeye maruz kalıyorlar.
.
.
ÖNEMLİ NOKTA
-En önemli ayrıntı çocuğun, yaşamın ilk dört yılında yaşadığı olumsuzlukların tedavisinin çok zor olması. Herhangi bir istismar ve travmanın etkisini telafi edebilmek için çocukla uzun yıllar ilgilenmek gerektiği hassas bir nokta. Yaşamının erken dönemlerini sağlıklı bir çocuk olarak geçirmiş olanlar(bebeklik döneminin dört yılı)sonraki dönemlerinde problem yaşasa dahi çocuk her türlü olumsuzluğa karşı daha çabuk direnç geliştiriyor ve iyileşmeye yöneliyor.
.
.
Kitap travma,taciz ve şiddet mağduru çocukların yaşadıklarının psikiyatrik ve bilimsel olarak ele alıyor.Ebeveyn~çocuk iliskisi zayif ailelerde büyüyen çocukların yaşadıkları ince bir buz tabakası gibi.Hassas ve kırılgan.Bu kitap bir roman gibi okumamalı.Altı çizilecek bir çok husus var.Fakat unutulmaması gereken tek şey ruhumuzun en önemli ilacı❤SEVGİ❤
.
.
"Bir çocuğun ne kadar çok sağlıklı ilişkisi varsa, herhangi bir travmayı atlatıp ilerleme kaydetmesi de o kadar ihtimal dahilindedir. Unutmayın ki;
En etkili terapi Sevgidir.❤
.
.
.
#okudumbitti
#neokumalı
#köpekgibibüyütülmüşçocuk
#kitaptavsiyesi
#kitap #book #reading
#bookstagramturkey #birkitapbirfotograf
Ölü Canlar
Puşkin'in tavsiyesi üzerine yazılan başyapıta yazar "Rus insanının meziyet ve faziletlerinden çok,eksik ve kusurlarını gösterme arzumuzdur.."diye giriş yapıyor.Eser biraz HİCİV biraz MİZAH diyebilirim.
Kitabın yazıldığı döneme bakılırsa yazar Nikolay V .GOGOL eserini ortaya koyarken fazla cesur davranmış.Çünkü devletin farklı kademelerinde görev yapan memurların görevlerini kötüye kullanmasının,insanların yasal boşluklardan faydalanıp fırsatçılık yapmalarının, hilekarlığın, yalanların, yönetimdeki kokuşmuşluğun altını çiziyor.
Kahramanımız Çiçikov’un, Rusya’nın N şehrinde kendini soylu olarak tanıtarak, çeşitli köylere giderek çiftlik sahiplerinin, ölmüş ama devlete bildirilmemiş köylülerini satın alıp, devletten her ölü başına para almasını, kısa yoldan para kazanmayı amaçlayan Çiçikov’un Rus köylerinde geçirdiği serüven anlatılıyor.Çiftlik sahipleri ve Çiçikov'un alışverişini yazar Nikolay V. GOGOL mizahi bir anlatımla ele almış. GOGOL, okuruyla sohbet ediyormuş hissi veren bir üslup kullanarak kitabın konusu dışında da okura farklı konulardan bahsediyor.
.
.
Son olarakta Çiçikov'un yaşantısının kilit noktası olarak babasının öğüdü olduğunu söylemek istiyorum.
"Arkadaşlarına fazla yüz verme,sana iyi bir şey öğretmezler;ama illaki gerekiyorsa daha zengin olanlara yanaş,belki bir faydaları dokunur.Kimseye bir şey ısmarlama,kimseyi yedirip içirme,öyle akıllı davran ki onlar sana ikramda bulunsunlar.En çok paranı korumaya,biriktirmeye gayret et.Hayatta en güvenilir yol budur." dedi. .
.
NİSAN AYININ OKUDUĞUM SON KİTABIYDI.
Vadideki Zambak
VADİDEKİ ZAMBAK "platonik aşkın muazzam bir tasvirle anlatıldğı" BALZAC'IN romantik eseri.
BALZAC'In cümle kurmadaki ustalığına hayran kaldım.
Kitapta altını çizdiğim bir hayli cümlesi oldu.
Tasvirlerin yoğun,diyalogların çok az,cümlelerin uzun olması~bazen okuduğum yerleri tekrar okumak zorunda kaldim~ biraz yordu.
Sabır gerektiren bir kitapAyrıca
yazıldığı dönemin siyasi,askeri,ekonomik ve toplumsal durumunu da gözler önüne serıyor.
HER KİTAPTA CAN ALICI NOKTA VARDIR BENİM İÇİN.BU KİTAPTA DA HENRİETTE'NİN FELİX'E YAZDIĞI MEKTUPLAR BENİ ÇOK ETKİLEDİ
B~E~Ğ~E~N~D~İ~M
Hikayeyi okuduktan sonra STEFAN ZWEİG'e şaşkınlık ve hayranlık duydum.Kitabın kime ait olduğunu bilmeden okursanız, tutkularınin ve duygularının esiri bir kadın tarafından yazıldığını sanırsınız. Hikayenin kadin kahramanının bir erkeğe bakışı
bir yabancıya yaklaşma cesareti
kazanma hırsıyla dolu bir genci dizginlemeye çalışması hatta anne merhameti bir erkek tarafından ancak bu kadar zarif anlatılabilir.
~~Zaten yaşlanmak demek artık geçmişten korkmamak demektir.~~
