İçimi dökemiyor olmak sanırım benim sorunum. Kendime bile söyleyemediklerim, en çok benim bana ihtiyacımın olduğu şu an da bile kendi yanımda olamıyorum.
Aklımla hareket etmeyi denedim olmadı, duygularımla hareket etmeyi denedim olmadı, kalbimin sesini dinledim yine olmadı. Olmayınca olmuyor belki ama sığamıyorum da dünyaya...
Konuşabilmek... ne büyük nimet! Peki konuşmak istediğinde bir insan bulamamak? Kalbini açabileceğin dost dediğin bir insanın bile seni dinlememesi... bu mu daha kötü yoksa dinliyormuş gibi yapması mı? Sonra neden uzaklaştık demeleri peki?
Ormanın derinliklerinde yürümekte olan avcı ağaçlardan biri üzerinde bir levha görmüş. Üzerinde şu sözler yazılıymış: Taş Yemek Yasaktır. Bu alışılmadık uyarı karşısında avcı meraka kapılmış. Levhanın asılı olduğu ağacın önündeki ayak izlerini takip etmeye başlamış ve izlediği yol onu bir mağaraya götürmüş. Mağaranın ağzında bir derviş
"İnsanlar arasında taş yeme adeti yoktur, onlara yapmayacakları şeyi yapma demenin ne anlamı var? Ancak şuna dikkat et: İnsanlar arasında adet haline gelmiş öyle davranışlar, öyle alışkanlıklar var ki, bunlar insan için tıpkı taş yemek gibidir. Eğer zararı bakımından düşünürsen taş yemekten daha çok zarar veren şeylerdir bunlar. Bunlar taş