Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Roman Kahramanı

Sonun, başın, ortanın biribirine karıştığını, anlamını yitirdiğini, tersinmez zamanın boyunduruğundan kurtulduğunuzu duyduğunuz bir gün gelir. Yaşlanmışsınızdır, yaşamınız artık sizin malınızdır. Malınızı istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.
Reklam
Hiç değişmediği için onu her gün sevindiren, bildik biçimler.
"Bir zamanlar kediymişim ben Halûk. Sonra, herhalde kediler arasında işlenebilecek en büyük suçu işlemişim ki dünyaya bir daha gelişimde insan olmak cezasına çarpılmışım..."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ölümü geciktirmeğe çalışanlar arasına girerken her türlü korkudan arınmalı, umut değil güven kuşanmalı / Bu kapıdan içeri girenin umudunu Tanrıya bağlaması, kendini hekimlere teslim etmesi gerekir / Korku ile umudun bir arada yönettiği bu dünyada ilk korkularınızla ilk güvencinize yeniden kavuşacaksınız..."
Sevgi
İnsan, sevgi görmüş ya da görmemiş olabilir ama önemli nokta, sevgi gördüğü ya da görmediği yolunda beslediği düşüncedir. Bu konuda analar babalarla çocuklarının düşündükleri pek ayrı olabiliyor. Önemli olan da "görülen" değil, "görüldüğü düşünülen" sevgi oluyor.
Reklam
Tuzaklar ve pusularla dolu bir dünya, kestirme yolları, kısa zamanda tamamlanabilen projeleri ve hemen ulaşılabilen hedefleri destekleyip ödüllendirir. Böyle bir dünya "bütün bunların anlamı ne" türünden düşünce ve endişelere engel olurken, şimdi eğlen sonra öde tutumunu da teşvik edecektir. Sanki tespih tanelerini bir arada tutan ip kesilmiş ve taneler her yere dağılmış gibidir, dolayısıyla artık hangisine önce el sürüldüğünün önemi yoktur, en "rasyonel hareket tarzı, en az gayret ve gecikmeyle yakalanabilecek olan en yakın tespih tanesini yakalamaktır.
Öyle görünüyor ki günümüzde bütün bir yaşamı peşinen senaryolaştırma konusunda halen düş kurulabilse ve bu düşün gerçekleşmesi için ter dökülse bile, bugünlerde bir senaryoya, hatta insanın düşlerini süsleyen senaryoya tutunmak riskli bir iştir ve intihara eşdeğer olabilir.
Özgürlük
Jean-Jacques Rousseau insanların özgürlüğe zorlanması gerektiğini ileri sürüyordu; en azından filozofların taslağını çizdiği ve aklın amansız talebi olarak gördüğü özgürlüğe. "Modern proje"nin ortaya çıkardığı dünyanın, teoride değilse de pratikte, insanları mutluluk (en azından kerameti kendinden menkul danışmanları ve kiralık müşavirlerinin yanı sıra reklam metni yazarlarının da taslağını çizdiği mutluluk) arayışına zorlamalıymış gibi hareket ettiğini söyleyebiliriz... Insanlar yedi gün yirmi dört saat doğru ve uygun olduğunu düşündükleri yolları terk etmek, el üstünde tuttukları ve kendilerini mutlu ettiğini düşündükleri şeylere sırtlarını dönmek ve gerçekte olduklarından farklı olmak için çeki düzen verilmeye, eğitilmeye, öğüt almaya, kandırılmaya ve ayartılmaya eğilimlidirler. İnsanlar yaşamlarının geri kalanını rekabetçi girişim ya da girişimci rekabet uğruna kurban etmeye hazır işçilere, sonsuz şekilde çoğaltılabilecek arzu ve isteklerle hareket eden tüketicilere, günümüz "siyaseten doğruculuğu"nun "başka alternatif yok" sürümünü kayıtsız şartsız kabullenen yurttaşlara dönüştürülmeye çalışılıyor; bu da insanları, başka şeylerin yanı sıra, çıkara dayalı olmayan cömertliğe karşı kör olmaya ve kendi egolarını şişirmek için kullanılamaması ihtimaliyle, ortak refaha kayıtsız kalmaya teşvik ediyor...
Yaşam
Kadını erkeği, genci yaşlısı hepimize söylenen de şu: Yaşam biçimlendirilmek üzere sanatçı bireylere verilmiş/bırakılmış bir sanat yapıtıdır. Bizlerin de bu sanatın kaçınılmaz olarak beraberinde getirdiği riskleri almamız gerekir.
Çürüme
Dine dair fanatik kavrayışlardan önce, bütün uygarlıkların ve bütün toplumların çekirdeğini oluşturan ahlak değerleri çöktü... İnsanların zihinleri, onları kendi kendilerinden korkmaya sevk eden ve her şeyin dehşet doluymuş gibi görünmesine yol açan vahşi fantezilerle doldu.
Reklam
Orta sınıf
Hem maddi hem de simgesel değerlere (prestij, saygı, aşağılanmaya karşı korunma) erişim konusunda keskin bir kutuplaşmayla belirlenen, adamakıllı tabakalaşmış toplumlarda, mutsuzluk tehdidine karşı en hassas kişiler, tepeyle en dip arasında bulunan "aradaki" insanlardır. Üst sınıflar kendi üstün konumlarını korumak için neredeyse hiçbir
Mimarın amacı
Böyle olunca, dostlarım, mimarlık mesleğinin eksiği, kendi sosyal önemini bilememesidir. Bu eksiklik çifte nedene dayanmaktadır: Biri tüm toplumumuzun antisosyal niteliği, öteki de sizin kendi tevazunuzdur. Siz kendinizi ekmek parası kazanan, ücretinizi alıp kendi varlığınızı sürdürmekten daha yüce bir amacı olmayan kişiler olarak görmeye şartlanmışsınız. Acaba durup da toplum içindeki durumunuzu yeniden tanımlamanın zamanı gelmedi mi, dostlarım? Tüm sanatlar arasında sizinki en önemlisidir. Kazandığınız para açısından değil, sergilediğiniz sanatsal beceriler açısından da değil, insanlara sunduğunuz hizmet açısından öyledir. Sizler insanoğlunun barınağını sağlayanlarsınız. Bunu hatırlayın, ondan sonra da kentlerimize, gecekondularımıza bakın, sizi bekleyen büyük görevleri görün. Ama bu zorlukları yenebilmek için, kendinizi ve işinizi daha geniş bir açıdan görmek zorundasınız. Sizler zenginlerin parayla tuttuğu uşaklar değilsiniz. Sizler, imtiyaz sahibi olmayanların, barınaksız kalanların amacı doğrultusunda mücadele eden, seferber olan insanlarsınız. Günü geldiğinde hepimiz, ne olduğumuza göre değil, nelere hizmet ettiğimize göre yargılanacağız. Bir ruhsal birlik içinde olalım. Her konuda bu yeni, daha geniş, daha yüksek perspektife sadık kalalım. O halde şöyle diyebilir miyiz, dostlarım... Bir araya gelelim ve daha soylu bir rüyayı düzenleyelim!"
Kadınlar bedenlerini nasıl verirlerse, erkekler de ruhlarını öyle verirler.
"Kadınlara fazla önem vermemeli ama onlara baktıkça heyecanlanmalı..."
165 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.